riyazetler çekerken, adeta kanlar yutarak çok zorluklar çektim.
Ve ikinci defter diye nitelendirdiğim hikmetlerle ilgili bu sözlerimi açtım.
Birinci Hikmet 2. Dörtlük:
Sözü söyledim, her kim olsa cemale talip,
Canı cana bağlayıp, damarı ekleyip,
Garip, yetim, fakirlerin gönlünü okşayıp
Gönlü kırık olmayan kişilerden kaçtım ben işte.
Yüce Allah’ın yüzüne talip olmak. Burada farklı görüşler var. Bir görüş, yüce Allah’ı yeryüzünde görebilirsin diyor. Zikir ve ibadet ile, dünyada bazı zatlar Yüce Allah’ı görmüştür der. Ancak bu bilginin kontrol edilememesi, yanıltma olasılığı olması ilim adamlarını, Yüce Allah’ın bu dünyada görülemeyeceği hükmünü verdirtmiştir.
İkinci görüşe göre: Peygamberler dahil, Allah dünyada görülemez. Buna örnek olarak Hz. Musa’nın Allah’ı görmek istemesi verilmektedir. Kur’an’ı Kerimde ‘gözler onu göremez, O gözleri görür’ ayeti vardır.
Birinci bölümde İhsan kavramı açıklanmıştı; “Sen O’nu görmesen de, O seni görüyormuş gibi inanman ve ibadet etmendir.” Ancak, Ahirette hak edenler O’nun cemalini göreceklerdir.
Canı cana bağlayıp, damarı ekleyip,
Yetmiş iki millete bir gözle bakmak. Din, dil, ırk ayırımı yapmadan insanları bir görmek. Tevhid’e vurgu yapıyor Hoca Ahmed Yesevî.
Hoca Ahmed Yesevî’nin takipcisi Yunus Emre şöyle diyor:
Adımız miskindir bizim
Düşmanımız kindir bizim
Biz kimseye kin tutmayız
Kamu âlem birdir bize
Ayırma, kayırma yoktur. Yaratılanı Yaratandan ötürü hoş görmek.
Dîvân-ı Hikmet’te 85 yerde garip-yetim-fakir geçiyor. Yetim kelimesi Kur’an’ı Kerimde ise 20 yerde geçiyor. Peygamberimiz de yetimi koruyup kollayan kişi kıyamette benimle birlikte olacaktır diyor. Ayrıca, fakir, tasavvufta, seyr ü sülukü tamamlamış Kamil insanın tarifi.
Hoca Ahmed Yesevî Hz. diyor ki, ‘nerede garip, fakir ve yetim görseniz onları okşayın, sıvazlayın.’
Fakirname eseri bu noktayı en güzel şekilde anlatıyor. Fakirlik nasıl olur, Şeriatın on makamı, Tarikatın on makamı, Marifetin on makamı, Hakikatin on makamı nasıl olurmuş öğretiyor Fakirname’de.
Aşık Paşa’nın da Fakirname adında bir eseri var.
Anadolu medeniyeti ruh havzasının mimarı olan Hoca Ahmed Yesevî ikinci Hikmet’de kısaca şöyle diyor: Kim Yüce Allah’ı görmek istiyorsa, Cemalullah’a talipse insanlar arasında ayırım gözetmeksizin hareket etmeli, garip ve yetimlere şefkat göstermeli, her istediğine kavuşmuş, sıkıntı çekmemiş kişilerden de uzak durmalıdır. Gönlü kırıklarla birlikte olunmasını istiyor. Ana fikir bu.
Birinci Hikmet 3. Dörtlük:
Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol
Öyle mazlum yolda kalsa, yoldaşı ol
Mahşer günü dergahına yakın ol
Ben-benlik güden kişilerden kaçtım ben işte.
Nerde gönlü kırık kişi görürseniz onlara merhem olun. Hz. Musa, “Ya Rabbi! Ben seni nerede arayayım?” diye sorar. Yüce Allah, ‘ya Musa Beni kalbi kırıkların yanında ara’, ‘Ben onlara her gün ve gece bir kulaç yaklaşırım. Böyle olmasaydı helak olup giderlerdi’ dedi.
Buradan anlaşılan, hem Hoca Ahmed Yesevî hem Musa a.s. Allah’la olan diyalogundan anlaşılan mesaj: Gönül kırmamak…
Bir kez gönül kırdın ise, şu kıldığın namaz değil, diyor Yunus Emre Hz.
Gönül, nazargah-ı ilahidir.
Ak sakallı pîr koca bilmez ki hâli nice
Emek yemesin hacca bir gönül yıkar ise
Sağır işitmez sözü gece sanır gündüzü
Kördür münkirin gözü âlem münevver ise
Gönül Çalab’ın tahtı gönüle Çalap bahdı
İki cihân bed-bahtı kim gönül yıkar ise
“Her Gördüğünü Hızır, Her Geceyi Kadir Bil” anlayışıyla hareket edip, çocuklarımızı da bu yönde yetiştirirsek, Hoca Ahmed Yesevî’nin dediklerini de yapmış oluruz.
Mevlana Hz, ‘Eğer gül ise endişen, gül bahçesisin. Eğer düşüncen gönül inciten diken ise, sen külhana mensup odunsun’ diyor.
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz. diyor ki:
Hiç kimseye hor bakma,
İncitme gönül yıkma,
Sen nefsine yan çıkma,
Mevla görelim neyler,
Neylerse güzel eyler.
Ve Alvarlı Efe Hz. diyor ki:
Aşık der incitenden,
İncinme incitenden,
Kemalde noksan imiş,
İncinen incitenden.
Tasavvufun ilk dersi incitmemek, son dersi incinmemek…
Hoca Ahmed Yesevî üçüncü hikmetinde, “nerede gönlü kırık birini görürseniz, onun derdine derman olun. Haksızlığa uğramış biri yolda kalsa, onu yalnız bırakmayın ona yoldaş olun. Mahşer gününde yüce Allah’ın dergahına yakın olun. Benlik güden, ben ben diyen kişilerden de her zaman kaçın” diyor.
Şeyh Edebali ile ikinci dersimizi bitirelim:
“İlim bil, irfan bil, söz bil.
İkram bil, kural bil, doyum bil.
Usûl bil, âdâb bil, sınır bil.
Yol bil, yordam bil.
Hal bil, ahval bil, gönül bil.
Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma.
Mert ol, yürekli ol.
Kimsenin umudunu kırma.
Sen seni bil, ömrünce yeter sana.”
DERS 3
İkinci derste üzerinde durulan kavramlar: Besmele, Lafzatullah, Hikmet, Riyazet, Talip, Riyazet ve İkinci defter, Cemalullah, yetim ve fakir, gönlü kırık olanlar, mazlum, gururlu kibirli olanlar, kendini beğenenler.
Kavramlar: Garip, Miraç, Burak, refref, Rızık, İlmi ledün, Hicret
İsimler: Kastamonu’lu Mehmet Fevzi Efendi, Elmalılı Hamdi Yazır, Hacı Abdullah Herevi, Süleyman Çelebi, Necip Fazıl Kısakürek, Şemseddin Sivasi Hazretleri
Birinci Hikmet 4. Dörtlük:
Garip, fakir, yetimleri Resul ahvalini sordu
O gece Mirac’a çıkıp Hakk cemalini gördü
Geri