David S. Kidder

Entelektüelin kutsal kitabı


Скачать книгу

gibi radyoaktif elementler süpernovalarla oluşur.

      Rönesans Müziği

      Rönesans müziği; Martin Luther’in, Protestan reformlarının ve Katolik karşı reformunun yükselişinin görüldüğü 15. yüzyılın ortalarından 16. yüzyılın sonlarına kadar yapılan müziktir. Kısmen hepsinin eşit öneme sahip olduğu birbirine karışmış abartılı vokal veya enstrümantal parçalarla tanımlanır.

      Bu zamanın müziği dönemin sanat ve edebiyatının estetiğini de paylaştı. Rönesans sanatçıları, yazarları ve müzisyenleri kendilerini dünyayı ortaçağın karanlık, bürokratik ve gizemli dünyasından çekip çıkartmaya çalışan kişiler olarak gördüler. Aşk, zevk, zekâ ile insan bedeni ve duygularının güzelliği gibi klasik Yunan ve Roma ideallerine geri dönüşü vurguladılar.

      Fransız-Flaman bölgesinin özellikle bestecilerle yıldızı parladı. Guillaume Dufay (1400-1474) ve Gilles Binchois (1400-1460) ayinlere özgü çoksesli müziklerle yeni tarzda dini özellikler taşımayan şarkılar bestelediler. Bourbon Dükü’nün saray müzisyeni ve Binchois’nın çırağı olan Johannes Ockeghem, kanon şeklinde söylenen şarkıların en erken örneklerinden bazılarına eşlik eden çoksesli ilahiler besteledi. Kanon “Row, Row, Row, Your Boat” çocuk şarkısında olduğu gibi aşamalı bir taklittir.

      Josquin Desprez (1440-1521) aşırı derecede duygu yüklü ayin besteleri ve karmaşık popüler şarkılar veya aşk şarkılarıyla ünlenerek çağının en büyük bestecisi olarak dikkat çekmiştir. İtalya’da Giovanni Pierluigi da Palestrina (1525-1594) öncüllerinin ayin bestelerini dikkatle inceleyip taklit eden ve Rönesans ile Barok dönem arasında biçimsel bir köprü kuran gezgin bir saray bestecisiydi.

EK BİLGİLER:

      1. Kilise müziği fikri Rönesans döneminde başlamış ve ilahilerin birçoğu Martin Luther tarafından bestelenmiştir.

      2. Çoğu Rönesans müziği saray üyeleri için bestelenmiştir ve bazı parçalar, bestecinin kendi imzasından ziyade, kendisini davet eden asilzadenin mühründen tanınır.

      3. İngiliz madrigalı, yani çoğunlukla çalgısız olarak çeşitli perdelerde birkaç sesle söylenen şarkı biçimi aslında müzikte“fa-la-la” nakaratları şeklinde bestelenen ilk şarkı tipidir.

      Aristoteles

      “Tüm insanlar, doğaları gereği bilmeyi arzular.”

-Aristoteles, Metafizik

      Aristoteles’in (MÖ 384-322) felsefe ve Batı kültürü üzerindeki etkileri anlatmakla bitmez. Yunanistan’ın kuzeyinde, Makedonya’da doğan Aristoteles, Platon’un okulu Akademi’de öğrenim görmek üzere Atina’ya gitmiştir. Platon’un ölümünden sonra da kendi okulu Lyceum’u kurmuştur.

      V. yüzyıl Atina’sında felsefe çalışmaları retorik, doğa bilimi, biyoloji ve diğer araştırma alanlarını kapsıyordu. Dolayısıyla Aristoteles, ilmin neredeyse her dalına önemli katkılarda bulunmuştur.

      Aristoteles, felsefenin belli bir sırayla çalışılması gerektiğine inanmıştır. Kişi önce mantığı öğrenmelidir çünkü mantık dünyaya dair olguları bir diğeri ile nasıl ilişkilendireceğimizi açıklar. Aristoteles, tümdengelimsel akıl yürütme (tasım), yani mantıksal olarak geçerli çıkarımlarda bulunma kuramını geliştirmiştir. Temel akıl yürütme formlarını listelemiş ve karmaşık düşünceleri bu formlardan birine indirgemek için kurallar çıkarmıştır. Aristoteles’in en ünlü tümdengelimsel akıl yürütmesi şudur:

      Tüm insanlar ölümlüdür.

      Sokrates, bir insandır.

      Bu nedenle Sokrates de ölümlüdür.

      Aristoteles, öğrencilerin mantıktan sonra somut doğa olaylarını araştırması gerektiğine inanmıştır. Bu konu üzerine pek çok eser yazmıştır: Fizik, Hayvanların Kısımları Üzerine, Hayvanların Oluşumu, Hayvanların Hareketleri, Meteoroloji, Oluş ve Bozuluş Üzerine. Ayrıca dünyayı fiziksel olarak açıklamak için genel ilkeler ortaya koymuştur.

      Aristoteles’e göre son araştırma konusu, ahlak ve siyaseti de içine alan pratik felsefedir. Bu konuları Nikomakhos’a Etik ve Politika’da ele almıştır. Aristoteles’e göre, ahlak çoğunlukla iyi eğitimle ilgilidir. İnsanların genellikle doğru davranış şeklini bildiklerine ve bu bilgiye uygun hareket etmek için sadece ahlaki olarak yeterince güçlü olmaları gerektiğine inanır. İyi bir insan olmak, doğru şeyi yapma eğilimine sahip olmak anlamına gelir ve bu eğilim içimizde yetiştirilebilir. Siyasi açıdan da Aristoteles, devletin amacının, yurttaşlarının mutlu ve kendi kendilerine yetecek şekilde yaşamaları için gerekli ortamı sağlamak olduğuna inanmıştır. Kısmen demokratik yönetim taraftarı olmasına rağmen, zaman zaman bir monarşinin daha uygun olabileceğini kabul etmiştir.

EK BİLGİLER:

      1. Aristoteles bazen “Stagiralı” olarak da anılır çünkü Makedon şehri Stagira’da doğmuştur.

      2. Aristoteles, Platon’un Akademi’sinde geçirdiği dönemle kendi okulunu kuruşu arasında, Akdeniz ülkelerinin çoğuna hükmeden Büyük İskender’in hocası olmuştur.

      Sodom ve Gomora

      Sodom ve Gomora hikâyesi, İncil’de Yaratılış kitabının 19. bölümünde geçer. Sodom ve Gomora, Şeria Nehri vadisinde bulunan iki kasabadır. Bu kasabaların sakinleri günaha girince Tanrı onları yok etmek ister. İbrahim, kötülerle beraber masumların da öldürülmemesi gerektiğini söyleyerek buna karşı çıkar. Tanrı da İbrahim on değerli insan bulabilirse kasabalıların canlarını bağışlayacağına söz verir ve bir grup meleği soruşturma yapmaya gönderir.

      Melekler, İbrahim’in yeğeni Lut’a giderler. Lut, melekleri evine davet ederek onlar için yemek hazırlar. Daha sonra Sodom ahalisinin bir kısmı Lut’un evine gelip, “Bu gece buraya gelen adamlar neredeler? Onları bize getir ki biz de tanıyalım,” derler (Yaratılış 19:5). Lut onların yerine Sodomlulara kendi bakire kızlarını sunar ama Sodomlular tatmin olmaz. Bu noktada durumun vahim olduğunu gören melekler, Lut’tan ailesiyle birlikte Sodom’un dışına çıkmasını ister ve onlara kaçarken arkalarına bakmamalarını öğütlerler. Lut yakınlardaki bir kasabaya kaçmayı başarır, ama Sodom ve Gomora yok edilirken arkasına bir bakış atan eşi, tuzdan bir heykele dönüşür.

      Sodom ve Gomora sakinlerinin gerçekte nasıl bir günah işlediği açık değildir. Geleneksel olarak, Yahudiler bu insanların misafir sevmediği için günah işlediğine inanırlar. Hikâye, Tevrat’ta Tanrı’nın İbrahim’in misafirperverliğini ne kadar takdir ettiğinin anlatıldığı kısımdan hemen sonra gelir. İbrahim’in iyi davranışıyla Sodomluların ziyaretçilerine tepki göstermesi tam bir zıtlık sergiler. Beraber düşünüldüğünde bu iki hikâyede iyi bir ev sahibi olmanın önemi vurgulanıyormuş gibi görünmektedir.

      Diğer taraftan Muhafazakâr Hıristiyanlar, Sodomluların günahlarını oldukça farklı yorumlar. Bazılarına göre Sodom halkının melekleri “tanıma” talebi esasında üstü kapalı bir cinsel ilişki kurma talebidir. Bu görüşe göre Sodom’un erkekleri homoseksüeldi ve Tanrı onları cinsel eğilimlerinden dolayı cezalandırdı.

EK BİLGİLER:

      1. Çağdaş kullanımıyla sodomi terimi, kutsal kitapta bahsi geçen Sodom kasabasından gelmektedir.

      2. Sodom ve Gomora’nın gerçekte var olup olmadığı tartışmalıdır, ama kimileri onların Lut Gölü’nün altında olduğuna inanır. Tarihçiler de bu kasabaların