hayranlık ifade eden alkışlardan sonra salon tekrar birdenbire sessizleşivermişti. Herkes merak içindeydi. Acaba başka birisi fiyatı yükseltmeye cesaret edebilecek miydi? Hiç kimse buna ihtimal vermiyordu. William W. Kolderup’la kim mücadele edebilirdi ki?
Satış memuru, tekrar bağırmaya başlamıştı:
“Bir milyon iki yüz bin dolar! Bir milyon iki yüz bin dolar! Başka arttıran yok mu?”
Tellal Gingrass da:
“Bir milyon iki yüz bin dolara satılıyor!” diye bağırıyordu.
William W. Kolderup, kalabalığın arasında kendinden emin bir tavırla, bir heykel gibi hareketsiz bekliyordu.
Uzun boylu, sağlam yapılı, geniş omuzlu bir adamdı. Başı, normalden bir hayli büyüktü. Bakışları, kararlı ve inatçı bir insan olduğunu belli ediyordu. Yer yer ağarmaya başlayan saçları, genç bir adamı kıskandıracak derecede sıktı. Bıyıkları yoktu. Devrin modasına uygun bir tarzda sakal bırakmıştı.
Satış memuru Dean Felporg, tekrar bağırdı:
“Arttıran yok mu?”
Bu suale cevap veren olmadı.
Satış memuru, elindeki çekici havaya kaldırdı ve saymaya başladı:
“Biiiirrrr! İiiiikiiii!”
Tellal da satış memurunun sözlerini aynen tekrarlıyordu:
“Biiiirrrr! İiiiikiiii!..”
“Satıyorum! Duyduk, duymadık demeyin! Spencer Adasını bir milyon iki yüz bin dolara satıyorum! Son pişmanlık fayda vermez! İyice düşünün! Satıyorum!”
“Saaaaaattttt!”
Herkes heyecan içinde, nefes dahi almadan neticeyi bekliyordu.
Satış memuru Dean Felporg, fildişi çekici havada sallıyordu. Masaya vurduğu anda satış sona ermiş olacaktı. Gözleri kalabalığın arasında dolaşarak, “saatttt” kelimesini uzattıkça, uzatıyordu.
İşte bu heyecan girdabı içinde, ikinci kuvvetli bir ses daha duyulmuştu:
“Bir milyon üç yüz bin dolar!”
Satış memuru Dean Felporg, “saaaatttt” kelimesini uzatmaktan vazgeçti. Havada sallanan çekiç, göğsünün hizasına indi. Aynı anda da bütün gözler, merakla ikinci sesin sahibine çevrildi. William W. Kolderup’a harp ilan eden cüretkâr kimdi acaba?
Bu adam, Stockton şehrinden, J. R. Taskinar’dı.
J. R. Taskinar, zenginliğinden çok, şişmanlığından dolayı şöhret yapmış bir adamdı. Tam iki yüz kırk beş kiloydu. Oturabilmesi için hususi koltuklar imal edilirdi.
Sacramento’da William W. Kolderup neyse J. R. Taskinar da Stockton’da oydu. Güney Kaliforniya’nın maden ve buğdaylarından başka petrolü de bu adamın kasasına milyonlar akıtıyordu.
J. R. Taskinar, zenginliği ve şişmanlığı kadar kumarbazlığıyla da şöhret yapmıştı. Muhitinde sevilen bir adam değildi. Hiç kimse onun hakkında “iyi bir adam” diyemezdi. Bununla beraber, ondan başkası da bu müzayedede William W. Kolderup’un karşısına çıkmaya cesaret edemezdi.
J. R. Taskinar, William W. Kolderup’u zenginliği, mevkisi ve herkes tarafından sevilen bir insan olduğu için şiddetle kıskanıyordu. Bu kıskançlık zamanla nefret hâline gelmişti.
J. R. Taskinar’la William W. Kolderup’un bu ilk karşılaşması değildi. İş hayatında daima birbirleriyle rekabet etmişler ve her defasında da mücadeleden William W. Kolderup galip çıkmıştı.
J. R. Taskinar’ın asla hazmedemediği bir mağlubiyet de Eyalet seçimlerinde, yüz binlerce dolar sarf etmiş olmasına rağmen, Eyalet Meclisi’ne William W. Kolderup’un seçilmiş olmasıydı. Rakibinin bu müzayedeye iştirak edeceğini nasıl öğrendiği de meçhuldü. Spencer Adası onun hiçbir işine yaramayacaktı. Fakat her ne pahasına olursa olsun, William W. Kolderup’u herhangi bir işte mağlup etmek, onun için önüne geçilmez bir ihtirastı. Son dakikada satışa yetişmiş ve:
“Bir milyon üç yüz bin dolar!” diye bağırmıştı.
Aynı anda da salonu fısıltı hâlinde bir tek ses kaplamıştı:
“Şişko Taskinar!”
Şişko Taskinar! Bu isim, kulaktan kulağa fısıldanmıştı. Onu hepsi tanıyordu. Şişmanlığı bütün gazetelere sık sık alay mevzu olmuştu. Amerika’da ondan popüler bir insana rastlamak imkânsızdı. Fakat o anda kalabalığı alakadar eden J. R. Taskinar’ın vücut yapısı değildi. Orada bulunanlar sadece iki ezelî rakip arasında başlayan mücadelenin neticesini merak ediyorlardı. Bu mücadele, kılıç veya tabancayla değil yüz binlerle ifade edilen dolarlarla yapılacaktı. İki muazzam çelik kasadan hangisinin galip geleceğini önceden tahmin etmek imkânsızdı.
Kalabalığı sarsan ilk heyecan dalgasından sonra salona tam bir sessizlik hâkim olmuştu. Duvarda yürüyen bir örümceğin ayak sesleri bile duyulabilirdi. Bu sessizliği, satış memuru Dean Felporg’un bağırışı bozdu:
“Spencer Adası! Bir milyon üç yüz bin dolara satılıyor! Arttıran yok mu?”
William W. Kolderup, J. R. Taskinar’a doğru döndü. Kalabalık, iki rakibi karşı karşıya bırakmak için kenara çekildi. Artık birbirlerini rahatça görebilirlerdi. Bakışları yıldırımlar yağdırarak boşlukta çarpıştı. William W. Kolderup:
“Bir milyon dört yüz bin dolar!” diye bağırdı.
J. R. Taskinar, vakit geçirmeden:
“Bir milyon beş yüz bin dolar!” diye karşılık verdi.
“Bir milyon altı yüz bin dolar!”
“Bir milyon yedi yüz bin dolar!”
J. R. Taskinar’ın her arttırışından sonra, William W. Kolderup kısa bir an düşünüyordu. J. R. Taskinar ise aksine düşünmeden rakamları bir makineli tüfek mermisi gibi fırlatıyordu.
Satış memuru Dean Felporg, bu mücadeleden memnun bir sesle:
“Bir milyon yedi yüz bin dolar!” diye bağırdı. “Arttıran yok mu?”
Tellal Gingrass da bir aksiseda gibi tekrarladı:
“Spencer Adası bir milyon yedi yüz bin dolara satılıyor! Duyduk, duymadık demeyin! Arttıran yok mu?”
William W. Kolderup, sükûnetle:
“Bir milyon sekiz yüz bin dolar!” diye bağırdı.
J. R. Taskinar, bir saniye bile düşünmeden:
“Bir milyon dokuz yüz bin dolar!” diye karşılık verdi.
Bu sefer, William W. Kolderup da beklemeden:
“İki milyon dolar!” diye bağırdı.
Bu miktarı söylerken hafifçe sararmıştı. Buna rağmen yüzüne bakanlar, mücadeleyi bırakmayacağını derhâl anladılar.
J. R. Taskinar asabileşmişti. Yüzü, trenleri durdurmak için kullanılan kocaman kırmızı yuvarlaklara benziyordu. Rakibinin mücadeleyi terk etmeyeceğini o da anlamış olmalıydı. Pırlanta yüzüklerle süslü, kocaman parmaklarını çıtlatıyor, saatinin kalın altın kösteğiyle şuursuzca oynuyordu. Bakışlarında sonsuz bir kin okunuyordu.
Kısa bir sükûttan sonra rakibini yere sereceğinden emin bir tavırla:
“İki milyon beş yüz bin dolar!” diye bağırdı.
William W. Kolderup, gayet sakin bir sesle:
“İki milyon yedi yüz bin dolar!” diye cevap verdi.
J. R. Taskinar,