Иоганн Вольфганг фон Гёте

Aforizmalar


Скачать книгу

Her devrim doğal bir hale yöneliktir, yasasızlık ve utanmazlık haline. (Pikartlar, Anabaptistler, Sans-culotte’lar.)

      121 Eşitliği ve özgürlüğü aynı anda vaat eden yasa koyucu veya devrimciler ya hayalperest ya da şarlatandır.

      122 Hayali eşitlik, eşitsizliği gösterecek ilk unsurdur.

      123 Her insan kendini ayrıcalıklı hisseder.

      Bu duyguyla şunlar çelişir:

      1. doğal gereksinim,

      2. toplum.

      1’e. İnsan ondan kaçamaz, yolundan çekilemez, ondan bir şey elde edemez. Sadece perhizle ona itaat edebilir ve ondan önce davranmaktan kaçınır.

      2’ye. İnsan ondan kaçamaz, yolundan çekilemez; ondan bir şey elde edebilir, kendi ayrıcalık hissinden ödün verdiği takdirde toplumun avantajlarından ortaklaşa yararlanabilir.

      124 Toplum içerisinde herkes eşittir. Hiçbir toplum eşitlik kavramı dışında bir kavramın üzerine kurulu olamaz, ancak özgürlük kavramı için bu geçerli değildir. Eşitliği toplum içinde bulmaya çalışırım; özgürlüğü ise, hem de ahlaklı olanını, yani tabii oluşumu, kendim getiririm.

      125 Yani içerisine katıldığım toplum bana şöyle demeli: “Sen her birimizle eşitsin.” Ancak sadece şunu ekleyebilir: “Özgür olmanı dileriz” yani: dileriz ki, kendi kanaatince, özgür iradenle ayrıcalıklarına yönelesin.

      126 Bütün hünerimiz, var olabilmek adını varlığımızdan geçmekte yatıyor.

      127 Toplumun en üst hedefi ayrıcalıkların neticesini herkese garantilemektir. Her bir akıllı zaten neticeye fazlasıyla kurban vermektedir, hele ki toplum. Bu netice sebebiyle şu anki uzuvların ayrıcalıkları helak olmak üzeredir.

      128 Büyük hak, sadece kendi özelinde değil, – çünkü bunu herkes bilir – umumiyet içerisinde de hoşgörülü ve akıllı olmaktır.

      129 Böylesine inatçı, çelişkilidir insan. Avantajı için zorluğa gelemez, zararı uğruna her türlü zorbalığı çeker.

      130 Şakayla karışık insan tamimiyle hatalardan oluşturulmuş denilebilir. Bunlardan bazıları topluma yararlı, bazıları zararlı, bazıları işe yarar, bazısı da işe yaramaz bulunabilir. İlk saydıklarımın hakkında iyi konuşulur; onlara erdemler denir; ikincisi hakkında kötü konuşulur; onlara hata denir.

      131 Dünyaya ilahi bir söz gibi adım atan her büyük fikir, tıkanık müşkülpesent halk için bir bela olur. Çok ama hafif eğitimli birine ise ukalalık verir.

      132 Dünyaya ilahi bir söz gibi adım atan her büyük fikir, zorbalık gibi gelir. Bu nedenle beraberinde getirdiği avantajlar kısa zamanda dezavantaja dönüşür. Eğer başlangıç noktasını hatırlatırsanız ve her şeyin başlarda hangi nedenle yapıldığını göz önüne serebilirseniz her kurumu savunabilir ve övebiliriz.

      133 Fikirde yaşamak, imkânsızla mümkünmüş gibi uğraşmak demektir. Kişilikle de durum benzerdir; her ikisi karşılaşırsa, o zaman dünyanın kendini yüzyıllarca şaşırmaktan alıkoyamayacağı vakalar gerçekleşir.

      134 Tamamen fikirde yaşayan Napolyon, bunun bilincinde değildi. Fikirsel olanı reddetmesine ve gerçekliğini yalanlamasına karşın, diğer taraftan fikri gerçekleştirmeye çalışmıştır. Berrak, kandırılamaz zihni böylesine içsel bir çelişkiyi kaldıramamış ve bunu, zorla da olsa, kendince öz ve asil bir biçimde dile getiriyor olması önemlidir.

      135 O fikri ruhani bir varlık olarak görür. Bir gerçekliği yoktur ancak uçtuğunda geriye gerçekliği yalanlanamaz bir residuum (ölü bir kap) bırakır. Bu bize göre yeterince sabit ve cismani olsa da, yaşamının durdurulamaz sonuçları ve hareketleriyle inanç ve güvenle halkını eğlendirse de kendisi bunu farklı izah etmektedir. O an hayatın, hayatiyet ortaya koyduğunu ve verimli bir fikrin sonsuza dek hüküm süreceğini itiraf etmektedir. Dünyanın gidişatına yeni bir ivme, yeni bir yön çizdiğini kabul etmek hoşuna gider. (Bkz. ek notlar)

      136 Hiçbir şey çoğunluk kadar tiksindirici değildir, çünkü o çok az güçlü seleflerden oluşmaktadır. Defolu malların satışına izin veren muziplerden, asimile olan güçsüzlerden ve ne istediğiyle ilgili en ufak bir fikre dahi sahip olmayan, para peşinde paytaklayan bir kitledir.

      137 “Umumi meselelerdeki payımız çoğunlukla sadece dar kafalılıktan ibaret.”

      138 Eski, mevcut inatçı olanın gelişimle, eğitim ve dönüşümle olan mücadelesi hep aynıdır. Düzenden en son müşkülpesentlik ortaya çıkar; bundan kurtulmak için düzeni bozar insan ve yeniden bir düzene ihtiyaç olduğunu anlayana dek bir hayli zaman geçer. Klasisizm ve Romantizm, lonca baskısı ve esnaf özgürlüğü, temel zemini sıkı tutmak ve parçalamak, her zaman sonunda yenisini doğuran aynı münakaşadır. O zaman yönetenin yapacağı en akıllı iş bu savaşa diğer tarafı yok etmeksizin, eşitçe hâkim olmak; ancak bu insanlara verilmiş bir yeti değildir ve tanrı da bunu istemiyor gibi.

      139 Donanmış, savunmaya ayarlanmış bir hal karşısında hiçbir devlet dayanamaz.

      140 Hünkârlar tarafından gazetelerde basılan pek iç açıcı değildir; çünkü güç fiiliyata geçmeli, konuşmamalıdır. Liberallerin ortaya koydukları her zaman okunabilirdir; çünkü üstün güç sahibi, faal olamadığı için, kendini en azından konuşarak ifade etmek ister. “Bırakın, ödeme yaptıkları sürece, şarkı söylesinler!” der Mazarin, yeni vergilerle ilgili alaycı şarkıları kendisine sunulduğunda.

      141 Gazetede bütün resmi resmi haberler tumturaklıdır, geri kalanlar ise tekdüzedir.

      142 Birkaç ay gazete okumadıysa insan ve sonra hepsini bir arada okuduğunda bu kâğıt parçasıyla ne kadar vakit kaybettiğini anlıyor. Dünya her zaman taraflara bölünmüştü, bilhassa şu an böyledir. Her şüpheli durumda gazete yazarı bir tarafı diğerine tercih ediyor ve okur da bu doğrultuda günden güne bir meyil veya antipati oluşturuyor, ta ki sonunda bir karar verilene ve olaylara Tanrı’nın işiymiş gibi şaşkınca bakana kadar.

      143 Sansür ve basın özgürlüğü daima birbirleriyle savaşacaktır. Muktedirler sansürü talep eder ve uygular, güçsüz olanlar ise basın özgürlüğünü ister. Birileri ne planlarında ne de icraatlarında her lafa karışan, itiraz eden bir varlık tarafından engellenmek istemez, itaat edilmesini ister; diğerleri gerekçelerini ifade etmek ve itaatsizliği yasallaştırmak ister. Bu duruma her yerde rastlanabilir.

      144 Ancak burada şunu da söylemek gerekir, güçsüz ve acı çeken taraf da basın özgürlüğünü, entrika kurduğu ve ifşa edilmek istemediği durumda, aynı şekilde baskılamak ister.

      145 Onu kötü emelleri için kullanmak istemeyen hiç kimse, basın özgürlüğü diye feryat etmez.

      146 Liberal fikirleri dinlediğim zaman insanların kendilerini boş laflarla nasıl da oyaladıklarına şaşırıyorum. Bir fikir liberal olmamalı! Güçlü olabilir, çalışkan, kendi içerisinde tamamlanmış olabilir ki ilahi görev olan, üretken olmayı yerine getirebilsin. Hele ki kavram hiç liberal olmamalı, çünkü onun bambaşka bir görevi var.

      147 Ancak liberalliğin aranması gereken yer zihniyetlerdir ve bunlar da canlı mizaçlardır.

      148 Zihniyet ise nadiren liberaldir, çünkü zihniyet doğrudan kişinin kendinden, en yakın ilişkilerinden ve ihtiyaçlarından açığa çıkar.

      149 Daha ötesini yazmıyoruz, her gün duyulanı bu ölçüte göre değerlendirmeli!

      150 Liberal yazarlar şimdi iyiyi oynuyorlar, seyircileri tamamen vekillerden oluşuyor.

      151 Hoşgörü aslında sadece geçici bir zihniyet olmalı, takdire ulaştırmalıdır. Tahammül etmek, hakaret etmek anlamına gelir.

      152