Информация о книге:
Аннотация:
"1935 yılının Nisan ayında görülmeye başlanan «„basit“» bir tehdit davası davalının cinsiyet kimliği nedeniyle ulusal basının derhal dikkatini çeker ve giderek bir skandala dönüştürülür. Bugünün kavramlarıyla bir trans erkek ya da crossdresser olarak tanımlanabilecek davalı Kenan Çinili'ye basın «„Erkek elbiseli kız“», «„Erkek-Kız“», «„Erkekleşen Kız“», «„Bayan-Bay“» sıfatlarını yakıştırır, boy boy fotoğraflarını çekerek hatta şehir turu yaptırarak manşetlerden düşürmez. Kenan ise kendisi hakkında çizilmek istenen portreye giderek ayak uydurup «„garip“» bir kahramana, hatta polisiye bir hikâyenin gönüllü magazin figürüne dönüşür. Bu yoğun ilgi sonunda nihayet çalkantılı hayatı «„Erkek Elbisesi Altında 26 Yıl“» başlıklı yazı dizisiyle tefrika dahi edilen, kimlik inşası ve iddiası hiçe sayılsa da yaşamını dilediğince sürdürmekten geri durmayan, lakin tefrikanın sonlanmasının ardından gazetelerde bir daha izine rastlanmayan Kenan'ın anıları, basının sömürücü niteliğine dair bir ibret vesikası olarak da okunabilir. Gölgede kalanların, unutulan ve unutturulanların peşinde tozlu sayfaları, arşivleri iğneyle kazan, «„öteki“»ler hakkında yazmayı sürdüren Serdar Soydan, Kenan Çinili'nin evrak-ı metrukesini, dolayısıyla sesini 1930'lardan bugüne taşıyarak ölümsüzleştiriyor. 1935 yılının Nisan ayında görülmeye başlanan «„basit“» bir tehdit davası davalının cinsiyet kimliği nedeniyle ulusal basının derhal dikkatini çeker ve giderek bir skandala dönüştürülür. Bugünün kavramlarıyla bir trans erkek ya da crossdresser olarak tanımlanabilecek davalı Kenan Çinili'ye basın «„Erkek elbiseli kız“», «„Erkek-Kız“», «„Erkekleşen Kız“», «„Bayan-Bay“» sıfatlarını yakıştırır, boy boy fotoğraflarını çekerek hatta şehir turu yaptırarak manşetlerden düşürmez. Kenan ise kendisi hakkında çizilmek istenen portreye giderek ayak uydurup «„garip“» bir kahramana, hatta polisiye bir hikâyenin gönüllü magazin figürüne dönüşür. Bu yoğun ilgi sonunda nihayet çalkantılı hayatı «„Erkek Elbisesi Altında 26 Yıl“» başlıklı yazı dizisiyle tefrika dahi edilen, kimlik inşası ve iddiası hiçe sayılsa da yaşamını dilediğince sürdürmekten geri durmayan, lakin tefrikanın sonlanmasının ardından gazetelerde bir daha izine rastlanmayan Kenan'ın anıları, basının sömürücü niteliğine dair bir ibret vesikası olarak da okunabilir. Gölgede kalanların, unutulan ve unutturulanların peşinde tozlu sayfaları, arşivleri iğneyle kazan, «„öteki“»ler hakkında yazmayı sürdüren Serdar Soydan, Kenan Çinili'nin evrak-ı metrukesini, dolayısıyla sesini 1930'lardan bugüne taşıyarak ölümsüzleştiriyor."