yolun üstüne
Çıkan dilber beni mecnun eyledi
Üsküfün eğdirmiş şahin bakışlım
Bakan dilber, beni mecnun eyledi
Şahin gibi binmek ister atlara
Sinesini açmak ister yatlara
Aşkı ile türlü türlü odlara
Salan dilber beni mecnun eyledi
Şahin avın ürküttüler turnalar
Ben korkarım gayri göle konalar
Ak ellere elvan kına sürerler
Yakan dilber beni mecnun eyledi
Dertli Kerem eder alıp satamam
Gayri güzellere gönül katamam
Kızlı giymiş diye bühtan atamam
Duran dilber beni mecnun eyledi
deyip kesti…
Bir de böyle söyledikten sonra kızlar darıldı. Kerem kızların darıldıklarını anlayıp Sofu’ya:
“Sofu kardeş biz baltayı taşa vurduk. Zira kızlar bize darıldılar.” dedi.
Sofu:
“Beyim siz bir kere bir şeyi sorup sual etmeden niçin söz atarsınız?” dedi.
Kerem:
“Şu kızlardan bir su istemek bahanesiyle hatırlarını soralım da gidelim, zira bizim gideceğimiz diyarı gurbettir bize gücenmesinler.” deyip aldı sazı eline, bakalım ne dedi.
Aldı Kerem:
Sakın incinmeyin nazlı bacılar
Kenardan geçeyim, yol sizin olsun
Yüreğimde çoktur gamlar acılar
Ağular içeyim, bal sizin olsun
Geldim ise yine durmaz giderim
Dağdan belden aşup izin güderim
Yâr öcünden ahü vahlar ederim
Bir su ver içeyim göl sizin olsun
Mey içip mest oldum istemem meze
Bari bulsam onu ben geze geze
Benim bir gülüm var tazeden taze
Dikende açılan gül sizin olsun
deyip kesti…
O vakit kızın birisi altın tasla su getirip verdi. Bunlar suyu içtiler. “Allah’a ısmarladık.” deyip oradan uzaklaştılar. Az gidip uz gittikten sonra yollarının önüne yüce bir dağ çıktı. Kerem baktı ki yüksek bir dağ, üstü kar, altı bağ ve bahçe.
Kerem:
“Sofu kardeş bu dağa Süphan Dağı derler. Bakmaz mısın başını duman kaplamış.” dedi.
Bunlar dağın içinde giderlerken Allah’ın hikmetiyle bunların etrafını duman kapladı. Yolu şaşırdılar. Kerem, Sofu’ya:
“Aman Sofu getir benim sazımı, bakalım şu dağ âşık hâlinden anlar mı?” deyip aldı sazı eline, bakalım ne dedi.
Sana derler Süphan Dağı
Ne dumandır başın senin
Belirsizdir yazın kışın
Hiç gitmez mi kışın senin
Dört yanına mest olmuşun
Dertlilere dost olmuşun
Cümle dağa üst olmuşun
Ak ellere elvan kına sürerler
Eksik olmaz karın yağar
Bulutlar birbirini koğar
Sabah günü sana doğar
Cevahirdir taşın senin
Alt yanın dağ ile bostan
Çevre yanın gül gülistan
Ayırdılar beni dosttan
Öter garip kuşun senin
Kerem meder geldim gittim
Şu fâni dünyaya nittim
Ululardan sual ettim
Kimse bilmez yaşın senin
deyip kesti…
Allah’ın hikmetiyle dağın başından duman kalktı bunlar yolu buldular. Dağdan aşağıya inip çok yol aldıktan sonra Zengi’ye vardılar. Keşiş’in konağına gidip baktılar ki, Aslı Han yoktur. Konak da ıssız durur. Kerem ah edip Aslı Han’ın bahçesine girdi. Baktı ki, bahçenin şenliği yoktur. Ağlayıp dışarı çıktı. Şehrin içinde gezerken baktı ki, birkaç kız el ele vermiş gider. Birisi Aslı Han’a benzer. Kerem bu kızı görünce:
“Eyvah cümbüş eder.” deyip aldı sazı eline, bakalım ne dedi.
Aldı Kerem:
Ela gözlüm ben bu yerden gidersem
Bir nişan vereyim al kerem eyle
Çok tuz ekmek yedik yâr senin ile
Şimdengeru hoşça kal kerem eyle
Ben gidersem karaları bağlama
Dertli sinem ateş ile dağlama
Ayrılık günüdür sakın ağlama
Gel otur yanıma gel kerem eyle
İşte gidiyorum görecek misin?
Yıkılmış gönlümü yapacak mısın?
Hasretin borcunu verecek misin?
Genç yaşında bunu bil kerem eyle
Dertli kerem eder, var ömür geçir
Elimden onlara bir şerbet içir
Ey Yaradan beni havadan uçur
Göreyim Aslı’mı gel kerem eyle
deyip kesti…
Bir de kız, Kerem’den bu sözü işitip:
“Bak beyim senden bu kelamı ummazdım. Geçenlerde de bahçede Aslı Han zannedip bana takıldın. Ben aradığın kız değilim. Senin aradığın kız Hoy şehrine gitti.” dedi.
Kerem bu haberi alıp Keşiş’in konağına geldi.
Sofu’ya:
“Kalk gidelim, sevdiğim Hoy’a doğru gitmiş.” deyip ertesi gün yola düştüler.
Kerem arkasına baktı ki, İsfahan dağları gözüne hayal meyal görünür. Aşkın ateşi harekete gelip Sofu’ya:
“Getir şu benim sazımı, zira son günümüzdür.” diyerek aldı sazını eline, bakalım ne dedi.
Aldı Kerem:
Evvel bahar yaz ayları
Sular akar şimdengeru
Her kafeste dudu kumru
Kuşlar öter şimdengeru
Baharın var azın azın
Cennete benzer ilk yazın
Menekşe çiçek her yazın
Açık kokar şimdengeru
Ağaçlar giyer donunu
Hakk’a çevirir yönünü
Dertli Kerem vatanını
Anıp ağlar şimdengeru
deyip kesti…
Kerem