Ahmetcan Aşiri

İdikut


Скачать книгу

bilmiyorum. Düşünmek lazım.

      Kidan Kızı: Siz düşünene kadar elinizdeki her şeyinizi kaybedeceksiniz! Onlar size acımayacaklar! Benim ise kafamı koparacaklar. Ben korkuyorum. Baurçuk Art Tekin aklına esen her şeyi yapacaktır. O, Kidanlıların elinde tutuklu iken bütün bunları boşuna çekmemiştir. Oysa sizin emriniz yerine getirildi, öyle değil mi? Şimdi de onu korkutmanın zamanı gelmiştir. Baksanıza, Turpan’da bütün rahiplerle talipler meydanlarda protesto ediyorlar. Başkentte ise Buda tapınağının rahipleri afiş ve resimlerle sokağa çıktılar. Buda ile birlikte olmak için taliplerin orada gecelediklerini duydunuz mu? Siz bunları duydunuz mu!

      Esen Timur: Onları rahat bırak. Eğer daha fazlasını isterlerse onları durdururuz. Bizim güçlerimiz var.

      Kidan kızı (monolog): İki yüz bin rahip açlık grevine çıkmış. Engeller inşa edip, darağaçlarını kaldırıp İdikut (hükümdar) Esen Timur gitsin, yok olsun, diyorlarmış. Bütün bunlar sizi tedirgin ve rahatsız etmiyor mu? Bu bir şey değil. Bunun yanı sıra sınır korumaları ‘‘Kidanlılara ölüm!’’ diye bağırarak mızraklarını kaldırıyorlarmış. Kidan Kızı ölümün yaklaştığını haber verirken, benim kahraman İdikut’um ne yapıyor? O, gözlerini kapatıyormuş ya. Tarkan Bilge Buka ile onun çevresindekiler bu sıcak olayı çok iyi biliyorlar. Neden zamanında haber vermiyorlar? Ben şüphe duyuyorum… bu da beni tedirgin ediyor. Çok yakınlarda Gumati tapınağının rahipleri burada, Beşbalık’ta başlarını sallayarak ve ‘‘Kidan bizim düşmanımızdır’’ diye bağırarak meydanlara döküldüler. Bütün bunları ben kendi gözlerimle gördüm.

      Esen Timur: Malika, ama sen benim karımsın. Sen oraya neden gittin ki?

      Kidan kızı: Tapınakta dua etmek için gitmiştim.

      Esen Timur: Fakat benim sarayımda özel olarak yapılmış tapınak var ya. Canım karıcığım benim!

      Kidan Kızı: Ben Uygur rahiplerini görmek istemiştim. Anlamıyor musunuz, bütün bunlar size karşı yapılan şeyler. Her yerde yürüyüşler, isyanlar, gösteriler, kavgalar, bağırışmalar ve sürü sürü rezillikler!

      Esen Timur: Dur! Dur! Sen bana neler diyorsun, ha?.. Bütün bunlar hakkında iyice düşünmek lazım… Bunlar oldukça ciddi şeyler.

      Kidan Kızı: Evet, hem de nasıl ciddi!

      Esen Timur: O adamlar kim? Neden huzursuzluk çıkarıyorlar?

      Kidan Kızı: Atay Sali. Öncelikle onu tutuklamak lazım… Onunla birlikte olan ve onun yanında olan, ona destek olan Tora Kaya ile Bulad Kaya’yı da.

      Esen Timur (Öfkelenmiş halde): Bütün gücümle buralarda, bu İdikut’un her yerinde sükünetin ve barışın hâkim olması için çabalayan, bunun için de Kidanlılarla dostluğumuzu kuvvetlendiren bir aptalım. Bu çekemez insanlar bütün bunları anlamıyor ve ihanet ediyorlar.

      (Esen Timur, Tarkan Bilge Buka’yı çağırmalarını emreder. Tarkan Bilge Buka önüne geldiğinde ise asık suratla ve öfkeden çıldırmış bir biçimde bağırmaya başlar.)

      – Bütün bunları düzenleyen kimdir? Peşine düş! Ne kadar asker gerekiyorsa al! Mızrak ve kılıçlarla onları cezalandır! Kan dökülsün! Ve bütün bunları da onlar görsün! Hepsi, hepsi çıkrığa bağlanmış gibi yatırılsın. Ve bir de, bütün huzursuzluk çıkaranların, asilerin hepsi asılsın!

      Tarkan Bilge Buka: Benim sevgili İdikut’um!

      Esen Timur: Kibar ve nazik İdikut kendi halkını refaha ulaştırdı. Ona karşı gelen o satılmış yaratıkları ara ve bul. Benim önüme gelsinler! Hayır, hayır! Onların elleriyle ayakları kalın zincirlerle zincirlensin! Konuşmak şöyle dursun, nefes bile almaları zorlaşsın! En derin zindanlara atın! Aç bırakıp, ölüme terkedin! Açlıktan ölsünler!

      Tarkan Bilge Buka: Kimleri? Öğrenebilir miyim?

      Kidan kızı (Tarkan Bilge Buka’nın yanına yaklaşarak): Tora Kaya, Atay Sali, Bulad Kaya.

      Esen Timur: Evet, emir böyledir. Benim değerli karım doğru söylüyor. Yakala ve tutukla! O sapkını takip edip peşine düş ve yakala!..

      Tarkan Bilge Buka: Evet, tabii ki, emriniz başım üstüne benim İdikut’um! (çıkıp gider).

      Kidan Kızı (Esen Timur’u alnından öperek): İşte, gerçek İdi-kut! İşte, gerçek İdikut! Hazırda duran kılıç! Kalkıyor ve kesiyor. Benim tedirginliklerim aniden yok oldu. Bundan sonraki en büyük kaygım, kahramanlarımızı dünyaya getirmektir…

      Esen Timur (gözlerini kısarak): Benim için farketmez. Sen bilirsin canım karıcığım! Sen nazikçe davranıp cilveler yapmaya başlayınca ben de dayanamıyor eriyip bitiyorum, bütün bedenim gevşiyor ve eklemlerim sızlamaya başlıyor.

      Kidan Kızı: Uygurların soyu çoğalsın. Onun için her sene çocuk doğuracağım. Ve de Uygurların mavi kurdu sonsuza kadar yaşayacaktır!

      (sahne kararır)

      Uygur İdikut Ordusu

      (Baurçuk Art Tekin sert adımlarla saraya girer)

      Esen Timur (Kor ateşe basmış gibi korkarak ayağa fırlar ve bağırarak Tarkan Bilge Buka’yı çağırır): Benim Tarkan’ım! Benim, benim Tarkan’ım! (Tarkan Bilge Buka girer).

      Baurçuk Art Tekin: Baba, ben seni çok özledim! (Babasını kucaklamak istediğinde Esen Timur, aniden nefretle geri çekilir).

      Esen Timur: Yeter artık! Yeter! Ben senin baban değilim! Evet, değilim!

      Tarkan Bilge Buka (O anda Tarkan Bilge Buka bu durumu düzeltmek istercesine yavaşça): Kaçıp gitmiştiniz şimdi de geri dönmüşsunuz. Uygurlarla Kidanlıları kavga ve katliama karıştırıp kendinize ne gibi bir kâr sağlamaya çalışıyorsunuz? Bu alçakça bir amaçtır ve alçakça bir iştir!

      Kidan Kızı: Bu kan dökmek demektir!

      Esen Timur: Satkın! Sen beni rezil ediyorsun! Bitti! Ben sana tahtımla tacımı teslim etmeyeceğim! Senin anlayışın ve düşüncelerin yanlış ve bu laflar da azdır sana!

      Baurçuk Art Tekin (yalvararak): Baba, lütfen, biraz sabır göster ve sakin ol.

      Esen Timur: İyi niyetimi kullanıp benim sabrımı taşıran ve beni bu hale sokan sensin! Şimdi de gelmiş merhamet dileniyorsun! Sen nasıl merhamet istiyorsun bir de? Ben bütün bunlara karşı olduğumu Tarkan’ı şahit tutarak söylüyorum. Baurçuk benim oğlum değildir! O bir hırsızdır ve bir korsandır! O bizim Kidanlılarla eskiden beri gelen dostluğumuzu düşmanlığa ve öfkeye dönüştürmek istiyor! Arkadaşım Tus – Tayga şimdi çok kızgın ve öfkelidir. Belki de o şimdi hançerini kınından çıkarmış savaşın başlayacağı anı bekliyor! Ulu Tus – Tayga kendi askerleriyle gelip teslim alırsa nehirler kırmızı kanla dolacak. İşte, o zaman senin de babana kalkmış olan o ellerini kırıp, babana diktiğin o gözlerini oyup alacaktır!

      Baurçuk Art Tekin: Ya sen, senin inandığın Tus-Tayga’nın bugünlerde sadece kendi işleriyle uğraştığını biliyor musun? O şimdilerde çok hasta! Sağlığı yerinde değil. Sayılı günleri kaldı. Kidan sınırlarına Cengiz Han’ın birlikleri toplanmaktadır. Bu yüzden Tus- Tayga’nın kafası karışık ve kendi dertleriyle başbaşadır. Sen buralarda bu kadar alçalıyorken Tus –Tayga kendiişleriyle ilgileniyor… Baba, bir düşün! Baba, sana diyorum! Sen, hayır diyorsun… Bundan sonra