Неизвестный автор

Kerem ile Aslı


Скачать книгу

yolun üstüne

      Çıkan dilber beni mecnun eyledi

      Üsküfün eğdirmiş şahin bakışlım

      Bakan dilber, beni mecnun eyledi

      Şahin gibi binmek ister atlara

      Sinesini açmak ister yatlara

      Aşkı ile türlü türlü odlara

      Salan dilber beni mecnun eyledi

      Şahin avın ürküttüler turnalar

      Ben korkarım gayri göle konalar

      Ak ellere elvan kına sürerler

      Yakan dilber beni mecnun eyledi

      Dertli Kerem eder alıp satamam

      Gayri güzellere gönül katamam

      Kızlı giymiş diye bühtan atamam

      Duran dilber beni mecnun eyledi

      deyip kesti…

      Bir de böyle söyledikten sonra kızlar darıldı. Kerem kızların darıldıklarını anlayıp Sofu’ya:

      “Sofu kardeş biz baltayı taşa vurduk. Zira kızlar bize darıldılar.” dedi.

      Sofu:

      “Beyim siz bir kere bir şeyi sorup sual etmeden niçin söz atarsınız?” dedi.

      Kerem:

      “Şu kızlardan bir su istemek bahanesiyle hatırlarını soralım da gidelim, zira bizim gideceğimiz diyarı gurbettir bize gücenmesinler.” deyip aldı sazı eline, bakalım ne dedi.

      Aldı Kerem:

      Sakın incinmeyin nazlı bacılar

      Kenardan geçeyim, yol sizin olsun

      Yüreğimde çoktur gamlar acılar

      Ağular içeyim, bal sizin olsun

      Geldim ise yine durmaz giderim

      Dağdan belden aşup izin güderim

      Yâr öcünden ahü vahlar ederim

      Bir su ver içeyim göl sizin olsun

      Mey içip mest oldum istemem meze

      Bari bulsam onu ben geze geze

      Benim bir gülüm var tazeden taze

      Dikende açılan gül sizin olsun

      deyip kesti…

      O vakit kızın birisi altın tasla su getirip verdi. Bunlar suyu içtiler. “Allah’a ısmarladık.” deyip oradan uzaklaştılar. Az gidip uz gittikten sonra yollarının önüne yüce bir dağ çıktı. Kerem baktı ki yüksek bir dağ, üstü kar, altı bağ ve bahçe.

      Kerem:

      “Sofu kardeş bu dağa Süphan Dağı derler. Bakmaz mısın başını duman kaplamış.” dedi.

      Bunlar dağın içinde giderlerken Allah’ın hikmetiyle bunların etrafını duman kapladı. Yolu şaşırdılar. Kerem, Sofu’ya:

      “Aman Sofu getir benim sazımı, bakalım şu dağ âşık hâlinden anlar mı?” deyip aldı sazı eline, bakalım ne dedi.

      Sana derler Süphan Dağı

      Ne dumandır başın senin

      Belirsizdir yazın kışın

      Hiç gitmez mi kışın senin

      Dört yanına mest olmuşun

      Dertlilere dost olmuşun

      Cümle dağa üst olmuşun

      Ak ellere elvan kına sürerler

      Eksik olmaz karın yağar

      Bulutlar birbirini koğar

      Sabah günü sana doğar

      Cevahirdir taşın senin

      Alt yanın dağ ile bostan

      Çevre yanın gül gülistan

      Ayırdılar beni dosttan

      Öter garip kuşun senin

      Kerem meder geldim gittim

      Şu fâni dünyaya nittim

      Ululardan sual ettim

      Kimse bilmez yaşın senin

      deyip kesti…

      Allah’ın hikmetiyle dağın başından duman kalktı bunlar yolu buldular. Dağdan aşağıya inip çok yol aldıktan sonra Zengi’ye vardılar. Keşiş’in konağına gidip baktılar ki, Aslı Han yoktur. Konak da ıssız durur. Kerem ah edip Aslı Han’ın bahçesine girdi. Baktı ki, bahçenin şenliği yoktur. Ağlayıp dışarı çıktı. Şehrin içinde gezerken baktı ki, birkaç kız el ele vermiş gider. Birisi Aslı Han’a benzer. Kerem bu kızı görünce:

      “Eyvah cümbüş eder.” deyip aldı sazı eline, bakalım ne dedi.

      Aldı Kerem:

      Ela gözlüm ben bu yerden gidersem

      Bir nişan vereyim al kerem eyle

      Çok tuz ekmek yedik yâr senin ile

      Şimdengeru hoşça kal kerem eyle

      Ben gidersem karaları bağlama

      Dertli sinem ateş ile dağlama

      Ayrılık günüdür sakın ağlama

      Gel otur yanıma gel kerem eyle

      İşte gidiyorum görecek misin?

      Yıkılmış gönlümü yapacak mısın?

      Hasretin borcunu verecek misin?

      Genç yaşında bunu bil kerem eyle

      Dertli kerem eder, var ömür geçir

      Elimden onlara bir şerbet içir

      Ey Yaradan beni havadan uçur

      Göreyim Aslı’mı gel kerem eyle

      deyip kesti…

      Bir de kız, Kerem’den bu sözü işitip:

      “Bak beyim senden bu kelamı ummazdım. Geçenlerde de bahçede Aslı Han zannedip bana takıldın. Ben aradığın kız değilim. Senin aradığın kız Hoy şehrine gitti.” dedi.

      Kerem bu haberi alıp Keşiş’in konağına geldi.

      Sofu’ya:

      “Kalk gidelim, sevdiğim Hoy’a doğru gitmiş.” deyip ertesi gün yola düştüler.

      Kerem arkasına baktı ki, İsfahan dağları gözüne hayal meyal görünür. Aşkın ateşi harekete gelip Sofu’ya:

      “Getir şu benim sazımı, zira son günümüzdür.” diyerek aldı sazını eline, bakalım ne dedi.

      Aldı Kerem:

      Evvel bahar yaz ayları

      Sular akar şimdengeru

      Her kafeste dudu kumru

      Kuşlar öter şimdengeru

      Baharın var azın azın

      Cennete benzer ilk yazın

      Menekşe çiçek her yazın

      Açık kokar şimdengeru

      Ağaçlar giyer donunu

      Hakk’a çevirir yönünü

      Dertli Kerem vatanını

      Anıp ağlar şimdengeru

      deyip kesti…

      Kerem