iş için koştururken ya da kitap okurken ölmeli
Değerleri uğruna takip ettiği ışığa bakarken vermeli son
nefesini
Evet, ölüm kaçınılmaz
İnsan ölmeli
Lakin hakettiği şekilde vermeli
son nefesini
ÇARESİZLİKLERİMİN BENDEN UZAK ÇARESİ
Sen mataramda kalan son bir damla su
Ben sahralarda bitap düşmüş bir yolcu
Seni görene kadardı çaresizliğim
Ayılmak bayılmak arasında koşarken yokuşu
Gözlerinde ne olduğunu bilmiyorum
Beni hayata bağlayan bir görünmez kiriş belki
Bir su çatlağı çöl ortasında
Ya da dinlenmem için cennet mabedi
Çaresizliklerimin benden uzak çaresi
Kokun kokuların en güzeli duyduğum
Nefesin aşkın çağırtkan cerbezesi
Nutku kilitleyen bir muamma gözlerin
Ve aşkın çaremin ta kendisi
IZTIRAR
Sen istedin gitmemi gözlerimden uykuyu alırken
Ve sen koydun tanımsız yollara beni
Aramaya çıkartmak için seni.
Yüceliğin karşısında özür dilerim
Kullandığım ucub kelimeler için
Ve belki de
Sana samimiyetimle hadsizlik ettiysem
…ki etmişimdir.
Kendini tamamlayamayan, her sokakta, her satırbaşında
Ve gözbebeklerimi istemsizce diktiğim her manzarada
Seni hatırlaması gereken bir karınca olarak.
Ama
Uçmak isterse karınca,
Kanadını verir misin sonra?
Yoksa yaratılıştan mı kanatlıdır uçabilenler?
Bir kuşun bacaklarının arasında çırpınırken
Ve boğulurken terden…
Lütfen beni uçurma.
Çünkü bilirim bu bir ölüm
Yolun sonu demektir arayanlara.
Arayan olmaya çalışırken
şuursuzca
Tökezledim defalarca çıktığım yollarda
Her fırtınada gözüme kum kaçtı
Kaçırdım yolumu
Biliyorsun bu acemiliklerimin ve hadsizliklerimin başıma
açtıklarını Düşüp düşüp kalkmalarımda.
Yine düşüp düşüp kalkmalarımda düşüyor aklıma
Acaba cinim mi fazla yoksa meleğim mi az sayıca?
La havle ve la kuvvete illa billah…
Yukardan bakınca nokta kadar olan hayatta bitmez sorular
Cevapsız da kalır hem
Sualle tatmin olunmazsa.
Yürümekle bitmese de
Yolda olmalıymış insan
Öyle der büyükler.
Peki bizler
Küçüklüğünde büyüyenler
İnsan diyebilen var mı kendine?
İns ve an
Yani görünen an be an…
Güzel rayihalarda dolandırmak mı burnu
Taşı mı görmek
Ağacı mı tasvir
Yoksa anlayabilmek mi sivrisineğin kanadındaki sanatı
Yahut
Ötesi mi var bir mumun alevinde?
Kaç alem var
Hangi kattayız
Secde nedir?
Abdestsiz bir mürekkeple yazılır mı Allah lafzı?
Bilmeden olur mu bunları insan
Etten tekamül, irade ve izan.
…
Dağın yamacında koşturan ceylanı çıkartan da sendin karşıma
Önümde dikili duran fidanı da
Yetseydi eğer kelimelerim sızlanmalarımı anlatmaya
Çökerdim dizlerimin üstüne
Ve haykırırdım bulutlara
Ki damlaları
Bazen vicdanımın olduğunu hissettirir bana.
Rüzgarlar görülmeyenlere saygıyı
Ve toprağın geldiğim yeri hatırlattığı
Bir dünyada
Sınananların sınandığına kaybediyorum yavaşça.
Senden ya Rab
Sade senden istiyorum
Ve sana ağlıyorum çekinmeden.
Bana hala insan olabilme fırsatını verdiğin için müteşekkirim
sana
Sizler! Dinleyen, okuyan ve izleyenler
Sakın aldanmayınız benim böyle konuştuğuma
Benim adamlığım yalnız beş dakika
O da bazen kağıt bazen satır başında.
Ve bu cümleler bir okyanus
Ve iki yıla mal oldu bana.
KIRIK BİR HAYAT ŞİİRİ
Savrulmuş bitap bağcıklar
İntizamsız ayakkabıların üstünde.
Bozuk bir saat var
Kırık hayatlar içinde.
Dört buçuğu paslı toplam yedi yaprak
Atıl bir takvim kafesinde.
Aklım bulanıyor tespih tespih terliyorum
Ellerim titriyor gerçekleri kusuyorum
Ömrün bir haftadan ibaret olduğunu öğrenince.
Yarısı paslı bir cumayı görüyorum takvimlerde
Koşuyor sana bakıyorum
Sen zincirlenmişsin perşembede
Giriş iznin kalmamış benim kafesime
Nefes nefese kalıyorum.
Ne bir pencere açılıyor göğsümden ta göğe
Ne bir gün geri gelebiliyorum dokunmak için ellerine
Yalnızlığın sarı feryadı tırmalıyor kulaklarımı
Sensiz