yasaklarını çekinmeden yapan ve bundan zevk alan nefistir.
Nefs-i Levvame: Allah’ın emirlerini bazen yerine getiren bazen getirmeyen, işlediği günahlara üzülüp sevaplara sevinen nefistir.
Nefs-i Mülheme: Mümkün olduğu kadarı ile Allah’ın emir ve yasaklarına uyan nefistir.
Nefs-i Mutmainne: Allah’ın koyduğu tüm iman esaslarına inanan bu konularda şüpheye düşmeyen, Allah ile manevi bir bağ kuran ve bu bağdan lezzet alan nefistir.
Nefs-i Radiye: Tamamen Allah’a yönelen, gafletten uzak duran ve Allah’tan razı olan nefistir.
Nefs-i Mardiyye: Tüm benliği ile Allah’a yönelen ve Allah’ın da kendisinden razı olduğu nefistir.
Nefs-i Kamile: Bütün kötülüklerden arınmış ve manevi olgunluğa erişmiş nefistir.
Freud id, ego ve süperego olarak sınıflandırdığı benliği nefsin mertebeleri ile özdeşleştirmiştir. Nefs-i Emmare ve Nefs-i Levvame’nin id ile, Nefs-i Mülheme ve Nefs-i Mutmaine’nin ego ile, Nefs-i Raziye, Nefs-i Mardiyye ve Nefsi Kamile’nin ise süperego ile temsil edildiğini öne sürmüştür.
TEFEKKÜR EDILMESI AÇISINDAN BAZI KAVRAMLAR
a. Kültür
Toplumların tarihler boyunca oluşturduğu ve kullandığı maddi ve manevi değerlerin toplamıdır. Toplumun bu değerler toplamını kendi bireylerine kasıtlı olarak aktarmasına ise kültürleme denilmektedir. Kültür bir toplumun yaşayışını, zevklerini, damak tadını, sanatsal etkinliklerini ve her türlü yaşam tarzını ifade eder. Bireyler kültürleşme ile öğrendikleri bu kültürel yaşam tarzına uygun olmayan şekilde davrandıklarında dışlanacaklarını ve benimsenmeyeceklerini bilmektedirler. Bu açıdan kültürün toplumdaki bireyler tarafından benimsenmesi ve etik kuralların da kültürel değerlerle örtüşmesi önemlidir.
b. Değer
Kültür ve topluma anlam veren, toplumdan topluma değişkenlik gösteren, iyiyi ve kötüyü, güzeli ve çirkini, onurlu ve onursuz olanı, hoş olanı ve hoş olmayanı tarif eden ölçütlerdir. Toplumdan topluma, hatta toplumun farklı gruplarına ve farklı sosyal sınıflara göre değişebilmektedir. Örneğin bir denetçinin, tüm işletme paydaşlarının hakkını gözeterek işini icra etmesi adalet ve erdem gibi değerlere dayanmaktadır.
c. Norm
İnsanın belli bir denetim alanı içinde eylem gerçekleştirmesini sağlayan, davranışlarını biçimlendiren kural veya kurallar bütündür. Toplum içerisinde ne yapılması gerektiğine dair üstü örtük toplumsal kurallardır. Norm kavramını toplumsal olgu çözümlemesinde geliştiren Emile Durkheim, normların bireyden bağımsız var olan ve uyulması zorunlu standart ölçütler olduğunu ileri sürmektedir. Her eylemsel yönelim belirli normlarca belirlenmiştir. Buna göre, görgü normları, hukuk normları ve ahlak normları vs. gibi normlardan söz edilebilmektedir.
d. Gelenek
Bir toplumda eskiden kalmış oldukları için saygın tutulup kuşaktan kuşağa aktarılan, toplumsal yaptırım gücü olan kültürel davranışlar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve kalıntılardır. Sosyal alanda yapılan düğünler, diş çıkaran çocuğa diş hediği yapılması vs. gelenek kapsamına girmektedir.
e. Görenek
Bireylerin herhangi bir davranışı ya da hareketi eskiden beri gördüğü gibi yapma alışkanlığıdır. Görgü kuralları, uyulması gereken ayrıntılı biçimler, formalitelerdir. Bu kurallar genellikle bireyin yetiştiği aile ve sosyal çevre içerisinde öğrenilmektedir.
f. Dürüstlük
Dürüstlük, davranışları sözler ile uyumlu hale getirmek, söze bağlı kalmak ve kendisinden beklenileni gerçekleştirmek demektir.
“Rabbimiz ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız. Bize doğru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil.”15
Kuran-ı Kerim’e göre doğruların yolu, kendisine Allah’ın lütuf ve ikramda bulunduğu kimselerin yoludur ve doğruluk olmayan bir yol insanı gazaba ve sapkınlığa sürüklemektedir.
“Bu, dürüst insanlara, dürüst olmalarının yarar sağladığı gündür. Onlar için, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu, onlar da O’n-dan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.”16
Özellikle Maide suresindeki, “Onlar Allah’tan razı oldular Allah da onlardan razı oldu” Şeklindeki ayet dürüst insanların nasıl bir ödülle karşı karşıya olduklarını açıkça ifade etmektedir. Allah’ın kendisinden razı olduğu insanda dürüstlük, aranan önemli şartlardan biri olarak belirtilmekte ve dürüst insanların ebedi yurtlarının da cennet olduğu ifade edilmektedir.
g. Tarafsızlık
Her olaya objektif yaklaşabilmek, sübjektiflikten uzak durmak, insanları değerlendirirken kendi istek ve tutumlarımızdan arınmış olarak hareket edebilmektir. İnsanlara dil, din, ırk, mezhep ve menfaat ayrımı gözetmeksizin hizmet sunabilmektir.
“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker, doğru şahitlik etmez yahut şahitlik etmekten kaçınırsanız biliniz ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır).”17
ı. Adalet
Hak edene hak ettiğini vermek, eşit şartlardakilere eşit davranmayı gerektirmektedir. Unutulmamalıdır ki, mutlak eşitlik adaletsizlik getirir. Hak dağıtıcı adalet hak edene hak ettiğini vermeyi kapsarken, düzeltici adalet haksızlık yapana cezai yaptırım uygulanmasını ve mağdurun mağduriyetinin giderilip düzeltilmesini kapsamaktadır.
“Ergenlik çağına erinceye kadar, en uygun olan yolun dışında, yetimin malına yaklaşmayın. Ölçü ve tartıyı dosdoğru yapın. Biz hiçbir canı gücü yettiğinden başkasıyla sorumlu tutmayız. Yakınınız olsa da konuştuğunuz zaman adaletten ayrılmayın. Allah’a verdiğiniz sözü yerine getirin. Öğüt almanız için Rabbinizin size tavsiyeleri işte bunlardır.”18
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги,