olmak: Mahcup olmak.
Bulanık suda balık avlamak: Karışık bir durumdan faydalanarak bir çıkar sağlamak. Karışıklıktan yararlanmaya çalışmak.
Buldukça bunamak: Olanla yetinmeyip daha fazlasını istemek.
Bulgurluya gelin mi gidecen?: Neden bu kadar süslendin anlamında bir deyim.
Bulup buluşturmak: Ne yapıp yapıp bulmak.
Bulut gibi: Çok sarhoş.
Buluttan nem kapmak: Küçük bir şeyden alınmak.
Burnu büyük: Kendini beğenmiş, kibirli.
Burnu havada: Kendini çok beğenmiş.
Burnu Kafdağı’nda: Kendini aşırı beğenmiş.
Burnu sürtülmek: Bir işi önce yapmak istemeyip sonradan yapmak zorunda kalmak.
Burnunda tütmek: Çok özlemek.
Burnundan fitil fitil gelmek: Hoş bir durumdan sonra zorluk çekmek, üzülmek.
Burnundan solumak: Çok öfkeli olmak.
Burnunun direği kırılmak: Çok kötü kokular için söylenir.
Bur un kıvırmak: Önem vermemek, küçümsemek.
Bur un sokmak: Üzerine düşmeyen bir işe karışmak.
– C —
Caddeyi tutmak: Çekilip gitmek.
Can acısı: Bedenden doğan acı, üzüntü korku.
Can alacak nokta: Çok önemli.
Can atmak: Çok istekli olmak.
Canciğer: Çok senli benli, dost oluş.
Can çekişmek: Ölmek üzere olmak.
Can dayanmamak: Dayanamamak, üzülmek.
Can dostu: Çok yakın dost.
Canı gönülden: Gönülden istemek.
Can kalmamak: Bitkin hâle gelmek.
Can kulağıyla dinlemek: İlgiyle dinlemek.
Can kurban: Çok beğenmek.
Can pazarı: Ölüm kalım yeri.
Can sıkıntısı: İç rahatsızlığı.
Can yakmak: Büyük zararlar vermek.
Canı yanmak: Zarar görmek, üzülmek.
Can yoldaşı: Arkadaş.
Cana can katmak: Kuvvetlendirmek.
Cana kastetmek: Öldürmek istemek.
Cana kıymak: Öldürmek.
Cana minnet bilmek: Büyük istekle razı olmak, kabul etmek.
Cana susamak: Çok kızmak.
Cana tak demek: Ölümcül dereceye varmak. Dayanılmaz hale gelmek.
Cana yakın: Sevimli, sevgi toplayan.
Candan geçmek: Ölmek.
Canı burnuna gelmek: Bir işte zorluk çekmek.
Canı çıkmak: Ölmek.
Canı istemek: Arzu duymak.
Canı yanmak: Fazla acı duymak.
Canına değmek: Fazla hoşlanmak. Ruhu şad olmak.
Canına kâr etmek: Artık gerçeği anlamak.
Canına kıymak: Acımadan öldürmek. İntihar etmek.
Canına minnet: Elde edince sevinilecek şey.
Canına okumak: Perişan etmek.
Canına susamak: Birini veya kendini öldürmek istercesine hareket etmek.
Canına tak demek: Dayanmanın, tahammülün daha da ilerisine geçmek.
Canına yetmek: Tahammülü aşmak.
Canını çıkarmak: Çok yormak.
Canını dişine takmak: Ölümü göze almak.
Canını sıkmak: Üzmek.
Canının derdine düşmek: Kendinden başkasını düşünmemek.
Canının içine sokacağı gelmek: Pek çok sevmek.
Canla başla: Çok içten.
Canlı cenaze: Çok zayıf.
Cart curt etmek: Sağa sola tehditler yağdırmak.
Cayırtıyı koparmak: Bağırıp gözdağı vermek.
Cemaziyelevvelini bilmek: Bir kimsenin geçmişteki hayatının kötülüğünü bilmek. Evveliyatını bilmek.
Cendereye koymak: Fazla sıkıştırmak.
Cebe indirmek: Emeksiz kazanılan para. Rüşvet ve hırsızlık için de kullanılır.
Cebi delik: Parasız, yoksul.
Cebinden çıkarmak: Birinden üstün olmak.
Cebini doldurmak: Kendine servet sağlamak.
Cepten vermek: Kendi malından vermek.
Cephe almak: Birine karşı durmak.
Ciğer dağlamak: Çok büyük acı duyurmak.
Ciğer yakmak: Büyük acı vermek.
Ciğeri sızlamak: Çok acı duymak.
Ciğeri beş para etmemek: Çok değersiz, aşağı. Kötü huylu.
Ciğerini okumak: Aklından geçeni bilmek.
Cim karnında bir nokta: Çok cahil, bir şey bilmeyen. Çok küçük veya değersiz.
Cin çarpmak: Birdenbire, çok şaşırmak; farklı davranmak.
Cin fikirli: Çok zeki, çok kurnaz.
Cinler cirit oynamak, Cinler top oynamak: Çok ıssız, korkulacak yer.
Cirmi kadar yer yakmak: Fazla önemli bulmamak.
Curcunaya çevirmek: Ortalığı velveleye vermek.
Cümbür cemaat: Topluca. Hep beraber.
– Ç —
Çalım satmak: Kurulmak, olduğundan başka türlü görünmek.
Çalıp çırpmak: Hırsızlık etmek.
Çam devirmek: Kabalık etmek, pot kırmak.
Çam yarması: İri yarı adam.
Çamur atmak: İftira etmek.
Çanak açmak: Dilenmek.
Çanak