bitince ortadaki kız daireden çıkarak kaçar.
BENİM BİR ATIM VAR
Kız erkek karışık oynanır. En az beş kişi gerekir.
Daire olunur. Yüzler merkeze dönüktür. Şarkının sözlerine uygun hareketler yapılır. Şarkı, şudur:
“BENİM BİR KÜÇÜK ATIM VAR
OTURUNCA OTURUR!”
Herkes çömelir.
“KALKINCA KALKAR!”
Herkes kalkar.
“BÜZÜLÜNCE BÜZÜLÜR!”
Herkes büzülür.
“SÜZÜLÜNCE SÜZÜLÜR!”
Herkes süzülür.
“AYAKLARI RAP RAP!”
Ayaklar yere vurulur.
“ELLERİ ŞAP ŞAP!”
Eller birbirine vurulur.
“BİR O YANA, BİR BU YANA!”
İki yana sallanılır. “TIP!”
Herkes kımıldamadan durur. Gülen, oyundan çıkartılır. Sona kalan alkışlanır.
KEMİK KAPMA
Akşamüstüne doğru, alaca karanlıkta oynanır. En az 9–10 kişi gerekir. Çocuklar iki gruba ayrılır. Her grup kendinden bir “BAŞKAN” seçer. Yazı tura atılır. Kazanan grup başkanı, kemiği alarak olabildiği kadar uzağa fırlatır. Her iki gruptaki çocuklar da dağılarak kemiği aramaya koyulurlar.
Kemiği bulan çocuğun grubuna “SAYI” kazandırabilmesi için, kemiği elinden kaptırmadan başkanına ulaştırması gerekir.
Diğerleri, kemiği bulanı fark ederlerse, kemiğin başkana ulaşmaması için üzerine atılarak kapmaya çalışırlar.
Bu sırada bir boğuşmadır başlar. Kim becerebilirse kemiği kapıp başkanına götürür.
Bu olaya meydan vermemek için kurnaz davranılır. Kemik elbisenin altına saklanır. Hiç bulmamış gibi aramayı sürdürüp başkana yaklaşınca birden koşarak kemiği ona verirler.
Hangi grup önce beş defa kemiği bulup başkanına verirse o galip sayılır.
Bu oyun, erkekler tarafından oynanır.
ÇİĞ
Erkek çocuklar tarafından oynanır. Beş altı kişi gereklidir. Bir ebe seçilir.
Bir çizgi üzerine sıralanan çocuklar ellerine söğüt, meşe ya da kızılcık ağacından kesilme dalları alarak ucunu yere dayarlar. Ellerindeki ucunu ise bastırarak dalı yaylandırıp bırakırlar.
Fırlayan, yaylanarak bırakılan dalları bir nefes alışta “Çiiii…ğ” diye bağırarak toplayıp, atılan yere kadar getirmek ebenin görevidir. Hepsini toplayamayan ebelikten kurtulamaz.
PATA KÜTE
Erkek çocuklar tarafından en az beş altı kişiyle oynanır. Biri eline ufak, içi dolu lastik bir top alır. Topu birkaç defa havaya atıp tutarak:
“BU ANAM BOYU,
BU BABAM BOYU,
BU DEDEM BOYU!” der.
En sonunda:
“BU DA OYUN BOYU!” diyerek olan gücüyle fırlatır, top yere düşer. Topu yakalayan, önüne gelene patlatır. İçlerinden biri mızana kadar, birbirini kovalama, pataklama sürer.
PAY
Toprağın üzerine yarım daireler çizilir. İlk oyun sırasını kazanmak için, iki çocuktan biri kapıdakine:
“AÇIK MI, KAPALI MI?” diye sorar.
“PAY” denen gazoz kapağını atarlar. Çukur kısmı gelirse açık, tersi ise kapalıdır. Çocuk açık ya da kapalı geldiğini bilirse oyun sırasında ilk, bilemezse ikinci olur.
Oyuna ilk başlayan, elindeki payları oyun çizgisinde durarak belirli uzaklıklardaki içi çizilmiş ve araları numaralanmış yarım dairelere atar.
Pay, numaralanmış olan aralıklardan hangisine gelirse -diyelim ki üç- o kadar pay karşıdaki çocuktan alır. Eğer, pay çizgilerden birinin üstüne düşmüşse attığı payı kaybeder. Oyun oynama sırasını da ötekine vermek zorunda kalır. Kazandığı payları bir yere yığar. Oyuna başlarken elinde olan paylar bittiği an, sıra karşıki çocuğa gelmiştir. Oyuna bu sefer o devam eder. Oyun bir tarafın paylarının tamamını kaybetmesine kadar devam eder.
Oyunu kaybeden “KÜLLENMİŞ” olur.
Oyun dışı olan bir çocuk sonucu sorduğu zaman, kazanan çocuk “KÜLLENDİM” derse yendiğini anlatmış olur. İki çocuk arasında oynanır.
ANNE BENİ KURDA VERME
“ANNE” olan çocuğun arkasına oyuna katılan bütün çocuklar sıralanırlar. Her çocuk önündekinin beline kollarını sararak kenetler. Böylelikle uzun bir zincir meydana getirilmiş olur.
“KURT” olan çocuk da tek ayakla seke seke gelir.
ANNE ile KURT karşılıklı şu şekilde konuşurlar:
ANNE:
– SEKE SEKE KİM GELDİ?
KURT:
– SEKE SEKE BEN GELDİM!
ANNE:
– HOŞ GELDİN, SEFA GELDİN! NİYE GELDİN?
KURT:
– KÖPRÜYÜ AŞTIM, DAĞI AŞTIM, SENİN BAHÇENE VARDIM ULAŞTIM, ORDA ÇOK GÜZEL KARPUZLAR VARMIŞ ALMAYA GELDİM!
ANNE:
– BENİM KARPUZLARIM PEK İYİ DEĞİLDİR AMA, BEĞENDİĞİNDEN BİR TANESİNİ KOPAR AL!
Kurt, en arkadaki çocuğu koparıp almak için davrandığı sırada çocuklar birbirlerine daha sıkı kenetlenip “ANNE, BENİ KURDA VERME!” diyerek annelerinin arkasında kurda yakalanmamak için sağa sola kaçışırlar.
Kurt, en arkadaki çocuğu kendi tarafına götürür. Çocuk, oturup bekler. Oyun baştan alınır ve bütün çocukları kurt kapıncaya dek tekrarlanır.
Oyunun İkinci Bölümü:
Anne ile kurt bir köşeye gidip, düz bir taşın üzerine çocukların sayısı kadar tükürürler ve hepsine bir şehir adı verirler.
Çocuklardan biri çağrılır. Çocuk, tükürüklerden birini işaret eder ve işaret ettiği tükürüğün taşıdığı şehrin adını alır. Kurt ile anne tükürüğün üstünü toprak serperek kuruturlar. Sonra çağırılan çocuğu kollarından tutarak sersemletinceye kadar öne arkaya koştura koştura sallarlar ve şu türküyü söylerler:
“ALAYLI, PULAYLI, TOM TOM SARAYLAR
HAMAMA DA GİDELİM, GELİNİ DE ALALIM
GELİN SİZİN OLSUN, GÜVEY BİZİM OLSUN
ANNEN SENİ TAAA ANKARA’DA (hangi şehir tuttuysa) DOĞURMUŞ!”
Türküyü tamamlar tamamlamaz ANNE ile KURT, çocuğu var güçleriyle kollarından karşıya savururlar.
Bütün çocuklar böyle savrulunca oyun biter.
KAZIK
İki ya da daha fazla erkek çocuk tarafından oynanır. Oyun aracı odundan yapılmış ucu sivri 25-30 santim uzunluğundaki “KAZIK”lardır. Her çocuk kazıklarını alır gelir. Oyun yeri küçük bir daire şeklinde kazılır.