ağlayacağız
Hatta bir an unuttuk sanacağız
Seni de beni de
Ah! Ben sana gitme demedim mi?
Gitme kal kalbimde
Gittin
RÜZGÂRIN SON ŞARKISI
Tutmadan dileklerimi
Kaydıkça yıldızlarım
Karanlığa kesmiş gecelere
Akide şekerimi özledim
Çocukluğumun
Ninnisini özledim
Sırtımı yasladığım dağlar
Çekip gittiğini söyledi kuşlar
Uçurtmaların takıldığım
Esrik kuyruğunu özledim
Rüzgârımın
Son şarkısını özledim
Gökyüzüm durduğunda borana
Biliyorum, uzansan
Dokunacaktın ahlarıma
Ey ayrılık
Sen söyledin artık türkülerini
Sıra ayrılıkta
Ben
Dostlarımı özledim
Yitip gidenimin
Gözlerindeki gülüşlerini özledim
Tutmadan dileklerimi
Kaydıkça yıldızlarım
Karanlığa kesmiş gecelere
Ben elim koynumda
Özledim
ANSIZIN BİR SEVDA VURULDU
Örüldüğünde dolunay
Yıldızların vefasız ışığına
Bir sevda vuruldu hiç yoktan yere
Kasvetli küpeştelerde
Örükler çözüldükçe çözüldü
Kanarak
Denizin mavisine
Şairin dediği gibi
“İşte o ara
Yaşadık biz
Selâlalar okunmadıkça.”
Sen kokan yağmur
Düştükçe toprağa
Bir sevda vuruldu hiç yoktan
Gelin kuşağının alkımında
Renkler kibirle soldu
Bakarak
Cam çiçeğinin hüzünlü yaprağına.
Şairin dediği gibi
“İşte o ara
Yaşadık biz
Selâlalar okunmadıkça.”
HAYAT
Ad koyamadım
ya da isim bulamadım
her neyse işte o;
hayat
huylu muydu huysuz muydu
bana
bir türlü anlayamadan
ben
bu hayattan
fena kıllandım ha deyip
es geçesim varken
vazgeçtim
oturup karşısına
dikip gözlerimi
tam da
kaşlarının arasına
öldürdüm
isteye isteye
istenmeyen yanlarını
heveslice
oh canıma değsin hayat
dedim
dedemin sağır kulağına.
DURDUK YERE
Yarı yolda bırakılmış
Sadakatsizliklerden düştüm
Kırıldı akort edilemeden sol yanım
Durduk yere
Yen bulunamadı o saatte
Uğursuzluğunu çaldı baykuş
Gecenin adabı muaşeretine
İki kırık sevda yalpaladı
Durduk yere
Karanlığımın koton perdelerine
Lâkin tutunamadı
On dört taksim tecahülü arifaneye
Ajans, sona erdirip
Durduk yere
Musiki fasıllarımı
Haber geçti kaybolmuş on beş yaşımı
Kırasım varken
Şehrin tüm camlarını
Oturup bir güzel ağladım
Durduk yere
Sokak lambası ardımdan teneke çaldı
Güldü şehrin
Uyku tutmamış bir iki işkembecisi.
Karanlıktan korkan kız çocuğu büzüştü
Kırağıya düğümlendi “anne” sesi
Durduk yere
Bir kadın bu denli
Yalnız bırakılmazdı ki
Sessizce
Sehpanın tozunu aldım
Durduk yere
BAHARLAR BİTMEK ÜZERE SEVGİLİ
Baharlar bitmek üzere sevgili
Ağır aksak bir nağmenin
Yolculuğu istasyona vardı varacak
Kısa tümcelerin
Yorgun imlerle
Sonlandırılma vakti geldi çattı artık
Geç açan çiçeklerin
Çatık yüzleri ile
Ağaç diplerine dökülen sevgilerin ardından
Ölüm şarkıları söyleme zamanıdır artık
Toprak bilindik karılmalarla
Üzerime örtüleceği vakit için tempo tutuyor
Ağıt ağıt beni süreceği
Yalnızlığımın bir başınalığına
Gün yazlarında
Kavrulma vaktidir artık sevgili
Hani diyorum
Tutunsam şu uçurtmanın yalnız esrikliğine
Alır götürür mü acep beni
Öne eğilen utangaç bakışlarımın eskidenliğine?
Bulutlar usulca sokulup
Öperler mi boynumun en yalnız köşesini
Umursuzca
Tüm sevdaları ekerek saçlarıma?
Mahallede