William Ralston Shedden Ralston

Rus masalları


Скачать книгу

align="center">

      Marya Morevna18

      Bir krallıkta İvan adında bir prens yaşardı. Üç kız kardeşi vardı. Birincisi Prenses Marya, ikinci kardeşi Prenses Olga ve üçüncüsü Prenses Anna. Anne ve babaları ölüm döşeğinde yatarken İvan’a şunları tembih etti: “Kız kardeşlerini ilk talipleriyle evlendir. Onları yanında tutma!”

      Kısa bir zaman sonra Kral ve Kraliçe son nefeslerini verdi. Prens anne babasını defnetti. Sonra kederlerini az da olsa hafifletebilmek için kız kardeşleriyle birlikte yeşil bahçeye gidip gezindi. Ama birden gökyüzü kapkara bulutlarla örtüldü, korkunç bir fırtına koptu.

      “Haydi, eve gidelim, kardeşlerim!” diye bağırdı Prens İvan.

      Saraya yeni girmişlerdi ki gök gümbür gümbür gürledi, tavan ikiye ayrıldı ve içinde bulundukları odaya kocaman bir şahin kondu. Şahin ayağını yere vurunca yiğit bir delikanlıya dönüştü ve dedi ki:

      “Selam olsun, Prens İvan! Eskiden misafir olarak gelirdim ama şimdi talip olarak karşındayım! Kız kardeşin Prenses Marya ile evlenmek istiyorum.”

      “Kız kardeşimin gözlerinde sana karşı bir ilgi görüyorsan, isteğinize karşı çıkmam. Tanrı’nın adıyla, evlenmenize izin veririm!”

      Prenses Marya razı oldu. Şahin, Prenses’le evlenerek onu kendi ülkesine götürdü.

      Günler günleri kovaladı ve koca bir yıl geçti. Bir gün Prens İvan ve iki kız kardeşi yeşil bahçede gezinmekteydi. Yine bir kasırga koptu, şimşekler çaktı.

      “Haydi, eve gidelim, kardeşlerim!” diye seslendi Prens. Saraya girer girmez gök gürledi ve düşen yıldırımla çatı paramparça oldu. Kanat çırparak yaklaşan bir kartal girdi içeri. Kartal pençelerini yere vurdu ve yiğit bir delikanlıya dönüştü.

      “Selam olsun Prens! Eskiden misafir olarak gelirdim ama şu an kız kardeşine talip olarak karşındayım!”

      Delikanlı, Prenses Olga’yla evlenmek istediğini söyledi. Bunun üzerine Prens İvan dedi ki:

      “Prenses Olga’nın gözlerinde sana karşı ilgi görüyorsan, onunla evlenmene izin veririm. Ama kardeşimin seçimine karışmam.”

      Prenses Olga rızasını bildirdi ve Kartal’la evlendi. Kartal, kızı alıp kendi krallığına götürdü.

      Bir yıl daha geçti. Prens İvan, en küçük kız kardeşine dedi ki:

      “Haydi, gidip yeşil bahçede biraz dolaşalım!”

      Bir süre bahçede gezindiler. Sonra birdenbire gökleri kara bulutlar kapladı, fırtına koptu, şimşekler çaktı.

      “Haydi, eve dönelim, kardeşim!” dedi Prens.

      Eve döndüler ama daha oturmaya vakit bulamadan gök şiddetle gürledi, evin çatısı ikiye ayrıldı ve bir kuzgun girdi içeri. Kuzgun pençesini yere bir kez vurunca yiğit bir delikanlıya dönüştü. Önceki delikanlılar yakışıklıydı ama bu, hepsinden daha yakışıklıydı.

      “Selam sana Prens İvan! Önceden misafir olarak gelirdim buraya ama şimdi talip olarak karşındayım. Prenses Anna’yı bana ver, karım olsun!”

      “Kardeşimin özgür iradesine karışmam. Eğer onun sevgisini kazanırsan, evlenmenize izin veririm.”

      Böylece Prenses Anna da evlenmiş oldu. Kuzgun, karısını alıp kendi ülkesine götürdü. Prens İvan tek başına kalmıştı. Koca bir yıl kız kardeşlerinden ayrı yaşadı. Ama artık yalnızlıktan sıkılmıştı. Dedi ki:

      “Kız kardeşlerimi aramaya gideceğim.”

      Yola hazırlandı, az gitti uz gitti ve günlerden bir gün koca bir vadide cansız yatan bir tabur askerle karşılaştı.

      “İçinizde sağ bir adam varsa cevap versin! Bu koca orduyu kim katletti?” diye bağırdı.

      Sağ kalmış bir adam yanıt verdi:

      “Bu koca orduyu güzel Prenses Marya Morevna helak etti.”

      Prens İvan biraz daha ilerledi ve beyaz bir çadıra ulaştı. Güzel Prenses Maryaister, yani Prenses Marya Morevna onu karşıladı.

      “Selam sana Prens!” dedi, “Tanrı aşkına, sen nereden geldin? Kendi isteğinle mi geldin, yoksa biri seni zorladı mı?”

      Prens İvan cevap verdi: “Yiğit delikanlıları kimse hiçbir yere gitmeye zorlayamaz!”

      “Peki. İşin acil değilse çadırımda biraz dinlen.”

      Bu sözler, Prens İvan’ın hoşuna gitti. İki gece, Prenses’in çadırında konakladı ve Marya Morevna’nın gözlerinde sevgi görüp güzel Prenses’le evlendi. Prenses Marya Morevna, onu kendi ülkesine götürdü. Birlikte biraz zaman geçirdiler. Ardından Prenses, savaşa gitmeye karar verdi. Evle ilgili bütün işleri Prens İvan’a bırakarak ona şu talimatları verdi:

      “Her şey sana emanet. Gönlünce dolaş, dilediğini yap. Yalnız şuradaki dolaba sakın bakayım deme.”

      Delikanlı merakını yenemedi; Marya Morevna evden çıkar çıkmaz dolaba koşup kapağını açtı ve içine baktı: Ölümsüz Koschey, on iki zincirle bağlanmış hâlde dolapta asılıydı. Dolabın açıldığını gören Koshchey, Prens İvan’a yalvardı: “Ne olur bana acı, bir yudum su ver! On yıldır burada işkence görüyorum, hiçbir şey yiyip içmiyorum. Boğazım kupkuru, sanki dikenler batıyor.”

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Japonlar kendi ülkelerini Nippon diye adlandırırlar ve sözcüğün anlamı “Güneşin Doğduğu Ülke”dir.

      2

      Hz. İsa tarafından papaz olarak çağrılan ilk kişi olması dolayısıyla dini ünvanı “İlk Çağrılan” olmuştur. (e.n.)

      3

      Pampuşki: Mayasız ekmekten yapılan ve sarımsakla tatlandırılan hamur işi. (ç.n.)

      4

      Mujik: Rus köylüsü. (ç.n.)

      5

      Rublenin yüzde birine denk gelen Rus para birimi, kuruş. (ç.n.)

      6

      Sevgili peder, saygıdeğer peder. (ç.n.)