Yusuf Has Hacib

Kutadgu Bilig`den Seçmeler


Скачать книгу

güsü ve O’na şükür ile başlar. Ardından peygamberin ve dört halifenin övgüsü gelir. Bahar mevsiminin tasvirinden sonra yıldız ve burçlar hakkında bilgi verilir.1 Daha sonra sırasıyla “Akıl ve Dilin Fazilet ile Kusurları”, “Kitabın Yaratılış Gayesi” ve “Kitapta Adı Geçenler Hakkında Bilgi” bölümleri yer alır. Bütün bunlardan sonra da asıl konuya geçilir. Bu bölüm ise diyaloglar şeklinde yazılmıştır. Bu hâliyle de manzum tiyatro eseri özelliğini yansıtmaktadır. Karakterler arasında karşılıklı konuşma esasına dayalı öyküleme tekniğiyle beyitler şeklinde kaleme alınmıştır. İçerisindeki karakterlerin belli kavramları temsil etmeleri ile de sembolik / alegorik özellik göstermektedir. Bu da yazarın hikâyeci anlatım özelliğine katkı sağlamış; ifade etmek istediği ideal tipleri bazı kavramlarla sembolize etmiştir. Bunlar ise dört ana karakterden oluşmaktadır.

      1.Kün-Togdı (Gündoğdu): Köni törüyü (doğru töreyi), doğru yolu, adaleti temsil eder. Hükümdardır. Hakan, yönettiği insanlar üzerinde güneş gibi doğmakta ve onun gibi adaletli (eşit) olmaktadır / olmak zorundadır. “Kün Togdı, “könitörü”yü (doğru yasayı) yapar. Halka doğru yolu gösterir, erdemleri öğretir, bilgiyi her şeyin üstün de tutar. Yüzyıllar sonra batıda “aydın hükümdar” denilen kralların tipindedir.2

      2. Ay Toldı (Aydoldu-Dolunay): Kutu (saadeti / mutluluğu) temsil eder. Vezirdir.3 Ayın görünüş şekilleri, mutluluğun bazen belirip bazen kaybolmasına, bazen bütünüyle ortaya çıkmasına işarettir; dolayısıyla dolunay hâli de kut (mutluluk)tur.

      3. Ögdülmiş (Övülmüş): Vezirin oğludur. Babasından sonra kendisi de vezir olur. Aklı temsil eder. Aklı ve mantığı birleştirici bir tiptir.

      4. Odgurmış (Uyanmış): Akıbetin / sonun temsilcisidir. Vezirin kardeşidir. Gafletten uyanmayı sembolize eder.

      Eserde yukarıdaki ana kahramanların yanında yardımcı kahramanlar da yer almaktadır. Bunlar, Aydoldu’yu Gündoğdu ile buluşturan Küsemiş; hizmet eden ve haber getiren Yumuşçı ve Odgurmış’ın yanında çalışan Kumaru’dur. Bunlar; eserde pek belirgin değildir. Diyalog (karşılıklı konuşma) bölümleri sürekli dört ana kahraman (karakter) arasında geçmektedir.

      Kutadgu Bilig, 88 bölümden oluşmaktadır. Eserin tamamı kitaba sonradan eklenen 77 beyit dışında 6645 beyittir. Eserde 173 kadar da dörtlük vardır. 125 beyitten oluşan son üç bölümüyse kaside tarzındadır. Ayrıca kitaba bir de bir başkası tarafından düz yazı şeklinde açıklayıcı bir ön söz eklenmiştir. Kutadgu Bilig, yukarıda saydığımız nüshalarda farklı sayfa sayılarıyla yer almıştır. Bunun sebebiyse zamanla bazı sayfaların silinmesi veya kaybolması olmuştur. Eserin yapısı manzum hikâyeye (mesnevi tarzına) dayanmaktadır. Mesnevi, sözlük anlamı olarak “ikişer ikişer; ikili”dir.4 Hikâye tarzındaki din, ahlak ve tasavvufla ilgili konular, aşk hikâyeleri ve her türlü öğretici konu, beyitler (ikişer mısra) hâlinde yazılırdı. Kutadgu Bilig de bu tarzda yazılmıştır. Aruzun “feûlün / feûlün / feûlün / feûl” kalıbıyla kaleme alınmıştır. Bu vezin aynı zamanda millî ölçümüz olan hece ölçüsünün 6+5=11’li şekline de eş değerdedir. Eserde en çok kullanılan kafiye türü yarım kafiyedir. Yer yer cinaslı kafiyelere de rastlanmaktadır. Eserde bulunan dörtlüklerin de “aaba” şeklinde kafiyelendiğini görmekteyiz.

      Agop Dilaçar’ın ifade ettiği gibi “Kutadgu Bilig, görkemli bir şehre benzer. Pırıl pırıl parlayan sokaklarını onun kutsal beyitlerinde görürüz. Bunlardan kimi Tanrı buyruğu, kimi uyarma, kimi öğüt, kimi sakındırma, kimi de yasaklamadır.”5 Bununla birlikte “Kutadgu Bilig, bizim için gerçekten sonsuz övünülecek, tükenmez bir iç güç kaynağıdır. Balasagunlu Yusuf’un çalışması bize övünmek hakkını kazandırmıştır.”6

      BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

      Hamd, şükür, minnet ve sonsuz medih o büyüklük sahibi ve tam kudretli padişah olan Tanrı azze ve celleye mahsustur. O yeri, göğü yaratmış ve bütün canlılara rızkını vermiştir. O neyi diledi ise, yaptı ve neyi dilese yapar. Yef’alü’llâhü mâ yeşâ’ ve yahkümü mâ yürîd. Yine insanların en iyisi, peygamberlerin seçkini ve Tanrı’nın büyük resulü Muhammed Mustafa ile onun arkadaşları olan aziz ve muhterem ashabına sayısız selam ve sena olsun. Rizvânu’llahi ‘aleyhim ecma’în.

      Bu kitap çok aziz bir kitaptır. Çin hâkimlerinin hikmetleri ile bezenmiş ve Maçin âlimlerinin şiirleri ile süslenmiştir. Bu kitabı okuyan ve bu beyitleri başkalarına bildiren bu kitaptan daha iyi ve daha azizdir. Meşrik eyaletinde, bütün Türkistan memleketlerinde, Buğra Han dilinde, Türkçe olarak, bu kitaptan daha iyi bir kitabın hiç kimse tarafından tasnif edilmemiş olduğuna Çin ve Maçin âlimleri ile hâkimlerinin hepsi ittifak etmişlerdir. Bu kitap hangi padişaha veya hangi diyara erişti ise fevkaladeliğinden ve sonsuz güzelliğinden dolayı, o memleketlerin hâkimleri ve âlimlerince makbûl görülerek, her biri ona bir türlü ad ve lakap verdiler. Çinliler Edebü’l-Mülûk adını koydular. Maçin mülkünün hâkimleri Âyînü’l-Memleke ve Meşrikliler Zînet’ül-Ümera dediler. İranlılar Şâhnâme-i Türkî diye ad koymuşlar. Bazıları da Pendnâme-i Mülûk demişler. Turanlılar ise Kutadgu Bilig (23) demişlerdir.

      Bu kitabı yazan Balasagun şehrinden takva sahibi bir zattır. Fakat eserini Kaşgar memleketinde tamamlayıp meşrik meliki Tavgaç Buğra Han huzuruna sunmuş ve Buğra Han da müellifin değerini takdir ederek yükseltip ona kendisinin has hâcipliğini vermek lütfunda bulunmuştur. Bundan dolayı Yusuf Ulu Has Hacib olarak, onun adı ve şöhreti dünyaya yayılmıştır.

      Bu aziz kitap dört büyük ve mühim temel üzerine bina olunmuştur. Birincisi doğruluk, ikincisi saadet üçüncüsü akıl, dördüncüsü kanaat. Müellif bunlardan her birine Türkçe bir ad vermiştir. Doğruluğa Kün-Togdı adını verip, onu padişah yerine tutmuş, saadete Ay-Toldı adını verip vezir yerine koymuş. Akla, Ögdülmiş adını verip, vezirin oğlu ve kanaate Odgurmış adını verip, vezirin kardeşi kabul etmiştir. Yine müellif kendi fikirlerini sualli-cevaplı münazara tarzında, bunlara atfederek ifade etmiştir. Okuyanın gönlü açılıp müellifi hayır-dua ile yâd etsin diye.

      Her şeyden önce kadir ve bir olan Tanrı gelir, sonsuz hamd ve sena da ancak ona layıktır.

      Büyüklük sahibi, kadir, zü’l-celal; yaratan, türeten ve kudretin kemaline sahip olan Tanrı’dır.

      Yer, gök ve mahlukların Rabb’i herkesin rızkını hazırlamıştır; sen güle güle ye.

      Herkese saymadan rızkını verir; herkese yedirir, fakat kendisi yemez.

      Bütün canlıları hiçbir zaman aç bırakmaz, var ettiklerinin hepsine yedirir ve içirir.

      Nasıl ki diledi ve her şey oldu; böylece o kimi isterse, onu yüceltir.

      O seçkin Resule salat ve selam, yine arkadaşlarına selam ve ihtiram.

      Muhammed Peygamber mahlukların başıdır, o bütün bunların göz üstünde kaşıdır.

      Yine bu kitap çok aziz bir kitaptır; bilen için bir bilgi denizidir.

      Değerli bilgiler ile süslenmiştir; artık sen şükret ve kanaatkâr ol.

      Bunların her birine birçok hâkimin sözlerini inciler dizer gibi sıralamıştır.

      Meşrik hükümdarı, Maçinliler beyi, bilgili, anlayışlı, dünyanın ileri gelenleri,

      Hepsi bu kitabı benimsemişler ve hazinelerine koyup saklamışlardır.

      Bu faydalı bir kitaptır ve hiçbir zararı yoktur; fakat birçok Türk bunun manasını anlamaz.

      Her okuyan, yazan bunu anlayamaz; bunu ancak kitabın izahını duyan bilir.

      Bu kitabın sözleri insana yardım eder ve yol gösterir; her iki dünyadaki işleri düzenler.

      Çin ve Maçin hâkimlerinin hepsi hep bunun güzelliğini övmüşlerdir.

      Türk, Çin ve bütün Meşrik illerinde, dünyada bunun gibi başka bir kitap yoktur.

      Kitabın kadrini de ancak bilgili bilir, akılsız kimseden zaten ne beklenir.

      Kitabı