Татьяна Олива Моралес

Турецкий язык. Перевод прозы на примере романа «Kürk Mantolu Madonna. Часть 2». Практикум с заданиями (В2-С1)


Скачать книгу

bunu düşünürken yalnız o adamların dışlarına bakarız.

      bunu – bu (это) +n (буфер между гласных) +u (винит. пад.)

      düşünürken – düşün (düşün+mek – думать) +ür+ken (прич. «Когда?»)

      adamların – adam (человек) +lar (мн. ч.) +ın (род. пад.)

      dışlarına – dış (внешний) +lar (мн. ч.) +ı (прит. афф. 3 л. ед. ч.) +n (буфер перехода в падежи из притяжательности 3-х лиц) +a (дательный пад.)

      bakarız – bak (bak+mak – смотреть) +ar (афф. широкости) +ız (личн. афф. 1-го типа) – настоящее-будущее широкое вр.

      3. Переведите предложение на русский язык.

      4. Отработайте в упражнении 2 все предлагаемые в нём задания к данному предложению. Проверьте правильность перевода по упражнению 2 (задание «Переведите на турецкий язык.» в самом конце всех заданий к каждому предложению).

      5. Прослушайте данное предложение (вместе со всеми ранее переведенными, если такие есть) в записи по ссылке, которая находится в разделе «Ссылки», в подразделе «Ссылка на аудиозапись KÜRK MANTOLU MADONNA» в конце данного учебника.

      * Ваша цель добиться полного понимания при сопоставлении слов из текста с их соответствиями в аудиозаписи.

      Автор: Сабахаттин Али

      KÜRK MANTOLU MADONNA. BÖLÜM 2

      1. Ertesi gün, öğleye doğru Hamdi’nin şirketine gittim.

      2. Halbuki dün akşam evinden çıktığım sırada buna hiç niyetim yoktu.

      3. Zaten sarih bir vâitte de bulunmamıştı. «Bakalım, bir şey düşünürüz, bir şey yaparız!»

      4. Gibi her müracaat ettiğim hayır sahibinden dinlemeye alıştığım beylik sözlerle beni uğurlamıştı.

      5. Buna rağmen gittim. İçimde bir ümitten ziyade, nedense, kendimi tezlil edilmiş görmek arzusu vardı.

      6. Adeta nefsime: «Dün akşam ses çıkarmadan dinledin ve onun sana karşı velinimet tavrı takınmasına razı oldun ya, haydi bakalım, bunu sonuna kadar götürmeli, sen buna layıksın!» demek istiyordum.

      7. Hademe beni evvela küçük bir odaya alıp bekletti.

      8. Hamdi’nin yanına girdiğim zaman yüzümde gene o dünkü ahmakça tebessümün bulunduğunu hissettim ve kendime daha çok kızdım.

      9. Hamdi önünde serili duran bir sürü kâğıt ve içeri girip çıkan bir sürü memurla meşguldü.

      10. Bana başıyla bir iskemle gösterdi ve işine bakmakta devam etti.

      11. Elini sıkmaya cesaret edemeden iskemleye iliştim.

      12. Şimdi onun karşısında hakikaten amirim, hatta velinimetimmiş gibi bir şaşkınlık duyuyor ve bu kadar alçalan benliğime bu muameleyi cidden layık görüyordum.

      13. Dün akşam beni yolda otomobiline alan mektep arkadaşımla, on iki saatten biraz fazla bir zaman içinde, aramızda ne kadar büyük bir mesele hâsıl olmuştu!

      14. insanlar arasındaki münasebetleri tanzim eden amiller ne kadar gülünç, ne kadar dıştan, ne kadar boş ve bilhassa asıl insanlıkla ne kadar az alakası olan şeylerdi

      15.1. Dün akşamdan beri ne Hamdi, ne de ben hakikatte değişmiş değildik; neysek gene oyduk;

      15.2. buna rağmen onun bana dair, benim ona dair öğrendiğimiz bazı şeyler, bazı küçük ve teferruata ait şeyler bizi ayrı istikametlere alıp götürmüşlerdi

      16. İşin asıl garip tarafı, ikimiz de bu değişikliği olduğu gibi kabul ediyor ve tabii buluyorduk.

      17. Benim kızgınlığım Hamdi’ye değil, kendime de değil, sadece burada bulunuşumaydı.

      18. Odanın tenhalaştığı bir anda arkadaşım başını kaldırarak: «Sana bir iş buldum!» dedi. Sonra, yüzüme o cesur ve manalı gözlerini dikerek ilave etti:

      19. «Yani bir iş icat ettim. Yorucu bir şey değil. Bazı bankalarda ve bilhassa kendi bankamızda işlerimizi takip edeceksin

      20. Adeta şirketle bankalar arasında irtibat memuru gibi bir şey

      21. Boş zamanlarında içeride oturur, kendi işlerine bakarsın

      22. İstediğin kadar şiir yaz… Ben müdürle konuştum, tayinini yapacağız…

      23. Fakat sana şimdilik pek fazla veremeyeceğiz: Kırk elli lira… İleride tabii artar.

      Hadi bakalım!.. Muvaffakiyetler!»

      24. Koltuğundan kalkmadan elini uzattı. Sokuldum ve teşekkür ettim.

      25. Yüzünde, bana iyilik ettiği için, samimi bir memnuniyet vardı.

      26. Onun aslında hiç de fena bir insan olmadığını, yalnız mevkiinin icaplarını yaptığını ve bunun da belki hakikaten lüzumlu olabileceğini düşündüm.

      27. Fakat dışarı çıkınca koridorda bir müddet durakladım