sonra içine düştüğü su birikintisinin, kendi boyu iki metreyken akıttığı gözyaşlarından meydana gelen göl olduğunu anladı.
“Keşke o kadar ağlamasaydım,” diye düşündü. Alice gölde, oraya buraya yüzüp kendine bir çıkış yolu ararken, “Galiba kendi gözyaşlarımın içinde boğularak o anlamsız davranışımın cezasını çekeceğim. Tabi bu da çok acı olacak. Ama bugün de her şey öylesine tuhaf ki!” dedi.
Tam bu sırada, biraz ötede, gölün içine düşen bir cismin sesi duyuldu. Alice gürültüyü çıkaran cismin ne olduğunu öğrenmek için sesin geldiği yöne doğru yüzdü. Önce bunun bir deniz ayısı ya da bir su aygırı olabileceğini de düşünmedi değil; ancak biraz sonra kendisi gibi suya düşenin bir fare olduğunu anlamakta gecikmedi.
“Acaba bu fareyle konuşmak bir işe yarayacak mı? Burada her şey öylesine bambaşka ki farenin konuşabileceğini de düşünmekte haklıyım. Neyse bir kez şansımı denemekle hiçbir şey kaybetmem.” Alice, böyle düşündükten sonra dedi ki:
“Ey fare, burada yüzmekten çok yoruldum.” Alice, bir fare ile bu şekilde konuşmanın doğru olacağını düşünmüştü. Daha önce böyle bir durumla hiç karşılaşmamıştı. Ancak ağabeyinin Latince dil bilgisi kitabında; “Bir fare, bir fareye, ‘Ey fare…’” sözcüklerini gördüğünü anımsıyordu. Sanki şu fare de ona merakla bakar gibiydi. Hatta o küçücük gözlerinden birini de kırpar gibi yaptı ama Alice’e hiçbir şey söylemedi.
Alice içinden “Fare belki de bizim dilimizi bilmiyordur,” diye düşündü. Bu nedenle de Fransızca ders kitabının birinci sayfasındaki cümleyi tekrarladı: “Kedim nerede?” İşte o anda fare birdenbire sudan dışarı fırladı. Korkudan da tir tir titremeye başlamıştı. Alice hemen telaşla bağırdı: “Ah, özür dilerim. Kedileri sevmediğinizi unutmuştum.” Kızcağız, o zavallı hayvanı incitmekten çekinmişti.
Fare, bu kez ince ve heyecanlı bir sesle: “Kedileri sevmek mi?” dedi, “Bir düşünün bakalım, siz benim yerimde olsaydınız, kedileri hiç sever miydiniz?”
“Şey, belki sevmezdim.” Alice, yumuşak bir sesle konuştu: “Ama gene de sevgili kedim Dinah’ı sizinle tanıştırmak isterdim. Eğer onu görseydiniz, mutlaka kedileri sevmeye başlardınız. Dinah, öyle uslu, öyle şeker şeydir ki…”
Alice gölde ağır ağır yüzerken kendi kendine konuşuyormuş gibi sözlerini sürdürdü: “Ateşin başında mırıldaya mırıldaya ayaklarını yalayıp yüzünü temizleyerek öyle bir oturuşu vardır ki… Hem de fare avlamakta üstüne yoktur. Ah! Özür dilerim.” Farenin tüyleri dimdik olmuştu. Zavallı hayvan galiba Alice’e bu kez adamakıllı gücenmişti. Alice, farenin gönlünü almak için; “Eğer istemiyorsanız, kedimden söz etmeyiz,” dedi.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.