Steve Taylor

Çöküş


Скачать книгу

id="n26">

      26

      a.g.e

      27

      Whitman, 1980, s. 73.

      28

      Service, 1978, s. 83.

      29

      Turnbull, 1993, s. 29.

      30

      Leidloff, 1989, s. 24.

      31

      Pascal, 1966, s. 67.

      32

      Argyle, 1989; Raphael, 1984.

      33

      Argyle, 1989; Atchley, 1985.

      34

      Csikszentmihalyi, 1992.

      35

      a.g.e

      36

      Wright, 1992, s. 304 içinde.

      37

      Dr. Johnson, 1905, s. 206.

      38

      The Dhammapada, s. 9, 42. dize.

      39

      Pascal, 1966, s. 48.

      40

      Lee ve DeVore, 1968.

      41

      Turnbull, 1972.

      42

      Lenski, 1995; Lee ve DeVore, 1968.

      43

      Sahlins, 1972, s. 13.

      44

      Ryan, 2003, s. 55.

      45

      Lawlor, 1991.

      46

      Rudgley, 2000, s. 36.

      47

      Diamond, 1992.

      48

      Ryan, 2003.

      49

      Rudgley, 2000.

      50

      DeMeo, 2002.

      51

      Ferguson, 2000, s. 159. Savaşın kökenlerinin çok eskiye dayandığına inanan bir başka bilim insanı ise İngiliz arkeolog Nick Thorpe (1999, 2000). Thorpe, Mezolitik Dönem’de (MÖ 9. binyıl, yani Orta Taş Çağı’nda) bile savaşların yaşandığına dair kanıtlar olduğuna inanıyor. Buna dair üç farklı kanıt sunuyor: silahlar, savaş çizimleri ve iskelet kalıntıları. Ancak kendisinin de kabul ettiği gibi, kazılarda ne kadar çok hançer ya da balta bulunmuş olursa olsun bunların silah olarak kullanıldığından asla emin olamayız. Pekâlâ alet-edevat ya da av için de kullanılmış olabilirler. Thorpe, ikinci olarak, Mezolitik (ya da geleneksel tarihlendirme yöntemlerinin yanlış olabileceğini söylediği için Neolitik) Dönem’de savaşların yaşandığına dair İspanyol Levantenlerin kayalara yaptığı çizimleri kanıt olarak sunuyor. Ancak hemen ardından “kaya çizimlerinin dolaysız olarak yorumlanmasına karşı çıkan pek çok kişi var” diyerek yine kendi tezinin güvenilirliğini sorguluyor (Thorpe, 1999).

      Ardından, en güvenilir kanıtların ise özellikle kurşun gibi delici bir nesneyle açılan yaralara sahip iskelet kalıntıları olduğunu belirtiyor. Bununla ilgili olarak, “İtalya’da bulunmuş, geç dönem Paleolitik Çağ’a ait ve kemikleri üzerinde çakmak taşıyla açılmış yaralar bulunan iki iskelet” (a.g.e) ile İsveç, Zelanda, Brittany ve Romanya’dan birkaç münferit örnek sunuyor. Ayrıca, Danimarka ve Kaliforniya’da bulunmuş ve kafatası yaralanmasına sahip iskeletlerden bahsediyor. Ancak bu örneklerin münferit olaylar olması, savaşa dair somut kanıtlar sundukları iddiasını havada bırakıyor. Eğer bu yaralanmalar gerçekten savaşlar sırasında oluşsaydı, tek tek bireylerde değil çok daha fazla sayıda iskelette gözlemlenmesi gerekirdi. Münferit olaylar olarak baktığımızda ise, bu yaralanmaların -özellikle de avlanma sırasında yaşanan- kazalar sonucunda oluşmuş olması oldukça muhtemel. Hatta kasıtlı şiddet sonucunda ortaya çıkmış olsalar bile gerçek savaşlardan ziyade sadece bireyler arasında yaşanan şiddet olaylarından kaynaklandıkları söylenebilir. Zaten Thorpe da bu ihtimali göz ardı etmiyor: “Bu örnekleri yorumlarken çok dikkatli olmalıyız” (a.g.e.). Son olarak, Mezolitik Dönem Avrupa’sında başa ya da gövdeye isabet eden “darbeler sonucunda oluşan kırık çıkık” vakalarından bahsediyor. Ancak son zamanlarda yapılan araştırmalar “pek çok kazanın da kırık çıkık ile sonuçlanmış olabileceğini” gösterdi (a.g.e.).

      Thorpe’un bahsettiği ve gerçekten savaşı andıran kanıtlar ise orta ve geç dönem Neolitik Çağ’a aitler. Bavyera’daki Of-net bölgesinde bir mağarada, içinde hepsi de ölmeden önce yaralanmış tam otuz sekiz kişinin kafatası ve omurgası bulunan iki çukur keşfedildi. Danimarka’daki Dyrholmen’da ise derisi yüzülmüş dokuz kişinin kemikleri bulundu. Son olarak, Almanya’daki Talheim’da MÖ 5000 yılında kafalarına aldıkları darbe sonucunda ölmüş otuz dört kişiye ait bir toplu mezar bulundu.

      Kısacası, Neolitik Dönem’den önce savaşların yaşandığına dair kanıtlar -ana metnin içinde bahsettiğim iki örnek dışında- hiç ikna edici değil. Hatta Neolitik Dönem’e ait bile çok az örnek söz konusu. Ancak Keeley ve Thorpe gibi arkeologların vardığı sonuçları sorgulayıp sorgulamamamızın aslında pek de önemi yok: Fazlasıyla havada kalan iddialarını doğru kabul etsek bile MÖ yaklaşık 4000 yılına kadar son derece sınırlı sayıda savaşın yaşandığı, bu tarihten sonra ise savaşların sayısında aniden çok büyük bir artış yaşandığı su götürmez bir gerçek.

      52

      Chapman, 1999; Dolkhanov, 1999; Vencl, 1999.

      53

      Ferguson, 1997, s. 333.

      54

      Keck, 2000, s. xxi.

      55

      Heinberg, 1989, s. 169 içinde.

      56

      Gabriel, 1990, s. 21.

      57

      Lawlor, 1991, s. 9.

      58

      Lenski, 1978, s. 137.

      59

      Wrangham ve Peterson, 1996.

      60

      Ferguson, 2003.

      61

      Lenksi, 1978, s. 422.

      62

      Service,