Анонимный автор

Bir Arpalık Yer


Скачать книгу

açık ceza hapishanesine mahkûm etmiş!

      Resim: Fikriye-Kemal Büyükoğlu Çifti, Anne Zehra Büyükoğlu (Çakır Ali), Büyük Oğul Raşit Büyükoğlu (Komutan), Baba Mehmet Büyükoğlu.

      Raşit Komutan Öldü!

      Kahveci Mehmet Büyükahmet ile Zehra Mehmet’in ilk çocukları, Raşit Büyükoğlu’nun radyodan duyulan ölüm anonsu, 6 Şubat 1964’de yaşanan yıkıma tuz ve biber eklemişti. Kahveci Mehmet, ilk evladının ölüm haberiyle yıkılmış ve hastalanarak bir süre sonra yaşam savaşını kaybetmişti. Giderken de eşi Zehra Mehmet’e son sözü, “Sen sakın evden çıkma. Çocukların isterse gelir seni burada görür” olmuştur. Bu sözler aynı zamanda onun eve hapsolmasını beraberinde getirmiştir.

      HURİYE RAŞİT BÜYÜKOĞLU’NUN ANLATIMIYLA BABASI

      Raşit Büyükoğlu, Zehra Mehmet Çakırali-Mehmet Büyükahmet’in 10 çocuğunun, en büyüğü, ilk evladıydı. Raşit Komutan olarak da tanınırdı. Lefkoşa Türk Lisesi’nden mezundu. Türkçe, Rumca ve İngilizce diline hâkim olduğundan, İngiliz Sömürge İdaresi’nde, 1954 yılında 20 yaşındayken, polis olarak işe alındı.

      O dönemde Türk ve Rum polisler karışık olarak görevlerini icra ediyordu. İngiliz polisi olarak 1958’de Mağusa’ya atandı. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte, 1960’da İngiliz polisi kimliğinden kopup, Kıbrıs polisi kimliği ile (Türk-Rum polisi karma olarak) Malya, Küçük Kaymaklı, Baf gibi bölgelere nakil oldu. Türkler ile Rumlar arasında 1963’de yaşanan sıcak çatışmalarda Limasol’da kısılır.

      Savaş Günlerinde Çocukluk Yıllarımız

      Ben Raşit Büyükoğlu komutanın kendisi gibi polislik mesleğini seçen ikinci kızıyım.

      Resim: Raşit Büyükoğlu, Eşi Ayten Büyükoğlu ve Kızları Zehra, Huriye, Ayşe.

      Babam Limasol’da iken, Türk ve Rumlar arasında yaşanan olaylar sonucu ayrılıklar başlamıştır. Anlaşma bozulduktan sonra, Türk mahallesinin Rum’a sınırı olan yerinde ünlü Vietnam bölüğünün 10 yıl boyunca komutanlığını yapar. 1973’de daha emeklilik yaşı gelmediğinden, Geçici Türk Yönetimi’nin aldığı kararla, 1973’de yeniden polisliğe döndü. 1974 Temmuz’unda Barış Harekâtı gerçekleştirilirken, Limasol’da görevdeydi. Babam, annem ve kardeşlerim, hepimiz ayrı ayrı yerlerdeydik. Birbirimizi merak ediyor ve endişe duyuyor, zamanı birbirimizi özleyerek geçiriyorduk. Babam 1974’de Ziya Rızkı ile birlikte esir alınanları kurtarmak için Limasol’da mücadele vermişti. Ancak gerekli barış sağlanamadı. Canlarını kurtarabilmek için, Piskobu’daki Happy Valley, Mutlu Vadi isimli İngiliz üstlerine gittiler. Korumasız Türkler orada toplanıp, çadır kent kurmuşlardı. 1 yıl babam orada görev yaptı9. Bu arada dedem de öldüğünü zannetti.

      Çünkü Rumlar, ‘Raşit komutanı öldürdük’ diye yaydılar. Ama öldürdükleri babam değil Binatlı köyünde hem öğretmenlik hem de komutanlık yapan başka bir Raşit’ti. Dedem (Mehmet Büyükahmet), büyük üzüntü çekti.

      O dönem birbirimizden haber alamazdık. Bir Barış Gücü kanalı ile forum dolduruyorduk. Kısa yazı yazar adrese gönderirdik. Babamın üstlerde olduğunu öğrendikten sonra annemler de oraya mektup gönderiyordu. Ondan da cevap gelirdi. Bir de Gazimağusa’da Canbulat Radyosu vardı. Biz anons yaptırdık, “Ben Huriye Raşit, biz Mağusa’dayız. İyiyiz, sağlığımız yerindedir”. Annemler, Canbulat Radyosu’nu dinleyebildiği için bizi duyabildi. Ama radyonun sinyali Limasol’a kadar gitmiyordu. Haberler anonsla yapılırdı. İnsanlar ailelerini duysun diye. Annem birinci harekâttan sonra, Vuda’dan Larnaka’ya oradan da Limasol’a kocasını bulmak için gitti. Limasol’a gittiğinde babamın üslerde olduğunu öğrendi. Eşini gördü de. Babam orada görevli olduğu için, annem Vuda’ya geri yalnız döndü. Ablam Zehra 16 yaşında, küçük kardeşim Ayşe 7 yaşındaydı. Ben 14 yaşındaydım. İkinci harekâttan sonra, annem ve kardeşlerim Rum otobüsleri ile Mağusa’ya geldi. İngiliz üstlerine gidip, Barış Gücü kanalıyla babama ulaşıp telefonda konuştuk, iyilik haberlerini aldık. Bu haberi verelim diye, Lefkoşa’ya dedeme gittik. Annem, dedeme yemin ederek söyledi; “Raşit iyidir! Ben onunla konuştum” diye ama dedem inanmazdı oğlunun ölmediğine. Annem yemin etti ama, dedem inanmadı. Kendisi üzülmesin diye öldüğünü söylemeyiz diye düşünürdü. Çünkü zor bir görevde olduğunu biliyordu. Dedem 15 Ocak 1975’de ömür bıraktı. Şeker hastasıydı. İç organları zarar görmüştü. Dedem öldüğünde 69 yaşlarındaydı. Babam ise o günlerde üstlerdeki uçakla Türkiye’ye götürüldü. Gemiyle de Kıbrıs’a Gazimağusa Limanı’na döndüğünde tarih Şubat 1975 idi. Hayatını tehlikeye atmasın diye, dedemin öldüğünü babama önceden söyleyemedik. Bize 1 ay kadar küs kaldı, konuşmadı.

      Resim: Mehmet Büyükoğlu (Kahveci) (Torunu Sezin Yıldırım’ın 5 Mayıs 2013 Facebook Paylaşımı).

      Raşit Komutanın Kızı Olmak

      Üniversitede mimarlık okumama karşın hem iş bulamadığım hem de babasın arzusunu yerine getirmek üzere polis okuluna yazıldım ve başarılı da oldum. Raşit komutan gibi bir adamın kızıydım. Onun verdiği disiplin ve kültürle büyüdüm. Poliste Anayasanın eşitlik ilkesini uyguladım. Eşit durumdaki herkese eşit davranmayı babamdan öğrendim. 1983’de derece aldım. 2 kadın 1 erkek. İkimiz de polis kızıydık. Denktaş o gün yaptığı konuşmada, “Babaları çok sevdikleri meslekleri kızlarına da aşılamış” diye yorum yapmıştı.

      Raşit komutan, ilk evladı Zehra’yı 29 yaşında kanserden kaybettikten sonra acısına dayanamaz ve rahatsızlanarak 15 Mayıs 1999’da hayata veda eder. Raşit komutanın kaderi de babasınınkiyle benzer şekilde cereyan eder ve şekere bağlı organ yetmezliğinden ölür.

      KERİMAN ARPALIKLI’NIN ANILARI

      Ben Keriman Arpalıklı. 1940 yılında Arpalık köyünde doğdum. On kardeşin dördüncüsü olarak dünyaya geldim. Büyük kemerleri olan bir köy evinde dünyaya geldim ve ailecek orada yaşadık. Köyde her evde çeşme olmadığı için köy meydanındaki çeşmeden eve su taşırdık. Verimli topraklara sahip olan köyümüzde suda boldu. Dağların içinden gelen su kışın ılık yazın da soğuktu. Genç kızlar testilerle sabah akşam evlerine su taşırdı. Köydeki yaşam çok güzeldi ilk zamanlar bolluk ve bereket olduğundan herkesin 8 veya 10 tane çocuğu vardı. Mesela bizim dedelerimizden kalma bahçelerimizde hurma, zeytin, zerdali, nar, badem, harnup (keçi boynuzu) ve incir ağaçları vardı. Köyde her meyve ağacının farklı türleri de üretilmekteydi. Mesela 4 farklı tür nar ağacı dillere destandı.

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета