evinde birkaç kez arama yaparlar, ama şiirlerini bulamazlar, çünkü yazılı olanları bile şairin dostları ve akrabalarının evlerinde saklıydı.
1956’da Kruşçev’in, Komünist partisinin XX. Kongresi’nde “Stalin’in tek insana tapma suçu”nu bir raporla ortaya koymasından sonra Balkar halkına itibarı iade edilir ve henüz Orta Asya’dan dönmeden bile, Frunze’de (şimdiki Bişkek), Balkar ve Karaçay şairlerinin ortak şiir kitapları: Jaşaubuznu Bayrağı (Yaşamımızın Bayrağı), Bizni Sözübüz (Bizim Sözümüz), Birge Jırlayık (Birlikte Şarkı Söyleyelim) ve Kerim Otarov’un Jolla (Yollar), İssa Botaşev’in Jüregimden Jırlayma (Yürekten Şarkı Söylüyorum) kitapları basılır. Bu da Balkar şairlerinin sürgünde “dayanamadıklannı ve şiir yazmaya devam ettiklerini” gösterir ve şiir yazmanın insan için yürekten gelen bir gereksinim olduğuna ve şiiri yasaklamanın mümkün olmadığına parlak bir kanıt oluşturur.
1957 yılında Balkarlar yeniden Kafkasya’ya dönerler ve Kabardin-Balkar Cumhuriyeti yeniden kurulur. Balkar şiiri ‘Cesedim yad ellerde kalacak’ diye geleceğini öngören en ünlü ozanı Meçievıi Kazakistan bozkırlarında kaybederek yurduna döner ve en verimli dönemine başlar. Birbiri ardından şiir kitapları Nalçik’te Balkarca olarak, Moskova’da ve diğer şehirlerde ise Rusça ve farklı dillerde yayınlanmaya devam eder. Kaysın Kuliev peş peşe Rusya Federasyonu Maksim Gorkiy Devlet Ödülü’nü, SSCB Devlet Ödülünü aldı. Ancak çoktan beri hakkettiği Lenin ödülü, birkaç kez aday gösterildiği halde, kendine verilmiyordu, çünkü en üst düzey devlet görevlilerinin engeliyle karşılaşıyordu. Kulievıe karşı oy kullanan bir Politbüro üyesinin argümanı ilginçti: “Bu tür şiirler Homeros’un zamanında bile yazılabilirdi.’ Sovyet edebiyat eleştirmeni Stanislav Rassadin bu sözler için: “O cahil insan, bu sözlerle, Kuliev’i nasıl yücelttiğinin farkında bile değildi” der. Hayranları sayesinde Sovyetler Birliği’nde ve dünyada büyük üne kavuşan, kitaplarının tirajı milyonları bulan şair, ancak ölümünden sonra, 1990’da SSCB’nin en yüksek Ödülü olan Lenin Ödülüıne layık görüldü. Dünya çapında bir siyasi lider olan Hindistan Başbakanı İndira Gandhi önemli bir toplantıda barış çağrısı yaparken Kuliev’in “Savaşta atılan her mermi annenin kalbinden geçer” dizelerini örnek olarak getirmişti. Yine Tanzila Zumakulova, Rusya Federasyonu Maksim Gorkiy Edebiyat Ödülünü kazanan ilk kadın şairler arasında yer aldı, o yıllarda SSCB Parlamento üyesine seçildi, SSCB Kadınlar Komitesinin yöneticilerinden biri oldu. Bu dönemde K. Otarov, S. Makitov, A. Töppeev, İ. Babaev, M.Mokaev, S. Gurtuev, A. Bayzullaev ve diğer şairlerin kitapları sık sık yayınlanarak, okuyucuların beğenisini kazandı.
Sürgün öncesi doğan bu şairlerin peşinden, sürgünde doğan, Moskova ve Nalçik’te sağlam bir edebiyat eğitimi gören, yetenekli, şiire yeni biçim, yeni felsefe, yeni yön kazandıran şairler ortaya çıktı: S. Musukaeva, M. Gekkiev, M. Beppaev, A.Doduev, M. Ölmezov, A. Begiev, M.Tabaksoev vb. İşte adlarını saydığım bu şair kuşağı Balkar edebiyatının kurucusu Kazim Haji’nın adına sahip çıkarak, Kazakistan’ın Taldı Kurgan kenti yakınlarında mezarını bulup naaşını Balkarya’ya getirdiler. Şairin adı ve naaşı bir ilke de imza atmış oldu: şimdi Nalçik’te, o mezarın bulunduğu yerde, Balkar halkına yapılan zulüm ve baskıyı anlatan anıt dikildi, müze açıldı (1999).
Son yıllarda tüm Rusya’da olduğu gibi Balkar şiirinde de bir düşüş görülmektedir. Bu düşüşü yeni, parlak isimlerin ortaya çıkmamasında görüyorum, yoksa daha önceki dönemde isimlerini saydığımız şairler hala verimli, kaliteli şiirleri ile okuyucuları sevindirmektedirler. Yeni isimlerin arasında A.Bakkuev’i, J. Lokyayeva’yı, A. Gazaeva’yı sayabiliriz.
Elinizdeki Antolojide, yazılı Balkar edebiyatının hemen hemen tüm şairleri yer almaktadır. Birinci baskıda yer almayan şairler de vardır (örneğin, Daut Haji; daha çok romanları ile tanıdığımız, ama şiir yazmayı da ihmal etmeyen Janakayit Zalihanov v.s.), son 15 yılda yazmaya başlayan genç şairlerin eserlerini de antolojiye dahil ettik, bir önceki baskıda yer alan şairlerin biografileri gözden geçirildi, yeni şiirleri eklendi. Böyle davranmaktaki amacım 20.yüzyılın başından bu yana Balkar edebiyatının gelişimini sergilemektir; çünkü şimdi söylevci, ilkel olarak niteleyebileceğimiz şiirler, zamanın siyasal ortamında okuyucuların beğendiği şiirler arasına girebiliyor ve bugünün şiir diline kaynak sağlıyordu. Edebiyatın bugün eriştiği doruklardan ve şiir kavramından yola çıkarak bu şiiri eleştirebiliriz. Ne ki, bugünü doğru algılamak, şiirin tarihine saygı gösterilmesinden geçer. Ayrıca, Balkar dili, Türkiye Türkçesine yakın olduğu için bu şiirleri, Ahmet Necdet’in sık kullandığı deyimiyle, dil-içi çeviri veya Türkiye Türkçesine çeviri sayabiliriz.
Günümüz Balkar şiiri, politik önyargıların pençesinden kurtulduğu bugünkü dönemde, yeni temalarla zenginleşti. Ancak genç şairlerimizi bekleyen zorluklar da vardır, yani Sovyetler döneminde sansürü beğenmiyorduk, şimdi ise kendi iç sansürümüzü kullanarak şiirlerin kalitesinden ödün vermemek gerekir. Bu da kolay bir iş değildir. Bir yandan Balkar Edebiyatı ilişkilerini daha geniş bölgelere yayma olanağını bulmuşken, eskiden devletin verdiği maddi olanaklar sınırlandığından, ülke çapındaki edebiyat bağlarını bile zayıflatmak zorunda kaldı ve bir tür kendi sınırlarına kapandı da denebilir. Ama aynı zamanda yeni bir hamle olarak, sponsorların yardımıyla kitaplar yayınlanmaya başladı, Türkiye’nin çeşitli devlet kuruluşları, belediyeleri, bu arada çok önemli işler yapmakta olan TÜRKSOY, Balkar şairlerini kendi etkinliklerine, şiir şölenlerine davet ederek, Türkiye ve Türk Dünyası ile olan bağları geliştirdiler. Bu kitabın yeni baskısı da Avrasya Yazarlar Birliği’nin desteği ile basılması bu ilişkilerin canlı bir örneğidir. Antolojimizde yer alan Balkar şairimiz Mu-talip Beppaev’in, topu topu 130.000 nüfuslı Balkarlar’ın temsilcisi sıfatıyla 2012 yılında Rusya Federasyonu’ndan ilk olarak Türk Dünyası Uluslararası Kaşgarlı Mahmut Ödülü’ne layık görülmesi bizi gururlandırıyor. Edebiyat alışverişi, ülkeler ve halklar arasında kültür ilişkilerini geliştirmekte en önemli araçlardan biri olduğu için, bu Antolojinin Balkar şiirine yeni dostlar kazandıracağını, Türk halkıyla, Türkiye ve Türk Dünyası edebiyatıyla ilişkilerini geliştireceğini umar, Karaçay-Balkar edebiyatına yeni ufuklar açmasını diler, bu Antolojinin yayınlanmasında değerli katkılarını esirgemeyen tüm dostlarıma candan teşekkür ederim.
KARAÇAY-BALKAR ŞARKISI
Sözleri: SEMENLANI İsmayıl
Müzik: Halk müziği
Yükselirsin sen göklere
Kafkas dağları içinde
Ve cam gibi parıldarsın
Büyük buzullar üstünde.
nakarat:
O-o ray-da, oray-da, ray-da,
Orayda, rayda, orayda,
Orayda-rayda, orayda-rayda,
Orayda-rayda, orayda,
Üstünde vardır ak kürkün,
Yaz kış demeden giyersin.
Hava bozulmaya görsün,
Fırtına başlasın dersin! -
– nakarat —
Hava çok güzel olsa da
Durmuyor