Saba Deniz

Bebekle doğmak


Скачать книгу

Siz ona isterseniz “içimdeki yargıç” da diyebilir veya başka isimler verebilirsiniz.

      Ego benlik ile tanışmak, onun sesini tanımaktır. Bu ses genellikle sizi sınırlayan, size kendinizi yetersiz hissettiren, korku veren bir sestir. Harekete geçmenizi engelleyen ifadelerde bulunur. “Zamanı gelmedi,” ya da, “ Mükemmel olmadı,” der. Ego yeni zeminlere geçmekten çekinir, eski alışkanlıklara tutunur. Sadece geçmiş ve gelecekte yaşar, şimdide var olamaz.

      Ego benlik ile tanışmak, bu sesi fark etmek ve o sesin siz olmadığınızı anlamaktır.

      Farkındalık yolculuğunda bu çok önemli bir adımdır.

      Çabalarımın Meyveleri

      Kişisel gelişim çalışmalarının sonunda bir şekilde sağ beynimi kullanmayı öğrendim. Sağ beynim benim içsel gücümün, farkındalığımın yer aldığı alandı. Artık ânda daha fazla vakit geçirebiliyordum. Bunun için de dikkatimi ilk olarak yaptığım işe veriyordum. Eylemlerim son bulmadan kendimi yargılamaktan vazgeçtim. İçimdeki yargıca aldırmadım ve işlerime odaklanmaya devam ettim. Evet, yaptığım pek çok şey mükemmele yakın bile değildi. Ama yeni zeminlerde ustalaşabilmek için deneyime ihtiyacım vardı. Her deneyimi sevgiyle kabul ettim. Böylece daha fazla ânda kaldım ve her zeminin olumlu taraflarına odaklandım. Sağ beynimi almak istediğim sonuçları zihnimde canlandırabilmek için kullandım.

Sağ Beyin Ne Yapar?

      Sağ beyin bize yaratıcılık kazandıran alandır. Sağ beynimizi sadece ânda kullanabiliriz. Yani plan, program yapacağımız zaman bir işlevi olmaz. Biz ânda olduğumuz sürece sağ beynimiz kullanıma hazırdır. Burası aynı zamanda farkındalığımızın yer aldığı alandır. Hedeflerimizin her birini aslında sağ beynimizde düşler ve yaratıma geçiririz.

Sol Beyin Ne Yapar?

      Öğrenilmiş, ezberlenmiş bilgilerin yer aldığı alandır. Buradaki bilgiler ihtiyaç ânında otomatik olarak kullanıma hazırdır. Farklı bir durum karşısında kaldığımızda bunlar taranır ve atılacak adım benzer eski deneyimlere göre belirlenir.

      Ego, bir diğer adıyla içimizdeki yargıç, farklılığa ve yeniliğe açık değildir. Kendini ifade edebildiği yerde, yani sol beyinde kalmak ister. Bu sebeple sürekli yeni bilgi ihtiyacı içindedir. Bir işi eyleme dökene kadar sürekli kurstan kursa, kitaptan kitaba sürüklenme sebebimiz budur.

      Zihinde yaratılan bir düşüncenin vücut bulması için eylem şarttır. Eylemlerin davranış kalıpları haline gelebilmesi için de dikkat şimdiye çevirmeli, zihin geçmişle ve gelecekle meşgul olmamalıdır. Tüm bunlar dikkat ve sabır gerektirir.

      Ancak içimizdeki yargıç bizi sürekli olarak eylemlerimiz hakkında korku ve endişe duymaya yöneltir. Dolayısıyla dikkatimizi ve sabrımızı kaybeder, içinde bulunduğumuz ândan koparız. Beklentilere kapılıp, derhal yeni zeminlere geçmek isteriz.

      Bir sonraki bölümde size yeni düşüncelerimi nasıl eyleme geçirdiğimden ve bu esnada karşılaştığım zorluklardan bahsedeceğim. Sanıyorum aslında işin en can alıcı noktası da burası.

      DIŞARIDA NELER OLUYOR?

      III. İçimde Bunları Hissederken Dışarıda Neler Yaratıyorum?

      Bir dönüşüm yaşayabilmem için hayatımdaki birçok şeyin değişmesi gerekiyordu. Ancak bu şekilde yeni zeminler yaratabilirdim.

      Bu süreçte en çok zorlandığım şey eski alışkanlıklarımı bırakmak oldu. Örneğin, beslenme düzenim ve gün içi aktivitelerim bambaşka bir hal almıştı.

      Diğer bir taraftan da kendi güvenli alanımı terk etmem gerekti. Daha önce hiç karşılaşmadığım uygulamalara razı oluyordum. Kistlerimi aldırdım, belli aralıklarla serum taktırdım, varis çorapları giydim…

      Her ay kendi kendime yaptığım hamilelik testlerinde olumlu sonuç anlamına gelen iki pembe nokta görmek için umutla bekliyor, her defasında hayal kırıklığı yaşıyordum. Birkaç kere elime pembe kalem alıp o kutucukları boyamak istedim. İçimde karmaşık duygularla yüzleşirken, dışarıda da eylemlerim vasıtasıyla hayallerimi gerçekleştirmeye çalışıyordum.

      Bu bölümde, istediklerimi yaratmak için yapmam gerekenleri nasıl fark ettiğimi ve kazandığım deneyimleri bulacaksınız.

Ândayım / Eylemdeyim

      Bilinçaltımıza ektiklerimizin farkına vardığımızda korkularımız ortaya çıkmaya başlar. Korkularımızla yüzleştiğimizde ise aslında onların illüzyondan ibaret olduklarını kavrarız.

      Bizi durmadan eleştiren iç sesimizi susturmayı başardığımızda zihnimiz sakinleşir. İşte o zaman asıl olanın, yani şimdinin farkına varırız. Şimdinin gücü çok fazladır, çünkü yeni bir şey yaratabileceğimiz tek zaman şimdidir. Yaratım için ilk şartsa “eylem”dir.

      İstediklerimizin farkına varıp, onları gerçekleştirmek için eylemde olmalıyız. Zor veya kolay diye düşünmeden, zihnimizim yarattığı etiketlerden sıyrılarak hareket etmeliyiz. Ânda kalmanın eğlenceli tarafı, geçmiş ve geleceğin ortadan kalkmasıdır. Artık sadece içinde bulunduğumuz ân vardır. Dolayısıyla uzun, kısa, geç, erken kavramlarına burada yer yoktur. Ânda sadece eyleme, harekete, enerjiye yani yaratıma yer vardır.

      Siz de hayatınıza yeni bir şeyler katmak istiyorsanız, durmayın, beklemeyin. Eyleme geçin!

      Detoks

      Kendi bedenimin kontrolünü ele almaya karar verdim. Uzun yıllar ağırlıklı olarak ambalajlı gıdalar tüketmiştim. Bilinçsizce beslenmem bir süre sonra fazla kilolarla karşılaşmama sebep oldu. Hamilelikten önce hem bu kilolardan kurtulmalı, hem de vücudumu toksinlerden arındırmalıydım. Sanıyorum evliliğimizin altıncı senesinde ilk defa detoks hakkında bir şeyler duydum ve bir deneme yapmak istedim.

      Detoks sayesinde bedenimi keşfetmek yolunda çok büyük bir adım attığımı söyleyebilirim. İştahlı bir Türk kızı olarak, doğru zannettiğim birçok şeyin yanlış olduğunu bu sırada öğrendim. İlk detoksumdan sonra düzenli olarak her sene detoks yapmaya başladım. Zaman içinde sağlıklı beslenerek ve vücudumu alkali tutarak fazla kilolarımdan arındım.

Detoks Nedir?

      Detoks aslında vücudumuzun her gün yaptığı bir arınma işlemidir. Fakat modern yaşam sebebiyle artık gün içinde toksinlere çok daha fazla maruz kalmaktayız. İlaçlar, katkı maddeleri, antibiyotikler, kirlilik, dezenfektanlar, bilgisayar ve cep telefonlarının yaydığı elektro manyetik dalgalar, işlenmiş gıdalar… Bu yoğun kirlenme karşısında vücut optimum çalışma temposunda kendini yenilemek ve yeniden inşa etmek için gerekli günlük enerjiyi sağlayamaz.

      Asitli besinler, olumsuz duygular ve çeşitli dış etkenler vücudumuza toksinlerin girmesine sebep olur. Bu toksinler vücudumuzun günlük detoks işlemi sırasında atılamaz ve birikirlerse, belli bir zaman sonra vücudun işleyişine zarar verirler. Önce vücudumuzun ph dengesi bozulur ve enerjimiz düşer, sonrasında da iç organlarımız görevlerini yapamaz hale gelir ve bu da bize hastalık olarak yansır.

      Detoks yapmak, vücudumuza zaman ayırarak bir uzman klinik bünyesinde bu toksinlerden kurtulmaktır. Bu uygulamanın ideal süresi ilk sefer için yedi ila on gün arasındadır.

      Duygularımızın, tükettiğimiz gıdaların ve bulunduğumuz ortamların farkına varırsak zamanla daha az toksin almaya başlarız. Böylece vücudumuzun verimli çalışabilmesi için elverişli koşullar sağlanmış olur.

      Hamile kalmadan önce yaptığım