Зия Гёкальп

Yeni Hayat, Doğru Yol


Скачать книгу

sanatta, ahlakta seni!

      MEDENİYET

      Avrupa bir akademi; azaları milletler

      Her biri bir nurlu deha, çünkü ayrı harsı var.

      Avrupa bir darülfünun; hocaları milletler,

      Her birinin ihtisası, bir örneksiz dersi var.

      Bu nurlardan biri sönse, medeniyet loş kalır;

      Derslerinden biri durur, bir kürsüsü boş kalır.

      Medeniyet, beynelmilel yazılacak bir kitap;

      Her faslını bir milletin harsı teşkil edecek.

      Medeniyet bir konser ki birçok çalgı, saz, rübap

      Birleşmekle bir ahengi ancak tekmil edecek.

      Bu kitabın bir mebhası eksik olsa okunmaz;

      Bir aleti yoksa, ahenk gönüllere dokunmaz.

      KAVİM

      Dediler: Kavminin bir adı var mı?

      Adı bir değil çok, bu da bir ar mı?

      Türkiye devletim, Türklük milletim;

      Cinsinin çokluğu Türk’e zarar mı?

      Hun yanlış bir tabir, “Koyun”danım ben,

      Moğol’dan değil, Türk soyundanım ben;

      Türklerin içinde mevkiim belli:

      “Oğuz” ili; “Kayı” boyundanım ben.

      Ne kadar Türk varsa bugün cihanda,

      Burdaki harsa var meyli, vicdanda,

      Dili dilimdendir, dini dinimden,

      Olacağız biz hep aynı vatanda.

      “Karacık” dağından, “Kıpçak” çölünden

      Gelen atalarım gibi Türk’üm ben.

      Bana yol gösteren benden olmalı;

      Olamaz Türk’e baş, Türk’üm demeyen.

      Osmanlı kalamaz Türk’ü sevmeyen!

      SANAT

      Dinle, yeni şair, eski ozanı,

      Okuyor yürekten Altun Destan’ı…

      Deme “Kopuz kırık, yoktur çalanı”

      Çalgı gönül sesi, kopuz bir ağaç.

      Kutlutaş’ı yoksa ilhamı kutlu,

      Kanı gür, içmezse kımız ne mutlu.

      “Umut” bir kanatsa, daim umutlu,

      Ona ozan derler, yoluna Ortaç.

      Diyor ki: “Siz Parnasse, biz Ortaç eri,

      Bizden olan her fert görür ileri,

      İğreti sanattan, millî hüneri

      İstemez yabancı eserlerden baç!

      Aruz sizin olsun, hece bizimdir,

      Halkın söylediği Türkçe bizimdir,

      “Leyl” sizin, “şeb” sizin, “gece” bizimdir.

      Değildir bir mana üç ada muhtaç.

      Irmağız, her akan sele uymayız,

      Şark’tan Garp’tan esen yele uymayız,

      El uysun bize, biz ele uymayız,

      Biz dilmaç değiliz, yalvacız yalvaç.

      Halk bir viran kale, duvarı siyah

      Giren de peşiman, girmeyen de ah

      Duyarız biz ona hürmet, siz ikrah,

      Size dert veren şey, bize bir felah!

      Bu yerde biz bulduk gizli hazine;

      Dağarcık omuzda girdik içine,

      Bu inci gerdanlık, şu elmas iğne

      Hep ondan çıkmıştır, gözlerini aç.

      Ey şair Parnasse’tan çık, gel Ortaç’a;

      Baudelaire’i, Verlaine’i kesme haraca;

      Sen kendi gücünle tırman yamaca:

      Bu yükseliş, belki olur bir miraç…

      İSLAM İTTİHADI

      Sanmayınız, halife bir “hükümdar-papa”dır;

      Ne de papa kisvesi giyinmiş bir hükümdar.

      Biliniz ki, bu serdar ne bir “Dalay-Lama”dır,

      Ne çar gibi “Saint-Synode” üzerinde bir cebbar!

      Bütün İslam bir devlet, halifedir hakanı,

      Her müstakil hükümdar, ona tabi bir handır.

      Hem hükümde, hep İslam sultanların sultanı;

      Hem fiilde, Türkiye ülkesinde sultandır.

      İslamların birliği: Bunun için iptida,

      Kazanmalı istiklal her Müslüman memleket;

      Sonra bunlar umumen halifeye iktida

      Eyleyerek kurmalı sırf siyasi bir vahdet.

      Bu mümkün mü? Bugünlük değil ise durmalı.

      Bırakmalı halife, öz mülkünü düzeltsin!

      Önce asri bir devlet esasını kurmalı,

      Bir devlet ki hakkını kuvvetlere dinletsin!

      Beynelmilel cihanda yoktur acze merhamet.

      Her il, görür kemali nispetinde bir hürmet.

      HALİFE VE MÜFTÜ

      İki şey var mukaddes: Biri devlet, biri din;

      Devlet onun başında ancak halifemiz var,

      Ki bir müftü değil o, bir Emirülmü’minin:

      Fetvaları o vermez, kanunları o yapar.

      Dinin dahi başında müftü var ki bildirir:

      Haram ile helali, günah ile sevabı.

      O ne sâri, ne hukuk müşaviri değildir,

      Ona takva sorulur, mevizedir cevabı.

      Teşri işi, tamamen Zıllullah’ın elinde,

      “Ulu’l-emre itaat”, natıktır bu esası.

      Kanun yapmak –müftüye sormaksızın– elinde,

      Mercisi örfle icma, mebusandır şûrası.

      Lakin ifta kudreti, bu bir ilim işidir;

      Kimse müftü olamaz, kafasını yormadan.

      Müftü bir memur değil, ilmi olan kişidir,

      Âlim, yapar ilmini halifeye sormadan.

      Devlet ile medrese ayrı iki âlemdir.

      Müftü ile halife birbirine karışmaz.

      Ayrıysa da bu iki kuvvet, daim tev’emdir,

      “Nüfuz bende!” diyerek birbiriyle yarışmaz!

      MESLEK KADINI

      Dersiniz “Bir genç kız, yaşı dolunca,

      Mutlaka kendine bulur bir koca,

      Kocası