Yusuf Has Hacib

Kutadgu Bilig`den Seçmeler


Скачать книгу

çiçek, binbir manzara, düzlük, dağ, sahra, vadi yeşil ve mavi renkler ile örtülmüş.

      Kimi kokusu ile kulluk eder; kimi güzelliği ile harimine girer.

      Kimi elini uzatır, buhurdan sunar; kimi misk saçar ve dünya kokular ile dolar.

      Kimi doğudan binlerce armağan sunmaktadır; kimi batıdan hizmetine koşmaktadır.

      Saadet hizmet için gelmiş, kapıda durur; kapıda duran kulluk için durur.

      Dünya kulluk için böyle hazırlandı; düşman boyun eğdi, ortadan kayboldu.

      Hakanın namı, şanı dünyaya yayıldı; onu göremeyen gözlerin uykusu kaçtı.

      Dünya asayişe kavuştu ve nizam kuruldu; o adını kanunla yükseltti.

      Kim cömert yüzü görmek isterse gelsin, hakanın yüzünü görsün.

      Kim mesut, kimseyi incitmeyen ve vefakâr birini görmek dilerse onun yüzünü görsün; onun her işi vefadır.

      Zarar görmeden, kendine hep fayda sağlamak dilersen beri gel, hizmet et, gönül ver, ısın.

      Asil, alçak gönüllü, şefkatli ve yumuşak huylu bir kimse görmek istersen gel, onu gör ve gönül rahatına kavuş.

      Ey iyi tabiatlı ve asil nesepli hakan! Dünya senden mahrum kalmasın.

      Ey devletli hükümdar, Tanrı sana saadet verdi; adını bin kere zikrederek, ona şükür lazımdır.

      Çok eski bir atasözü vardır: Babanın yeri ve adı oğula kalır.

      Babanın yeri, adı ile birlikte sana kaldı; bunlara daha başka binlercesi eklensin.

      Binlerce el, hediye olarak, ona çok nadide şeyler sundu; işte sen de bu Kutadgu Bilig’i hediye et.

      Onların hediyesi gelir, geçer; bu benim hediyem ise ebedî kalır.

      Dünya malı ne kadar toplanırsa toplansın, tükenir, bir biter; söz kaleme alınırsa, kalır, dünyayı dolaşır.

      Bu hakan adı kitaba geçti; ey devletli hükümdar, bu ad ebedî kaldı.

      Ey Rabb’im, sen onun devletini arttır; bütün dileklerini yerine getir, her işinde arka ol, destek ol.

      Onun sevdiğini esen tut, düşmanını ortadan kaldır; sevincini daim kıl, kederini yok et.

      Yağmur yağmaya devam etsin, çiçekler açılsın; kurumuş ağaçlardan perçemler sarksın.

      Felek hep dönmeye devam etsin; düşmanının başı hep aşağı eğik olsun.

      Kara toprak kızıl bakır oluncaya kadar, ateşten yeşil çiçek çıkıncaya kadar;

      Devletli hükümdar bin saadet içinde yaşasın; çekemeyenlerin gözleri ateşte yansın.

      Daha başka ne gibi dileği var ise Tanrı ona daima arka ve destek olsun.

      Sevinç, huzur ve güvenç içinde memlekete hâkim olsun, Lokman kadar uzun ömürlü olsun.

***

      Tanrı insanı yarattı, seçerek yükseltti; ona fazilet, bilgi, akıl ve anlayış verdi.

      Ona hem gönül verdi, hem de onun dilini açtı; ona güzel biçim, güzel tavır ve hareket ihsan etti.

      Ona bilgi verdi ve insan bugün yükseldi; ona anlayış verdi ve böylece düğümler çözüldü.

      Tanrı kime anlayış, akıl ve bilgi verirse o pek çok iyiliklere elini uzatır.

      Bilgiyi büyük ve anlayışı ulu bil; seçkin kulu bu iki şey yükseltir.

      Buna şahit olarak, işte şu söz geldi; bu sözü işit ve bu hususta sözünü kes.

      Anlayış nerede olursa, orası ululuk kazanır; bilgi kimde olursa o büyüklük bulur.

      Anlayışlı olan anlar, bilgili olan bilir; bilen ve anlayan her vakit dileğine erişir.

      Bilginin manasını bil; bak, bilgi ne der: Bilgiyi bilen insandan hastalık uzaklaşır.

      Bilgisiz insan hep hastalıklı olur; hastalık tedavi edilemezse insan çabuk ölür.

      Ey bilgisiz, git hastalığını tedavi ettir; ey mesut âlim, bilgisizliğin ilacını sen söyle.

      Anlayış bir yulardır; insan onu elinde tutarsa dileğine erişir ve bütün arzularına nail olur.

      Anlayışın insana faydası çok olur; insan bilgi bilirse aziz olur.

      Bütün işini gücünü anlayış yolu ile yap; eline geçen bu zamanı israftan bilgi ile koru.

***

      Anlayış ve bilgiye tercüman olan dildir; insanı aydınlatan fasih dilin kıymetini bil.

      İnsanı dil kıymetlendirir ve insan onunla saadet bulur; insanı dil kıymetten düşürür ve insanın dili yüzünden başı gider.

      Dil aslandır, bak, eşikte yatar; ey ev sahibi dikkat et, senin başını yer.

      Dilinden eziyet çeken adam ne der, dinle; bu söze göre hareket et, onu daimi hatırda bulundur.

      Bana dilim pek çok eziyet çektiriyor; başımı kesmesinler de ben dilimi keseyim.

      Sözüne dikkat et, başın gitmesin; dilini tut, dişin kırılmasın.

      Bilgili dil için özlü bir söz söyledi; ey dil sahibi, başını gözet.

      Sen kendi selametini istiyorsan ağzından yakışıksız bir söz kaçırma.

      Söz, bilerek söylenirse bilgi sayılır; bilgisizin sözü kendi başını yer.

      Çok sözden fazla fayda görmedim; amma söylemek de faydasız değildir.

      Sözü çok söyleme, sırasında ve az söyle; binlerce söz düğümünü bu bir sözde çöz.

      İnsan söz ile yükseldi ve sultan oldu, çok söz başı gölge gibi yere serdi.

      Çok konuşan kimseye bilgi “gevezelik etti” der, söylemezse de ona “dilsiz” der.

      Mademki böyledir, sen fasih dil kullan; dil fasih olursa, insanı yükseltir.

      Dili iyi gözet, başın gözetilmiş olur; sözünü kısa kes, ömrün uzun olur.

      Dilin faydası çok olduğu gibi, zararı da çoktur; dil bazen övülür, bazen de çok sövülür.

      Mademki böyledir, sözü bilerek söyle; sözün gözsüzlere, körlere göz olsun.

      Bilgisiz insan, şüphesiz, kördür; ey bilgisiz, yürü; bilgiden nasip al.

      Bak, doğan ölür; ondan, eser olarak söz kalır; sözünü iyi söyle ölümsüz olursun.

      İnsan iki şey ile kendisini ihtiyarlamaktan kurtarır: biri iyi iş ve diğeri iyi söz.

      Bak, insan doğdu, öldü, sözü kaldı; insanın kendisi gitti, adı kaldı.

      Kendin ölümsüz bir hayat dilersen ey hâkim, işin ve sözün iyi olsun.

      Dili bu kadar övmekten ve arada bir sövmekten maksadım, sözün ne olduğunu anlatmak idi.

      Her sözü saklamayı da anlayış hoş görmez; insan lüzumlu olan sözü söyler, gizlemez.

      Ey yiğit, ben bu sözü oğlum için söyledim; oğul benden aşağı derecededir ve bana nasıl denk olur?

      Ey oğul, bir sözümü sana söyledim; ey oğul, bu nasihatleri ben sana verdim.

      Benden sana gümüş ve altın kalırsa sen onları bu söze denk tutma.

      Gümüşü bir işe sarf edersen biter, tükenir; sözümü işe sarf edersen, gümüş kazanılır.

      İnsandan insana, miras olarak söz kalır; vasiyet edilen sözü tutmanın faydası çoktur.

      Ey