Sırplar, yüzyıllardır bu bölgelerde yani Karadağ, Dalmaçya, Hırvatistan askeri sınırları, Zumberak dağları ve Bosna’da yerleşmişlerdi. Onlarınki, Güney Slav etnisitesinin de zamanla eşlik ettiği, memnuniyetsizliğin en yüksek sesle dillendirilmesi idi. Balkan bölgesi 1908 den sonra da, zayıflamış ve parçalanmış Osmanlı İmparatorluğu ile Balkan birliği adı altında birleşen Balkan halkları arasında yapılan 1912-1913 Balkan savaşlarından sonra da istikrarsızlık yaşamaya devam etti. Balkan savaşları, zayıflamış ve “Avrupa’nın hasta adamı” ismiyle anılmaya başlamış Osmanlılar için devasa bir felaketti ve bölgede istikrar ve gücü yeniden ele geçirmeyi hayal bile edemeyecek durumdaydılar. Balkan Birliğinde Sırbistan, Bulgaristan, Yunanistan ve Karadağ vardı ve Rusya ile İtalyan gönüllüler tarafından destekleniyordu. Diğer yandan Osmanlı İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan tarafından destekleniyordu.
Kırılgan Balkan Birliği, tüm katılımcı ülkelere toprak genişlemesi ve benzeri vaatlerde bulunan sözleşmeyle bir araya gelmişlerdi. Avrupa’nın ana güçleri bu çatışmayı önlemek için nafile bir gayret içindeydiler ve Eylül ayında, her iki taraf da harekete geçti. Ekim 1912-1913 arasında devam eden Birinci savaş son derece hızlıydı ve Balkan Birliğine çok büyük bir başarı getirdi. Her ne kadar Birlik ilk başlarda kalitesiz gibi görünse de Osmanlılara karşı inanılmaz stratejik avantajlar kazandılar. Her parti için çok büyük kayıplar söz konusu olmuş olmasına ragmen, savaş Balkan Birliğinin kesin zaferiyle ve Osmanlıların tamamen kaybetmesi ile sonuçlanmıştı. Osmanlılar, Avrupa’daki topraklarının %83 ünü ve Avrupa popülasyonunun yarısından fazlasını kaybetti.
Hemen ardından 1913 de İkinci Balkan Savaşı başladı ve sadece 33 gün sürdü. Bulgaristan kazandığı topraklardan memnun kalmadığından, önceki müttefikleri Sırbistan ve Yunanistan’a karşı cephe aldı ve savaş ilan etti. Memnuniyetsizliğin ana kaynağı, yarısı Bulgaristan topraklarında, diğer yarısı da Eski Sırbistan topraklarında olan Makedonya idi. Daha da ötesi, birinci savaşın ardından Arnavutluk’un bağımsızlık ilanı Sırbistan için ciddi bir tehdit idi. Bulgarlar 29 Haziran 1913 de Yunanistan ve Sırbistan üzerine büyük bir hücumla savaşı başlattılar. Daha sonra, çok toprak kaybeden Romanya da , Bulgaristan’la sayısız toprak kavgasının ardından Bulgaristan’a karşı savaşa katıldı. Kısa çatışmalar ve bir dizi yenilgiden sonra, Bulgaristan savaşı ve daha önce kazandığı toprakları da kaybetti. İkinci savaş, bölgeyi iyiden iyiye istikrarsızlaştırdı ve bu durum ilerleyen zamanlarda tüm Avrupa’yı kapsayan daha büyük bir savaşa dönecekti.
2.2 – Özgürlük Çığlığı
Takip eden yıllarda, bardağı taşıran daha da korkunç bir durum gerçekleşti: Arşidük Franz Ferdinand’ın suikastı. Avusturya-Macar imparatorluğu tahtının varisi Franz Ferdinand, karısı, Hohenberg Düşesi Sophie ile birlikte Bosna’nın başkenti Sarayevo ziyaretinde idi. Bu ziyaret 28 Haziran, 1914 de gerçekleşti. Bu ziyaret, Sırp halkı için ciddi bir ulusal ve dini öneme sahipti.
Altı kişilik bir devrimci grubu, Arşidük’e belli bir tarihte suikast komplosu kurdular. Gavrilo Princip Princip (Гаврило Принцип), Cvjetko Popović (Цветко Поповић), Trifko Grabež (Трифко Грабеж ), Muhamed Mehmedbašić (Мухамед Мехмедбашић), Nedeljko Čabrinović (Недељко Чабриновић), ve Vaso Čubrilović (Васо Чубриловић). Bunların hepsi Mlada Bosna (Genç Bosnalılar) adındaki Yugoslavist grubun üyeleri idiler. Bu devrimci hareketin ilham veren ideolojisi, tüm Güney Slav halklarını (Yugo Slavlar) birleştirmek, ve onların yüzyıllarca süren yabancı baskısından kurtulmaları idi. Bir kaç sene önce gerçekleşen Bosna’nın ilhakı aktivistler arasında huzursuzluklara sebep oluyordu. Onlar bu suikast sayesinde, ilhak edilmiş Güney Slav topraklarının işgalden kurtulacağına ve Yugoslavya’nın pan-Güney Slavik halkının birliğini sağlayacağına inanıyorlardı. Altı devrimci gizlice eğitilmişler ve amaçları Güney Slav halklarının bir sancak altında birleşmesini amaçlayan Kara El adlı Sırp gizli askeri örgütü tarafından grenadalar ve tüfeklerle donanmışlardı.
Arşidük ve eşi, eşlik eden kişilerle birlikte , serisinin üçüncü arabsı olan Gräf & Stift 28/32 PS duble, üstü açık bir Fayton Otomobilde Sarayevo’da dolaşıyorlardı. Olayın gerçekleştiği gün taraflar, yoğun korumanın halkı rahatsız edeceği düşüncesiyle askeri korumanın azaltılması konusunda hem fikir idiler. Bu nedenle, korumayı normal şehir polisi sağlayacaktı, asker değil. Bu husus, genç suikastçıların işine yarayacak bir Zemin hazırlamıştı. Arşidük’ün hayatına ilk tehdit saat 10:10 da : araba konvoyu Čubrilović ve Mehmedbašić’in yanından geçerken gerçekleşecekti ancak ikisi de harekete geçmekte geç kaldılar ve başaramadılar. Konvoy daha sonra girişimde bulunmaya karar veren Čabrinović’in yakınına geldi ve el bombasını Arşidük’ün arabasına fırlattı. Bomba sekti ve arkadaki arabanın altında patladı. Pek çok seyirci yaralandı ancak hedefe hiç bir şey olmadı. Čabrinović, bunun ardından siyanür içerek ve nehre atlayarak intihar etmek istedi. Her ikisinde de başarısız oldu: zehrin nasıl olduysa zamanı geçmişti ve sadece kusmaya sebep olmuştu. Ayrıca, nehir de tarihinin en sığ noktasındaydı. Kusma eşliğinde ıslak bir şekilde polis tarafından yakalandı ve çok kötü Dayak yedi.
Arşidük’ün arabası daha sonrasında, konuşma yapması planlanan Belediye Binasına yöneldi. Her ne kadar olayın etkisiyle stresli ve sarsılmış olsa da orada toplanmış kalabalığa konuşmasını yaparken halka, “gözlerinizde suikastın başarısızlığından dolayı hissettiğiniz sevinci görüyorum”, deme şansını yakaladı. Bunun arkasından, korumalar arasında bir tartışma başladı. Arşidük’ün korumaları, ziyaretin kısa kesilmesini ve suikast tehdidine karşı endişelerini dile getirirken, hükümet görevlileri bunun tersini iddia ettiler ve Bosna Valisi Oskar Potiorek de bir daha suikast gibi bir olayın gerçekleşme ihtimali olmadığı konusunda ısrar etti ve suikast işinin artık bittiğini söyledi. Konvoy, bir saatten az bir süre önce yaralananları ziyaret etmek üzere şehir hastanesine yöneldi.
Asıl niyet şehir merkezinden ve şehrin kalabalığından kaçınmak olduğu halde, sürücüler arasındaki iletişim bozukluğu nedeniyle yanlış yöne yani doğruca şehir merkezine yöneldiler. Bu korkutucu dönüşten sonra, konvoy kendini, ilk girişimi başarısız olduktan sonra pozisyonunu değiştirmeyi başarmış Gavrilo Princip’in pozisyonunun tam da karşısında buldu. Tesadüfi olarak mükemmel bir bekleme pozisyonu almış olarak, içinde Arşidük ve eşinin olduğu üçüncü arabayı gördü, direkt olarak onlara yaklaştı ve boşluk menzilinden iki el ateş etti. İlk kurşun Arşidük’ün şahdamarına, diğer kurşun da eşinin karnına saplanmıştı. Her ikisi de 11:30 da hayatını kaybetmişti.
Suikastın gerçekleşmesinde, politik gerekçeler ve neticedeki kargaşaların önemi büyüktü. Avusturya-Macaristan mahvolmuştu ve bir sonraki ayda Temmuz Krizi patlak Verdi. Avrupa’nın tüm ana güçleri arasındaki yoğun diplomatik kavgalar neticesinde taraflar savaşa sürüklendiler. Avusturya’nın, Sırbistan’a yayınladığı Temmuz Ultimatomunda talep ettiği hususlar krizin boyutlarını daha da derinleştirdi. Ultimatomun esas sebebi Sırbistan’ı savaşa kışkırtmaktı çünkü Avusturya onların suikasta karıştığını ve Bosna olayına karışma amacında olduklarını düşünüyorlardı. Sırbistan ultimatomu aldıktan ve listedeki tek bir talebi reddettikten sonra, orduya tam teyakkuz emrini Verdi. Ultimatom tam olarak Kabul edilince, Avusturya kısmi teyakkuz emri Verdi ve tüm diplomatic ilişkileri bertaraf ederek neticede 28 Temmuz 1918 de dünya savaşını başlatacak ilk adımı attı ve Sırbistan’a savaş açtı.
Bölüm IIIBüyük Savaş Başlıyor3.1 –Ultimatom