Kanşaubiy Miziev – Ahmet Necdet
DAUT – HAJİ ŞAVAEV
Şauaylanı Daut Haji 1800 – 1892 yılları arasında Balkar bölgesinin Çegem köyünde yaşamış olup, kendisi Karaçay’dan göç eden Abayhan soyadından Şauay’ın oğludur. Daut Haji, hem din önderi, hem yönetici olarak Elbrus Dağı’nın her iki tarafında da alenen tanınmış kişiydi. Cocukken hem Dağıstan’da, hem de Arab ülkelerinde iyi eğitim alan halk ozanı, Balkar dağlarına döndükten sonra Çegem’de medrese açar ve Karaçay’dan, Balkar’dan kabiliyetli çocukları toplayıp, onlara dersler verir. Halkın bilincinde Daut Haji tasavvuf şiirinin ustası olarak bilinir. Kuran-i Kerim’in bazı suralarını Karaçay-Balkar diline çeviren ozan aynı zamanda kendisi de ‘Muhammat Faygambar’, ‘Rasul’, ‘Mussa Faygambar’, ‘Yusuf Faygambar’ gibi birçok zikre (ilahiye) de imza atmıştır. Daut Haji, ‘Leyla Bla Mecnun’, ‘Tahir Bla Zuhra’, ‘Yusuf Bla Zuleyha’ isminde aşk destanlarının da şairidir. Şauaylanı Daut Haji’nin eserlerini Balkar ve Karaçay köylerinde araştırıp ortaya çıkarmakta büyük katkısı olan, Filoloji Bilimleri Doktoru, Profesör Hamit Malkonduev, Nalçik’te halk ozanının iki ciltlik eserlerini yayınlamıştır.
Kitapları: Şauaylanı (Abayhanlanı) Daut Haji. Dünya Sağışla. (2007, Şauaylanı (Abayhanlanı)Daut Haji. Dünya Düşünceleri, yayına hazırlayan Hamit Malkonduev); ‘Eski Karaçay – Balkar Adabiyat’ (2002, Eski Karaçay – Balkar Edebiyatı’ seçkisi’nde ‘Şauaylanı Daut Haji’ bölümü ).
Hakkında: Bittirlanı T.Şauaylanı Daut //‘Eski Karaçay – Balkar Adabiyat’ (2002, Bittirlanı T. Şauaylanı Daut. //Eski Karaçay – Balkar Edebiyatı’ seçkisi’nde Daut Haji bölümü).
Ben Daut Haji, söylüyorum,
Düşüncemi hüzünlenip çiziyorum:
İnsanoğlu, nasıl senin hallerin?
Rahat mıdır bu dunyada bedenin?
Rahat değildi dünyada Peyğamberimiz de,
Zorlandılar Ömer, Osman, Ali de,
Şiddet ateşi kavuruyor insanları,
İnsanı da yendi onun zehiri.
Şauay Haji, çok kitaplar okudun,
Hiç durmadan Kuran’ına sen taptın,
Din yolunda hizmet ettin, çalıştın,
Çok talebe yetiştirdin, öğrettin.
Zikrederek, halkıma teslim ediyorum,
İnsanoğlu, zamandan tasarruf etme,
Tan attığında, Kuran’ı okuduğun evde,
Din sureleri sahip olur evine.
KÂZİM MEÇİEV
1859 yılında Balkarya’nın Şıkı köyünde doğdu. Babası Bekki, doğuştan topal olan Kâzim’i imam olabilmesi için Dağıstan’dan gelen hocanın yanına verdi. Hocası Arap, Fars ve Osmanlı edebiyatını iyi bildiği için, Kâzim o yıllarda Balkar dağlarında çok nadir rastlanan bu fırsattan yararlanarak bu edebiyatlarla yakından tanışır. Üç kez Mekke’ye “hac kılma”ya gittiğinden halk arasında Kâzim Hacı adıyla tanındı. Okuyucular ve edebiyatçılar ise günümüzde de ondan KÂZÎM diye söz ederler. Hacı, Arap ülkelerinin yanı sıra Türkiye’yi de gezdi. Tüm Türk halkları için Ahmet Yesevi, Türkiye Türkleri için Yunus Emre ne kadar kutsal ise, Karaçay-Balkar Türkleri için de Kâzim o kadar değerli bir düşünür ve şairdir.
Kâzim bir taraftan Çarlık Rusyası’nın, diğer taraftan yerli yönetim, zengin toprak ve mal sahiplerinin baskısı altında ezilen halkıyla, aziz yurduyla bütünleşen, halkının acısını paylaşan halk ozanıdır; aynı zamanda, O, Balkar’ların yeni tarihinde yazılı edebiyatın temelini de atmıştır. Meçiev, kafasında ana diliyle oluşmaya başlayan şiirlerini yazıya dökmek için Arap alfabesini kullanır, yani fiilen, Arap harflerinden bir Karaçay-Balkar alfabesi icat eder; bu, uluslaşma sürecinde de bir adım olur. 1917’de Rus İhtilali Kafkasya’ya kadar uzanır ve Kâzim, din konusu dışında, ihtilali destekler; çünkü yeni düzen, şairin tüm sorguladığı konulara cevap vermeyi vaad etmekteydi.
Ancak, Kâzim, Sovyet iktidarının bütünüyle, olduğu gibi kabul edemeyeceğini görmekte gecikmez. Öncelikle şiddete başvurulması, dinin baskı altına alınması, tartışılıp düşünülmeden karar alınması, dürüst insanların ‘siyasi suçlular’, ‘vatan haini’ yaftasıyla tutuklanmaları, özellikle 1930’lardaki Stalin rejimi soykırımları, ve nihayet, Kâzim’in de ölümü ile sonuçlanan Karaçay-Balkarlar da dahil, birçok halkın Orta Asya ve Sibirya’ya sürülmesi gibi eylemlere şair bazen şiirleriyle, bazen de açıkça muhalefet etmiştir. Yüzyıl başında hac kılmak için Mekke’ye gittiğinde gurbet illerinde ölmemesi için yakaran şair, 1945 yılında, sürgünde, Kazakistanıda aç ve sefil hayat koşullarında dünyaya gözlerini yumar ve meçhul bir mezarlıkta gömülür. Ancak ölümünün 32. yılında genç Balkar şairleri Kazakistan’a giderek, büyük halk ozanının mezarını Taldı-Kurgan ilinin Telman köyünde bulurlar. 1999 yılında Meçiev’in naaşı Nalçik’e getirilir ve Stalin rejiminin Balkar halkına karşı işlediği soykırımda ölenlerin anısına yaptırılan anıtın yanında toprağa verilir.
Kitapları: Soltanhamit Al Çegemi (1918, Temirhan Şura, Çegemıli Suttanhamit), Meni Sözüm (1940, Benim Sözüm), Saylamala (1959, Seçilmiş Şiirler), Kâzim (1959, Rusça, Nalçik, Kâzim), Ogon Ocağa (1970, Rusça, Moskova; Ocağın Ateşî), Nazmula Kitabı (1984, Şiirler Kitabı), Çığarmalarını Eki Tomluğu (1989, yayına hazırlayan Alim Töppeev, İki Ciltlik Eserleri), Kâzim Meçiev (1987, Kâzim Meçiev), Din Kitabı (1992, Din Kitabı), Kâzim (1996, Kâzim , yayına hazırlayan Abdullah Begiev), Razum İ Golos (2009, Rusça, Nalçik, Zihin Ve Ses), İzbrannıye Proizvedeniya (2009, Rusça, Nalçik, Seçilmiş Eserleri)
Hakkında Kitaplar ve Araştırmalar: Kâzim Meçiev (1966, 1973; Dalhat Mammeev. Kâzim Meçiev), Kâzim (1989, Kazim. İki Ciltlik Eserleri yapıtının inceleme bölümü, Alim Töppeev). (1996, Kâzim kitabının inceleme bölümü, Abdullah Begiev)
KÂZİM’İN ARABİSTAN’DA LOKMAN HACIYA VASİYETİ
Lokman Hacı, sen uslusun, sabırlısın,
Ben ölsem de, sen dağlara varırsın.
Köylülere kara haber verirsin,
Razıyım ben, sen razılık alırsın.
Ter ateşle çıktım tana, çaresiz,
Ölümcül hastalık tuttu, amansız.
Altı1 idik hak yoluna çıkanlar,
Allah’çün duaya telaş edenler.
Dördümüze elçisini gönderdi,
Yola çıktım O’na doğru, tek kendim.
Kötü ağrı, ateş