Yagyu Munenori

Hayat Veren Kılıç


Скачать книгу

ve bunların kötü talihi ve uğursuzluğu işaret ettiği söylenir. Bunun nedeni, Göklerin Yolunun hayat veren bir yol19 olması, silahların da tam aksine öldürücü olmasıdır. Bu nedenle onlar, Göklerin Yoluna aykırı oldukları için uğursuz sayılırlar.

      Yine de önüne geçilemeyen durumlarda silah kullanmanın ve insanları öldürmenin de Göklerin Yolu olduğu söylenir. Bunun ne demek olduğunu soracak olursanız şöyle ifade edebiliriz: Bahar meltemleri estiğinde çiçekler açar, yeşillikler onlara eşlik eder; sonbahar donları geldiğinde yapraklar düşer ve ağaçlar kurur. Bu, Göklerin Yolunun hükmüdür.

      Taşmak üzere olan bir şeyi yok etmek için bir sebep vardır. Bir insan kendi şansını kullanarak kötülük yapabilir ama o kötülük dolup taştığında onu yere serersiniz. Dolayısıyla silah kullanmanın da Göklerin Yolu olduğu belirtilir. Bir insanın kötülüğünden on bin kişinin acı çektiği zamanlar vardır, bu nedenle bu adamın kötülüğüne son vermekle on bin kişiye hayat vermiş olursunuz. Böylelikle, bir insanı öldüren kılıç, başkalarına hayat veren kılıç olacaktır.

      Bu silahları kullanmak bir sanatla20 ilgilidir. Bu sanattan bihaberseniz, öldürmeye çalıştığınız kişi tarafından öldürülebilirsiniz.

      Bunu dikkatlice düşünün. Dövüş sanatları dediğimiz şeyde, ikiniz de kılıç kullanarak karşı karşıya duruyorsunuz. Bu dövüş sanatında sadece bir kişi kazanır, diğeri ise kaybeder. Bu çok zayıf bir dövüş sanatıdır.21 Bir zafer ve yenilgi söz konusu olsa da, kazanç ve kayıp fazla olmayacaktır. Bir kişi kazandığında imparatorluğun kazandığı ve bir kişi kaybettiğinde imparatorluğun kaybettiği bir dövüş sanatı, büyük bir sanattır. Bu durumda “bir kişi” lider, “imparatorluk” ise silahlı kuvvetlerdir. Silahlı kuvvetler, liderin elleri ve ayaklarıdır. Kuvvetlerin iyi çalışmasını sağlamak, liderin ellerinin ve ayaklarının iyi çalışmasını sağlamaktır. Silahlı kuvvetler iyi çalışmadığında, liderin elleri ve ayakları iyi çalışmaz.

      İki karşıt kılıcın olduğu bir mücadelede zafer, İlke ve İşlevi22 kendiliğinden uyumlu hale getiren, elleri ve ayakları iyi çalışan insana gelir. Aynı şekilde denilebilir ki, büyük liderin dövüş sanatı, çeşitli güçleri iyi kullanarak ve ustaca taktikler tasarlayarak bir savaşı kazanmaktır.

      İki ordu karşı karşıya geldiğinde, savaş alanında zafer veya yenilgi belirleneceği zaman bir lider, zihninin bir köşesinde bu iki orduya kafa tutar ve ordusunu savaşa nasıl sokacağını gözlemler. Bu, zihinde yapılan bir dövüş sanatıdır.

      Ülkeyi barış içinde yönetirken kaotik zamanlara dikkat etmek bir dövüş sanatıdır; ayrıca bir ülkenin iç işleyişini gözlemlemek, kaosa neyin sebep olduğunu bilmek ve kaos başlamadan önce hükmedebilmek dövüş sanatıdır.

      Bir ülkeyi yönetirken zihninizi en uzak eyaletin en uç köşelerinde tutabilmek ve onları korumak için farklı görevliler atamak da bir dövüş sanatıdır.

      Bu tür görevlilerin – en üstten en alta – kendi bencil gündemleri olabilir ve onların altında bulunanların acıları gerçekten de bir ülkenin yıkımının başlangıcı olabilir.

      Bu nedenle, ülkenin iç işleyişini gözlemlemeniz ve çeşitli kişisel durumlara sahip görevlilerin elinde yıkılmasını önlemeniz gerekir. Bu, rakibinizin hareketlerini gözlemleyerek niyetini anladığınız bir dövüş sanatına benzer.23

      Durumu büyük bir dikkatle gözlemlemelisiniz! Bu, dövüş sanatlarının Büyük İlkesidir.

      Yine, bir efendiye, üstleriyle karşı karşıya kaldıklarında Yoldaki insanların kılığına girecek yağcılar eşlik edebilir ama astlarına gelince, öfkeli bakışlar atarlar. Böyle insanların gözüne girmek için çaba gösterilmezse, iyi işler kötü olarak görülür, suçsuzlar acı çeker ve suçlular yüceltilir. Bu ilkeye uymak, kılıcının hareketlerine göre rakibinizin niyetini anlamaktan daha önemlidir.

      Eyalet, efendinin eyaletidir ve halk da efendinin halkıdır. Yönetici olarak görev yapan efendiye yakın olanlar, ona uzaktan hizmet edenler gibi onun çalışanlarıdır. Yakınlık derecesinin ne önemi vardır? Hükümdar için el ve ayak gibilerdir. Ayaklar, ellerden daha uzakta olduğu için mi farklıdır? Her ikisi de aynı derecede ilgiliyse, biri nasıl daha yakın diğeri ise daha uzak olabilir?

      Yine de, efendiye yakın bir insan uzakta olanları yağmalıyor ve masumlara acı çektiriyorsa kusursuz bir efendiye bile kızmazlar mı? Efendiye yakın olanlar azdır, beş ya da ondan fazla değildir ama uzaktakiler çoktur. Bazı zamanlar birçok kişi efendiye kızıp ona olan sevgisine son verebilir ve efendiye yakın olan birkaç kişi en başından beri kendi çıkarlarını düşünmüş olabilir. Gerçek bir hizmet düşüncesi olmayan bu birkaç kişi, halkı efendisine karşı kışkırtacak şekilde yönlendirebilir ve böyle zamanlarda efendiden uzaklaşmak için savaşanlar da ilk onlar olacaktır.

      Bu ilkeye uymak en iyisidir, böylece uzaktakiler de efendilerinin nimetlerinin ötesinde ve dezavantajlı olmazlar. Bu ilkeyi iyi gözlemlerseniz bu sizin dövüş sanatınız olacaktır.

      Baştan sona kadar hiçbir ilişkide çatışma yaşamamak, bir ilişkinin ilkelerini görebilme meselesidir ve bu da zihnin dövüş sanatıdır. Belirli bir ortamda insanlarla ilişki kurma ilkelerini araştıran zihin de dövüş sanatlarıyla ilgilidir. Bu ilkelere uymazsanız, bir toplulukta kabalık edip sebepsiz yere kendinizi utandırabilirsiniz. Ya da birlikte olduğunuz kişilerin hassasiyetlerine bakmadan gevezelik ederek bir tartışmaya neden olabilir ve hatta kendinizi rezil edebilirsiniz. Bunların hepsi, ilkeleri anlamak veya anlamamak meselesidir.

      Oturma odanızdaki eşyaları düzenlemek, her yer için doğru eşyayı kullanma durumudur ve bu da o yerlerin ilkelerini anlamaktır. Bu, dövüş sanatlarının özünden farklı değildir. Gerçekten de meydan değişebilir ancak ilke aynıdır. Böylelikle bu ilkeleri ulusal ilişkilerde bile uygulayarak hataların önüne geçebilirsiniz.

      Dövüş sanatlarının yalnızca bir insanı yerle bir etmekle ilgili olduğunu düşünmek asıl noktayı kaçırmanıza sebep olur. Dövüş sanatları insanları değil, kötülüğü yok etmektir. Bir insanın kötülüğüne son verip on bin kişiye hayat verme taktiğidir.

      Bu üç bölümde yazılanlar bu okuldan ayrı tutulmamalıdır ancak bu, Yolu bir sır haline getirmek değildir. Bunu gizli tutmak, bilinir kılmak içindir.24 Bilinir kılmamak, yazmamakla aynı şey olurdu. Siz, torunlarım, bunu iyi düşünün.

      Büyük Öğrenme25 yeni başlayan öğrenciler için bir kapıdır. Çoğu zaman, bir eve gittiğinizde öncelikle kapıdan girersiniz. Kapı, eve vardığınızın bir işaretidir. Bu kapıdan geçerek eve girer ve ustayla tanışırsınız. Öyle ki Öğrenme, Yola yaklaşan kapıdır. Bu kapıdan geçerek Yola ulaşırsınız. Ancak, Öğrenme kapıdır, ev değil. Kapıya bakıp “Ev bu,” diye düşünmeyin. Ev içeridedir ve ona yalnızca kapıdan geçilerek ulaşılır.

      Yazılı eserleri okuyup “Yol budur,” diye düşünmeyin. Yazılı eserler, Yola açılan bir kapı gibidir. İşte bu yüzden, ne kadar öğrendiklerine ve ne kadar Çince kadar bildiklerine bakılmaksızın Yol konusunda cahil kalanlar vardır. Sayfalara bakıp kadimleri açıklar gibi ustaca okusalar da hakikatten habersizlerdir ve bu nedenle kendi kendilerine Yolu bulamazlar. Ayrıca, çalışmadan Yola yaklaşmak oldukça zordur. Yine de bir insanın sadece okuduğu ve iyi konuştuğu için Yolu bildiği de söylenemez. Yol ile uyum içinde olup hiç çalışmamış insanlar da vardır.

      Büyük