yorumlama biçimleri geliştirilmiştir. İnsanlık düşünsel ürünleri anlamlandırma için zaman içinde değişik okuma ve çözümleme biçimleri geliştirmiştir3: alımlama güzelduyusu (estetiği), anlatıbilim, biçembilim, budunsal yöntembilim, dilbilim temelli araştırmalar, dramaturjik çözümleme, düşünce tarihi, düşünbilim (ideoloji) kuramları çevresinde çözümleme, edimbilim, eğitimbilimsel metin çözümlemesi, eleştirmeli yayım, görüngüsel toplumbilim, göstergebilimsel inceleme, izleksel (tematik) incelemeler, kanıtlama kuramı, karşılaştırmalı yazın, Marksist çözümleme, metinlerarasılık, metinsel inceleme, oluşum eleştirisi, (öz)yaşamöyküsü bağlamında metin inceleme, ruhçözümsel inceleme, sayılamaya dayalı (istatistik) metin inceleme, sözbilimsel, toplumsal eleştiri, üreysel inceleme, yapısal çözümleme, yazın eleştirisi, yazınbilimsel inceleme, yazın tarihi, yazın toplumbilimi, yorumbilgisi vb. Her geçen gün bunlara yenileri eklenebilir ya da bunlar arasında bazı değişimler (genişlemeler, birleşmeler, alt birimlere ayrılmalar) olabilir. Elinizdeki kitapta da buradaki inceleme biçimlerinden bazılarına uygun biçimde ayrıntılı olumalar yapılmıştır.
Cengiz Aytmatov hem bizden birisi hem de bize yakın bir komşu yazardır. Kırgız yazar Aytmatov Bişkek’te doğar. Özünde bir Türk’tür ama Rus eğitimi içinde yetişir. Bu açıdan anlatılarının satır aralarında sakladığı her iki toplumdan, yaşadığı coğrafyadan, tarihsel dönemden vb. çok değişik izler taşımaktadır. Her anlatısında değişik tipler yaratmıştır. Bu tipler Orta Asya bozkırında yaşam savaşı vererek kimlik kazanmış tiplerdir. Güzel yazı, nitelikli anlatı bir biçimde alıcısıyla buluşur. Aytmatov’un Batı dünyasında tanınmasında öncülük eden Fransız yazar ve şair Louis Aragon’un Cemile için yazdıkları oldukça anlamlıdır: “Bu anlatı bence dünyanın en güzel anlatısıdır (…) İşte şimdi şurada, Villon’un, Hugo’nun, Baudelaire’in Paris’i, kralların ve devrimlerin Paris’i, ressamların yüzyıllık Paris’i olmakla övünen; her taşı ya bir tarih ya bir söylence anımsatan şu Paris’te, her şarkıda söylendiği gibi, öyle çok aşk yaşanmış ki, hangisini alacağımı bilemiyorum. Her şeyi görmüş geçirmiş, okumuş şu Paris’te Werther, Bérénice, Antoine ve Kleopatra, Manon Lescaut, Duygusal Eğitim, Dominique hepsi birdenbire gözümden düşüverdi. Çünkü ben Cemile’yi okudum. Roméo ve Juliette, Paolo ve Francesca, Hernani ve Dona Sol artık bunların hiçbiri gözümde değil.”4 Bu yargılar çok da duygusal ya da öznel yargılar değildir. Anlatı kişisi Cemile’nin Sadık ve Danyar ile yaşadıklarına okuyucu tanıklık etmekte ve kendi öznel yargılarını da katarak romanı yeniden anlamlandırmaktadır.
Elinizdeki bu kitapta Aytmatov’un yapıtlarına değişik açılardan yaklaşan çalışmalar bulunacaktır. İzleksel (tematik) incelemelerin olduğu bölümlerin yanında belli bir yönteme dayalı okumaların yapıldı kısımları da çalışmada bulacaksınız. Aytmatov’un yapıtlarının en önemli parçası olan gelenek, savaş ve yaşamöyküsel izlekler ayrıntılı okumayı zorunlu kılmaktadır.
Sözün kısası, bu kitapta ülkemizin değişik üniversitelerinden araştırmacılar; yapıtlarından yola çıkarak Aytmatov’u tanımaya ve tanımlamaya çalıştı. Yapıtlarını ayrıntılı okumalarda değişik yöntemlerden yararlanıldı. Elbette eksik yanları olacaktır. Ama bunu bir başlangıç olarak görmek gerekebilir. Fransız göstergebilimci Algirdas-Julien Greimas, Guy de Maupassant’ın la ficelle (ip) adlı on beş sayfalık anlatısını çözümlemek için iki yüz yirmi altı sayfalık bir çözümleme yapar ve sonuçta “anlam bitirilemez” der. Cengiz Aytmatov’un aynı anlatısı üzerine değişik okumalar da yapılabilir ve her okuma aynı anlatının bir yanını açıklayan bir metin olacaktır.
Bu çalışmanın okuyucuya yeni okuma kapıları açması dileğiyle…
Cengiz Aytmatov Biyografisi
Tüm dünyaya Türk kültür zenginliğini tanıtan, Türk dünyasının eşsiz yazarlarından biri olan Cengiz Aytmatov 12 Aralık 1928 tarihinde kuzeybatı Kırgızistan’ın Şeker Köyü’ nde dünyaya gelir. Aytmatov’un çocukluğu zorluklar ve sıkıntılar içinde geçer. Zorlu hayat koşulları altında Aytmatov’un babası eğitimi için Cambıl’da Avlıya Ata “Evliya Ata” adındaki yerli Rus okula gider, bu okuldan mezun olur olmaz memuriyet hayatına adım atar. Evlendikten sonra devlet memuru olarak Moskova’da çalışmaya devam eder. Küçük yaşlardaki Aytmatov daha sonra Moskova’ya babasının yanına gelerek iki yıl burada kalır. İki yıllık süre içinde burada eğitim alan Aytmatov, 1937 sonbaharında oradan ayrılır. Avrupa siyasi yaşamındaki değişimler Rusya’yı da etkileyince baba Törokul Aytmatov ailesini Kırgızistan’a göndermek zorunda kalır. Törokul Aytmatov devlete başarılı hizmetleri olmasına rağmen 1937’de tutuklanıp 1938’de kurşuna dizilerek Stalin’in zulmüne kurban gider.
Babasını genç yaşta kaybeden Aytmatov’un yetişmesinde babaannesinin öğretilerinin büyük rolü vardır. Küçüklüğünden beri babaannesi onu sözlü kültürün parçası masal ve destanlarla büyütür. Kendi deyimiyle “Bana göre ilk hayat tecrübemin başladığı, kaderimde rol oynayan iki süreç gelişti. İlk süreçte beni büyüten babaannem büyük rol oynadı. Zira kendisi bana, biricik torununa göre büyük bir yazar, yorumcu hatta orijinal bir masal gibiydi.”
İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle dönemin zorlu koşulları aile üzerinde kendini hissettirmeye başlar. Annesi ve kardeşleriyle beraber doğduğu köy olan Şeker Köyüne yerleşen Aytmatov annesinin işi sebebiyle Kirovka’ya taşınmak zorunda kalır. Buradaki okullarda eğitime devam Aytmatov, derslerinde başarılı bir öğrencilik geçirir.
1942 yılında okulu bırakıp okuma-yazma ve Rusça bilmesi nedeniyle köy meclisinin sekreteri olarak görev alır. Bir süre kadar bu görevi sürdüren Aytmatov devamında Maliyeci olarak görevlendirilmiştir. Bu dönemde vergi toplama görevini sürdürürken daha çocuk yaşta halkın çektiği sıkıntılara bizzat yakından tanık olur. Tanık olduklarının ve yaşantısının etkisiyle yavaş yavaş kaleminin gücünü kâğıda dökmeye başlayan Aytmatov, hikâye ve romanlarını yazmaya başlar. Bu dönemde okuma yazması olduğu içinde cepheden gelen mektupları ailelere ulaştırıp okuma görevini sürdürür. Küçük bir çocuk olmasına rağmen cepheden gelen mektupları aileleri okuduğu için köydekilerin korkulu rüyası “ölüm habercisi” olarak anılır. O dönemde okul arkadaşının okul müdürü olmasıyla daha küçük yaşlarda okullarda Rusça dersi vermeye başlar.
İkinci Dünya Savaşı bittikten sonra 1945-1946 yıllarında Petrok’a köyünde ortaokula gider, devam eden yıllarda ailesinin işi sebebiyle Cambıl’a taşınır. Eğitim hayatına devam eden Aytmatov başarılı notlarıyla Cambıl’daki Veterinerlik Teknik Okulu’na kabul edilir. Bir yandan eğitimine devam ederken diğer yandan okula gelen seçkin hocaların getirdiği romanlarla farklı eserler okuma imkânı bulur. Bu da edebi eser yönünde zenginleşmesini, dünya edebiyatını tanınmasına olanak sağlar.
Yazın hayatına 1948 yılında Bişkek’teki Tarım Enstitüsü’nde eğitimine devam ederken ilk makalesini kaleme alıp bazı çeviriler yaparak başlar. Edebiyat dünyasına ilk adımını ise 1952 yılında yazdığı Gazetçi Dzyuyo “Gazeteci Dzyuyo” adlı kısa öyküsü ile Pravda gazetesinde atar. Bu öykü Dzyuyo isimli Japon bir çocuğun gazete satarak geçimini sağlayışını anlatmaktadır. Bir yıl sonra mezun olunca Kırgız Bilimsel Hayvan Araştırma yönetici olarak çalışır. Başarılı çalışma hayatının neticesinde dönem içinde en iyi çalışanlara verilen Sosyalist