görmedim. Ama yine de lanet olası, her şeyi biliyor görünüyor. O bir dâhi, gerçekten. Biliyor musun, onun, Yamyam denen korkunç hayvanın ani ölümüyle o kadar meşgulken, bir çalışmayı yırtıp attığını gördüm. Ertesi sabah laf arasında, yarım akıllı birine toprağın ne kadar derinlikte sürüldüğünü ve sürme işleminin kimin tarafından yapıldığını anlattığını duydum. “Poppy Meadow’un sürüşünü yukarıya, Los Coatos’taki Little Meadow’a taşıyın,” dedi. Bunu nasıl yapacağımı bilemedim ve çapraz kirizmayla alt toprağı çıkarma işlemini es geçmek zorunda kaldım ve onu atlatabileceğimi düşündüm. Her şey bittikten sonra, Forrest o tarafa doğru geldi –ben bakıyordum ve o bakmıyormuş gibi görünüyordu– neyse ertesi sabah ofise çağrıldım. Hayır, atlatamamıştım. O zamandan beri hiçbir konuda onu atlatmaya çalışmadım.”
Saat tam on birde, koyunlardan sorumlu müdür Wardman, on birde yapılması planlanan bir randevuya gitmek üzere çıktı; Idaholu alıcı Thayer’la birlikte Shropshire koçlarına bakmak üzere arabayla gitmek otuz dakika sürüyordu. Yine on birde, Bonbright da, notlarını düzenlemek amacıyla Wardman’la birlikte çıktığından, Forrest ofiste yalnız kalmıştı. Tamamlanmayan işlerin bulunduğu tel raftan –beşli gruplar halinde dizilmiş çok sayıdaki raftan biri– Iowa Eyaleti tarafından domuz kolerası hakkında yayınlanan broşürü alıp incelemeye başladı.
1.78 boyunda olan ve kaslı vücudu 81,6 kilo gelen Dick Forrest, kırk yaşında bir erkeğe göre hiç de silik biri değildi. Gözleri griydi ve kaşları koyu renkti. Sıradan bir alından başlayan saçları açık kumralla kestane arasıydı. Alnının altında çıkık kemikli yanaklarla, bunların altında, böyle bir oluşumun ister istemez parçası olan hafif çukurlar göze çarpıyordu. Çene kemikleri büyük değildi ama güçlüydü; burun delikleri büyük olsa da, burnu fazla düz hatta göze çarpmayacak kadar düzgündü ve dikkat çekiyordu; çenesi kareydi ama sert veya çukur değildi; ağzı ise kışkırtıldığı zaman sertleşen dudaklarını gizlemeyecek düzeyde tatlı ve kız ağzı gibiydi. Cildi düzgündü ve yanıktı ama kaşlarıyla saçlarının ortasında alnının rengi soluktu ve Baden Powell şapkasının kenarının, kendisiyle güneş arasına girdiğini gösteriyordu.
Ağzının ve gözlerinin kenarlarında kahkaha gizliydi. Ayrıca ağzının kenarında kahkahadan oluşmuş gibi görünen çizgiler vardı. Ancak yüzündeki her çizgi karmaşık şeylerin kesinlik işareti taşıdığı anlamına geliyordu ve aynı düzeyde güçlüydü. Dick Forrest emindi; eli masanın üstündeki herhangi bir eşyaya uzandığı zaman, tökezlemeden veya bir santim bile kaymadan doğrudan o eşyayı alacağından emindi. Beyni, domuz kolerası metninin önemli kısımlarına atladığı zaman hiçbir şey kaçırmadığından emindi; dönen sandalyesindeki dengeli bedeninden, dengeli ensesinden emindi; yüreğinde ve mantığında, hayattan, işinden, sahip olduğu her şeyden ve kendinden emindi.
Emin olması için bir nedeni vardı. Bedeninden, beyninden ve mesleğinden emin olması gerektiği uzun zaman önce kanıtlanmıştı. Zengin bir adamın oğlu olmasına rağmen, babasının parasını çarçur etmemişti. Şehirde doğmuş ve büyümüş olmasına rağmen araziye geri dönmüş ve o kadar büyük bir başarı elde etmişti ki, hayvan yetiştiricileri ne zaman buluşup konuşsa, onların dilindeydi. Hiçbir ipoteği olmaksızın, 1011 kilometrekarelik bir arazinin, değeri bin dolarla on sent arasında, yüz dolarla on sent arasında değişen ve ücra noktaları beş para etmeyen bir arazinin sahibiydi. Bu kadar büyük bir arazide yapılan iyileştirmeler –lağım tuğlalı otlaklardan kurutulan bataklıklara, güzel yollardan gelişmiş su kullanım haklarına, çiftlik binalarından bizzat Büyük Ev’e– kırsal kesimde akıl almayacak, nefes kesecek tutarlara mal olmuştu.
Her şey büyük ölçekte ama en ince detayına kadar çok moderndi. Müdürleri, kira ödemeden, becerileriyle orantılı maaşlarla, beş bin –sonra da on bin– dolarlık evlerde yaşarlardı. Ancak bu insanlar, Atlantik’ten Pasifik’e tüm kıtadan getirilmiş seçkin uzmanlardı. Düz arazilerin ekilmesi için benzinli traktörler ısmarladığında, yuvarlak hesap yüz tane birden ısmarlamıştı. Dağlarında barajla su topladığı zaman, yüz milyonlarca galon birden topluyordu. Sazlık bataklıklarına kanal açtığı zaman, hafriyatı küçülteceğine, hemen devasa tarama dubalarını getirmişti ve kendi bataklıklarındaki işlerde laçkalık olduğunda, Sacramento Nehri’nin yüz mil yukarısı ve aşağısındaki komşu büyük çiftçilerin, toprak şirketlerinin ve kurumların bataklıklarının kurutulması için sözleşme imzalardı.
Satın alma ihtiyacını bilecek ve en yetenekli beyinlere geçerli piyasa değerlerinin epeyce üstünde maaş verecek kadar akıllıydı. Ayrıca, yararlı bir karar sonucunda satın aldığı beyinleri yönlendirmesine yetecek kadar da akıllıydı.
Yine de, kırk yaşını yeni doldurmuştu, zeki, sakin, candan, dinç ve kuvvetliydi. Buna rağmen otuz yaşına gelinceye kadarki günlerinde vurdumduymaz ve oldukça dengesizdi. On üç yaşındayken bir milyonerin evinden kaçmıştı. Yirmi bir yaşına gelmeden gıpta edilecek üniversitelerde onur dereceleri kazanmıştı ve bundan sonra da mor denizlerin bütün mor limanlarını öğrenmiş; sakin bir kafa, heyecanlı bir yürek ve kahkahayla, hayatında hukukun ciddiyetinden geçerken izlediği vahşi macera dünyasının vaat ettiği ve sağladığı her riske atılmıştı.
San Francisco’nun eski günlerinde Forrest çok etkili ve önemli bir isimdi. Forrest Malikânesi, Flood’ların, Mackay’lerin, Crocker’ların ve O’Brien’ların yaşadığı Nob Hill’deki ilk konaklardan biri olmuştu. Baba “Şanslı” Richard Forrest, Kanal üzerinden eski New England’dan doğruca buraya gelmişti. Çok hevesli bir tüccar olan baba, ayrılmadan önce yelkenlilerle ve yelkenli yapımıyla ilgileniyordu. Geldikten hemen sonra da, tabii ki kıyıdaki arazilerle, nehirdeki buharlı gemilerle, madenlerle ve daha sonra Nevada Comstock’un kurutulması ve Southern Pacific’in yapımıyla ilgilenmişti.
Büyük oynamış, büyük kazanmış ve büyük kaybetmişti ama her zaman kaybettiğinden fazlasını kazanmıştı ve bir oyunda bir eliyle verdiği parayı, başka bir oyunda diğer eliyle geri almıştı. Comstock’ta kazandıklarını, Eldorado ilçesinde esrarengiz Daffodil Grubu’nun çeşitli kuyularında batırmıştı. Benicia Line’daki enkazı, cıva girişimi olan Napa Consolidated haline dönüştürmüş ve bu şirket ona yüzde beş bin kazandırmıştı. Stockton yükselişindeki başarısızlık sırasında kaybettikleri, Sacramento ve Oakland’da sahip olduğu kilit taşınmazların değer kazanmasıyla dengelenmekten öteye gitmişti.
Üstüne üstlük, “Şanslı” Richard Forrest bir dizi felaket sonrasında her şeyini kaybettiğinde –öyle ki, San Francisco’da Nob Hill konağının açık artırmada kaça satılacağı tartışılıyordu– Del Nelson adında birinden Meksika’da maden arama avansı aldı. Tarihte belirtildiği kadarıyla, söz konusu Del Nelson’ın kuvars arayışının sonucu, muhteşem ve yorulmaz Tattlesnake, Voice, City, Desdemona, Bullfrog ve Yellow Boy hakları dahil olmak üzere Harvest Grubu’ydu. Başarısından şaşkına dönen Del Nelson aynı yıl içinde kendini çok büyük miktarda ucuz viskiye boğdu ve akrabası olmadığı için vasiyetine itiraz edilemediğinden, kendi yarısını Şanslı Richard Forrest’a bıraktı.
Dick Forrest babasının oğluydu. Sınırsız bir enerjiye ve girişimciliğe sahip olan Şanslı Richard iki kez evlenmesine ve boşanmasına rağmen çocuk sahibi olamamıştı. Üçüncü evliliği 1872 yılında, elli sekiz yaşındayken gerçekleşti. 1874 yılında da, anneyi kaybetmesine rağmen, 5,450 gram ağırlığında, iri yarı, şişman, güçlü ciğerleri olan bir oğlu oldu. Bebeği Nob Hill’deki malikânede bir hemşire ordusu büyüttü.
Genç Dick erken gelişmişti. Şanslı Richard demokrattı. Sonuç: Genç Dick ilkokulda üç yılda öğreneceğini bir yılda özel öğretmenden öğrendi ve