Akif Beki

Tıraş Bitince Parodisi Başlar


Скачать книгу

tion>

      Akif Beki, 2 Temmuz 1971’de Bingöl’de doğdu. İstanbul Üniversitesinde Arap Dili ve Edebiyatı okudu.

      Gazeteciliğe 1990’da muhabir olarak başladı. Zaman, Yeni Şafak, Yeni Yüzyıl ve Turkish Daily News gazeteleriyle çalıştı. Kanal 7’de haber ve tartışma programları hazırlayıp sunmanın yanında Washington ve Ankara temsilcilikleri görevlerini üstlendi. 2005-2009 arasında Başbakanlık sözcülüğü ve başdanışmanlık görevlerinde bulundu. Daha sonra Radikal ve Hürriyet gazetelerinde köşe yazdı, 24 TV’de yayın yönetmenliği ve CNN Türk’te günlük, haftalık programlar yaptı. Hâlen Karar gazetesi yazarı ve KRT TV programcısıdır. İndus Vadisi’nin İncirleri, Erdoğan’ın Harfleri, Kara Liste, Sıkıyönetici Buhran ve O Kadar da Uzun Boylu Değil adlı kitapları yayımlanmıştır. Akif Beki, evli ve iki çocuk babasıdır.

      Usturaya Saygı

      Bir mayıs sabahı tıraşlanacak hey gidiciler

      Mayıslardan bir mayıs mutlaka

      Seyyarı, sabitinden ayrılacak

      Baybay gecekondu bıyıklara

      Her palyaçoya bıyıklanmak gitmez

      Her tıraşa da palyaço

      Ve kalem bıyık avare Şarlo’ya

      Balta kesmezdi fakat takma fırçaları

      Elveda ve saygı usturaya da

      Buracak burulacak olanları

      Ele alıyor bıyığı boyacılar

      Müzeye kaldırılacak gösteri takımları

      Son kullanma tarihi dolduğunda

      Bıyık ardına saklananlar buruşacak

      Burnun dikine eksen bile aksesuarları

      Bir yamaç ki çalı bitmez, bıyık terlemez

      Sırıtışlara emanet, güle güle

      Hey gidinin kaytanları, illaki bir mayıs

      Kostüme paydos balo bitince

      Silin bıyıkları, heyamola!

      Ay kaç kere doğar bir gecede, bıyık kaç kere uzar?

      Anlatamamışsın saçmalığını yıkılan paravanın

      Bıyık, dudaktan imar komisyonuna konmalıydı gece

      Millete hizmet içindi gezici bıyıklar

      Sıvazlanmamış daha hey gidinin yüzyıllık rantları

      Araba sırtında gezdiriliyor meydan meydan

      Memleketi turluyor seyirlik bıyıklar

      Gemi güvertesinde ziyarete açılıyor her liman

      Davanın cavlağı, müzelik bıyık bırakmalıydı

      Görücüye çıkarmak içindi seyyar bıyıklar

      Makyaj sökülür ya perde inince

      Kesin tıraşı, heyamola!

      Ulu Buda sevindi diyorlar, son kez doğduğunda.

      Atlamış, dudağına bir kalem çektiğin bıyığa

      Paranla çadır vermiş sana çizgi adam

      Lütfedip zelzele çağında her gece dua etmiş

      Bir kılı bile bıyığının oynamadan

      Bıyık altından kalkmış, tıraş neşesi vermiş

      Depremde titremeden durur mu bıyık, kısaltacaksın

      Bıyıkla önlem alıyordu depreme berberde

      Bıyığı düzeltmekten bıyıklı sorumludur, yıkımlardansa bıyıksızlar

      Buda’ya kalsa bıyıkları yüzyıla uzatan, bıyıksız yüzyıla doğacak

      Tutun tıraşa, heyamola!

      Her ayın on dördü yeniden başlıyor bıyık yüzyılın senin

      Sayesinde ömrünü ay ışığına kattın

      Dağıtılırken elden para isteyememişsin

      Hilal kaş, son dolunayına çıktığında

      Çeksinler arafa bir iskemle de sakalların için

      Mezar taşına kazınsın en kısa hece

      Artık sen olduğunu bilsin her okuyan

      Bir mavi üstdevin gözyaşıydı o kayan yıldız

      Bir çatık kaşlının ekmek davasıydı o yolunan

      Aldırma, başlar gibi yapsın bıyık yüzyılın

      Bırak, asrın dudağında şahlansın gösteri bıyıkları

      Toplayın parsaları, heyamola!

      Çocuklar, depremli gecenin enkazına düşmüş yıldızlardır

      Takma bıyık, çöken semaya örtülmüş bir kara gece

      Uzayda, kurtarılmayı bekleyen galaksiler var

      Üzülmüşsün aç kolonilere, Kuzey Kore TV’sinden izleyince

      Dünyayı doyurur, Vardar Ovası’nın yarısı Abdülhamid’indi

      Yalansız bir yıldız görmek isteyen, aynaya baksın

      Bıyıklı olur uzun iktidarların yıldızı

      Önce yıldızı düşer, ak düşen bıyıkların

      Önce gözleri devrilir, yere devrilen başarıların

      Kuyruklu yalanlar da kaybolur, kuyruklu yıldızlar gibi

      Nereye kaybolduklarını adlı adınca biliyordu çocuk

      Kıvrımlı bıyıklar, yıldızcık mezarlığına

      Kuyruklu yalanlar, iktidarlar tarihine gömülmüştür

      Vurun usturalara, heyamola!

      Celep, büyük düşünüyordu

      Yıldızlar, yaş aldıkça parlaklaşır

      Hikmetler, bırakıldıkça uzar

      Bir yıldız, en parlak kirpiğini gönderiyor

      Bir hükümet, dudak üstünde kısalıyor

      Artık sona yaklaşmıştır

      Dayanın milatlara, heyamola!

      Sarı cücelerden bir güneş, mavi deve dönüşüyor

      Işıltısı, son gürlüğündendir

      Bir kırmızı üstdev, parıldıyor inci gibi

      Belki de ömrünü tamamlıyor ay parçası

      Gök adaya veda vakitleri, göz alıcıdır

      Bir kaş, en uzun kılını aldırıyor

      Bir yıldız, bulut üstünde büzülüyor

      El sallayın, ayrılık zamanıdır

      Tutunun saçaklara, heyamola!

      Size göz kırpan o yıldız, sönmeye gidiyor

      Kesilen o bıyık, çöpe

      Üstdevse devleşecek, devse cüceleşek

      Şanslı bir beyaz cüce, kara cüce olup gömülecek

      Şansız mı, patlayıp kendi içine çökecek

      Kazdığı kuyuya düşmekle kalmayacaktır

      Yıldız çöplüğü, dağ gibi büyüyecek

      Elveda usturaya, emekliye ayrılıyor

      Bıyık mezarlığı, bir kara deliğe dönüşecek

      Yahut bir sönüp bin yıldıza hayat verecek

      Islanın yağmurlara, heyamola!

      Süpernovaların aylarca patlayışındandır, derler

      Şu nebula gaz ve toz bulutu, bir kırmızı üstdevdi

      Yıldız doğumhanesi şimdi

      Yıldızlarla bıyıkların kaderi, bir yazılıdır

      Astronot