Hüseyin Furkan Okudan

ELİF AŞK MİM


Скачать книгу

iş için koştururken ya da kitap okurken ölmeli

      Değerleri uğruna takip ettiği ışığa bakarken vermeli son

      nefesini

      Evet, ölüm kaçınılmaz

      İnsan ölmeli

      Lakin hakettiği şekilde vermeli

            son nefesini

      ÇARESİZLİKLERİMİN BENDEN UZAK ÇARESİ

      Sen mataramda kalan son bir damla su

      Ben sahralarda bitap düşmüş bir yolcu

      Seni görene kadardı çaresizliğim

      Ayılmak bayılmak arasında koşarken yokuşu

      Gözlerinde ne olduğunu bilmiyorum

      Beni hayata bağlayan bir görünmez kiriş belki

      Bir su çatlağı çöl ortasında

      Ya da dinlenmem için cennet mabedi

      Çaresizliklerimin benden uzak çaresi

      Kokun kokuların en güzeli duyduğum

      Nefesin aşkın çağırtkan cerbezesi

      Nutku kilitleyen bir muamma gözlerin

      Ve aşkın çaremin ta kendisi

      IZTIRAR

      Sen istedin gitmemi gözlerimden uykuyu alırken

      Ve sen koydun tanımsız yollara beni

      Aramaya çıkartmak için seni.

      Yüceliğin karşısında özür dilerim

      Kullandığım ucub kelimeler için

            Ve belki de

      Sana samimiyetimle hadsizlik ettiysem

      …ki etmişimdir.

      Kendini tamamlayamayan, her sokakta, her satırbaşında

      Ve gözbebeklerimi istemsizce diktiğim her manzarada

      Seni hatırlaması gereken bir karınca olarak.

      Ama

      Uçmak isterse karınca,

      Kanadını verir misin sonra?

      Yoksa yaratılıştan mı kanatlıdır uçabilenler?

      Bir kuşun bacaklarının arasında çırpınırken

      Ve boğulurken terden…

            Lütfen beni uçurma.

      Çünkü bilirim bu bir ölüm

      Yolun sonu demektir arayanlara.

      Arayan olmaya çalışırken

            şuursuzca

      Tökezledim defalarca çıktığım yollarda

      Her fırtınada gözüme kum kaçtı

                  Kaçırdım yolumu

      Biliyorsun bu acemiliklerimin ve hadsizliklerimin başıma

      açtıklarını Düşüp düşüp kalkmalarımda.

      Yine düşüp düşüp kalkmalarımda düşüyor aklıma

      Acaba cinim mi fazla yoksa meleğim mi az sayıca?

      La havle ve la kuvvete illa billah…

      Yukardan bakınca nokta kadar olan hayatta bitmez sorular

      Cevapsız da kalır hem

      Sualle tatmin olunmazsa.

      Yürümekle bitmese de

      Yolda olmalıymış insan

      Öyle der büyükler.

      Peki bizler

      Küçüklüğünde büyüyenler

      İnsan diyebilen var mı kendine?

      İns ve an

      Yani görünen an be an…

      Güzel rayihalarda dolandırmak mı burnu

      Taşı mı görmek

      Ağacı mı tasvir

      Yoksa anlayabilmek mi sivrisineğin kanadındaki sanatı

      Yahut

      Ötesi mi var bir mumun alevinde?

      Kaç alem var

            Hangi kattayız

                  Secde nedir?

      Abdestsiz bir mürekkeple yazılır mı Allah lafzı?

      Bilmeden olur mu bunları insan

      Etten tekamül, irade ve izan.

      …

      Dağın yamacında koşturan ceylanı çıkartan da sendin karşıma

      Önümde dikili duran fidanı da

      Yetseydi eğer kelimelerim sızlanmalarımı anlatmaya

      Çökerdim dizlerimin üstüne

      Ve haykırırdım bulutlara

            Ki damlaları

      Bazen vicdanımın olduğunu hissettirir bana.

      Rüzgarlar görülmeyenlere saygıyı

      Ve toprağın geldiğim yeri hatırlattığı

                  Bir dünyada

      Sınananların sınandığına kaybediyorum yavaşça.

      Senden ya Rab

      Sade senden istiyorum

      Ve sana ağlıyorum çekinmeden.

      Bana hala insan olabilme fırsatını verdiğin için müteşekkirim

      sana

      Sizler! Dinleyen, okuyan ve izleyenler

      Sakın aldanmayınız benim böyle konuştuğuma

      Benim adamlığım yalnız beş dakika

      O da bazen kağıt bazen satır başında.

      Ve bu cümleler bir okyanus

      Ve iki yıla mal oldu bana.

      KIRIK BİR HAYAT ŞİİRİ

      Savrulmuş bitap bağcıklar

      İntizamsız ayakkabıların üstünde.

      Bozuk bir saat var

      Kırık hayatlar içinde.

      Dört buçuğu paslı toplam yedi yaprak

      Atıl bir takvim kafesinde.

      Aklım bulanıyor tespih tespih terliyorum

      Ellerim titriyor gerçekleri kusuyorum

      Ömrün bir haftadan ibaret olduğunu öğrenince.

      Yarısı paslı bir cumayı görüyorum takvimlerde

      Koşuyor sana bakıyorum

      Sen zincirlenmişsin perşembede

      Giriş iznin kalmamış benim kafesime

      Nefes nefese kalıyorum.

      Ne bir pencere açılıyor göğsümden ta göğe

      Ne bir gün geri gelebiliyorum dokunmak için ellerine

      Yalnızlığın sarı feryadı tırmalıyor kulaklarımı

      Sensiz