gurbette eylendim
Gözü yolda kalan var.
Kale dibi saz olur
Gül açılır yaz olur
Ben gülüme gül demem
Gülün ömrü az olur.
Mangalım var külüm yok
Bülbül oldum gülüm yok
Ben gülümü kaybettim
Başkaca müşkülüm yok.
El ettim eli geldi
Saçının teli geldi
Ben güzeli severdim
Çirkinin dili geldi.
Elifin hecesi var
Gündüzün gecesi var
Ben güzelim demişsin
Ellerde nicesi var.
Araba varışına
Ördeğin ba(ğı)rışına
Ben güzellik istemem
Bakam yürüyüşüne.
Allı bürüneceğim
Beyaz sürüneceğim
Ben herkesin gözüne
Güzel görüneceğim.
Kaleden atın beni
Güllere katın beni
Ben Hınıs buğda(y)sıyım
Pahalı satın beni.
Karşı beni bakarlar
Fese püskül bakarlar
Ben içerden yanarım
Dışardan su dökerler.
Giderim önüm dağdır
Bu ne meyvalı bağdır
Ben kazanam yâr yesin
Nice ki canım sağdır.
Hey Adile Adile
Gazı koydum kandile
Ben kendime yâr buldum
Bir ipekli mendile.
Bir taş attım zeytine
Zeytinin irisine
Ben kendimi saklarım
Aslanın birisine.
Açılmamış pazarım
Yalnızlıktan bezerim
Ben ki böyle güzelim
Niye bekâr gezerim.
Süt içtim dilim yandı
Döküldü kilim yandı
Ben kilimde değilim
Bahçemde gülüm yandı.
Mâni mâni man için
Bu mâni senin için
Ben mâni bilmem ama
Senin hatırın için.
Mektup yazdım yaz yolla
Yâr sitemin az yolla
Ben meraktan ölürem
Bana bir çift söz yolla.
Afyon ektim azmamış
Yârim gidip kazmamış
Ben Mevla’ya gücendim
Seni bana yazmamış.
Soralım çobanlara
Yüksek dağlar kar mıdır
Ben murat alamadım
Murat alan var mıdır?
Yâr olurum olana
Kıymetimi bilene
Ben niye yâr olayım
Her yüzüme gülene.
Yenikapı bahçalar
Benim yârim saz çalar
Ben o yâre baktıkça
İçerimi parçalar.
Değirmen bendi bilir
Dönüşün fendi bilir
Ben o yâre gel demem
Gelirse kendi bilir.
Ben bir yeşil fenerim
Hem yanar hem sönerim
Ben nişanlı değilim
Kime olsa dönerim.
Lambam ışık vermiyor
Odam şenlenmeyecek
Ben o yâre gitmezsem
O da evlenmeyecek.
Saplı derin su derin
Saplı saklar su serin
Ben o yâre ne dedim
Dolanır serin serin.
Kebabın tuzu gibi
Melerim kuzu gibi
Ben o yâri severim
Zühre yıldızı gibi.
Mavi boncuk dizerim
Kaşlarımda nazarım
Ben o yârin uğruna
Kırk yıl seyyah gezerim.
Gemide şişti yelken
Denizden çoktur ürken
Ben ona gözüm dedim
Gözünde olsun diken.
Köşke serdim yatağı
Yâr derdimin ortağı
Ben ondan ayrı düştüm
Bilmem nerde otağı.
Karşıda gemi gezer
Gemiyi rüzgâr sezer
Ben onu baştan savdım
Niçin o beni üzer?
Dere boyu gelincik
Yâr ellerin ufacık
Ben onu tanımadım
Beni isteyen çocuk.
Oğlanın adı Osman
Tarlası dolu bostan
Ben Osman’a gidersem
Terliksiz yere basmam.
Şu Düzce’nin yolları
Boyu uzun eni dar
Ben pek iyi değilim
Sen nasılsın nazlı yâr?
Ot(ur)dum tütün dizmeye
Gözlerimi süzmeye
Ben öğrendim sevgilim
Kasabada gezmeye.
Rafta altın kaşıklık
Böyle m’olur âşıklık
Ben sana demedim mi
Durdukça alışırık.
Güle bak dikene bak
Belimi bükene bak
Ben sanırdım yâr benim
Elimden çekene bak.
Siyah üzüm taneler
Başıma geldi neler
Ben senden ayrılalı
Ahım