giden günler aklıma gelince,
Gözlerim yaşla dolar.
Ömür bir kere sardı mı
Kızak gibi kaydırır.
Aslında kaybolup giden hayattır.
Azalır yavaş yavaş ömrünün günleri.
Bir gün gelip kulağına
Alnındaki kırışık, geçmişindir denecek.
Padişah, zengin, şair, bilgenin de
Sonunda gideceği yer, topraktır.
Öldükten sonra yaşamak isterim,
Severse okur yeni nesil.
Bilgeden söz, ustadan kusur kalır.
Yanlışım varsa ayıplamayın.
BENIM HAYALIM
Değerli sözlerim, tüm hazinem olsun bir gün,
Tüm hayalim budur, halkım!
Sözlerimden daha değerli olmasın altın!
Başköşe zenginin, eşik de yoksulundur
İşte buna yanar içim.
Konuşan dil değil, güçtür.
Buna dayanmaz ruhum.
Ceket yırtık, cepken kolsuz, el kısa,
Saç döküldü, bel büküldü.
Bir ben atlı, diğerleri yaya,
Elim nereye yeter benim?
Yırtık çadır, tek sığınak evim,
Anam atam ne olacak?
Hücrede vızıldayan bir serçeyim,
Bülbül gibi mi gelir sesim?
Hayallerim gerçekleştiğinde,
Bilin ki çürümeyecek mezarda cesedim.
GARDIYANIMA
Her yere pusu kurmuş
Benim baş belam olmuşsun.
Babanı mı öldürdüm?
Katil değil Alaşçı’yım ben
Altı yıl bırakmadın peşimi.
Ne kazanır, ne de kaybedersin
O yüzden bitmez bu savaş, bu zor gün.
Yeğenim değil, eniştem değilsin,
Anlamsız bir akrabam oldun.
Baldız mısın, metres misin?
Oynaşıp gülüyorsun benimle.
Elinde gücün olsa,
Şüphesiz, paramparça edersin halkı.
Bu niyetinden vazgeçmedikçe
Nasıl elin bulaşmaz kana?
Kartal, kurt, köpek gibi leşle beslenip,
Benzedin gagasıyla kan tırtıklayan saksağana.
Kana doyduğun an guguklarsın,
Sırtını bozkıra yaslarsın.
Etrafına bakmadığın için kendini görürsün ancak,
Zannetme ki tek kişisin dünyada.
Ağzını kanla zehirle doldurup,
“Adalet” dersin üstelik bağırarak, gülerek.
Sahtekârlara inanırsın çünkü kendine benzer,
Gerçekleri dinlemezsin bilerek.
Senin işindir vaadettiklerini yapmayıp
Kurnazlıkla kendi sözünü çiğnemek.
CAHILLERIN CAHILLIĞINI DÜŞÜNÜRKEN
İnsana her şeyden önce bilgelik lazım,
Bilimdir insanı görkemli kılan.
Hiçbir şey öğrenmeyen cahil gider,
Övgüye, teşekküre ilişmeden.
İlime bulaşmadan köşede kalanların,
Hayatı geçer gider, elinden kaçar.
Bilge insan ise her zaman barışçıl olur,
Kardeşleriyle huzur içinde yaşar.
Cahillikle geçen bir ömür,
Adeta gece gibi karanlık ve puslu.
Çaresizliğe düşürür insanı,
Cahillerin cahilliği, anlamsız ve süslü.
Kılıç alıp eline savaşa gitmek isterse biri,
Bakar ki binecek at kalmamış yine.
Fakirin kuyruksuz atını da alırlar
Yanır atın, sineklenmesi gibi.
Yemek seçer, çadır kurar, başka işi yok,
Müsriflikten başka düşündüğü de.
Dediğini yap, her işine koş yoksa,
Buzağının dişi gibi sert kırbacıyla vurur sana.
ZAMANIN DEĞIŞIK BU YÜZÜ NEDIR?
Zamanın değişik bu yüzü nedir?
Çiçek açan gülünün yaprağı nedir?
Sabahı aydınlıkla karşılayan
Hür, özgür bozkırların toprağı nedir?
Soyu kurumuş yok olmuşçasına
Vızıldayan sineklerin kaçardı keyfi.
Ah! Kedersiz endişesiz yaşanan zamanlar
Yükseldi zeytin ışığı güneşin.
Kedersiz kimse kalmadı yurtta.
Devrin rengi değişti şimdi.
Sahrada bir zamanlar kendi halinde
Yaşayan halkın yarını bulanık şimdi.
Ucuz mala gider mi biri,
Yetişen büyüklerini de dinlemeden.
Avcıya yakalanmamıştın uzun süre,
Şimdi ise avucuna düştün bin kere.
Avcıya yakalandığında ansızın,
Akranların ağlar sızlar, talihsizce.
Asırların verdiği hazineden ayrılır,
Çıplak kalan halkımı artık kim korur?
Hainler kınarsa milletimi
Kalbimiz soğur, hayata ne verebiliriz?
Binden yüzü, yüzden onu, ondan biri,
O “biri” de kalmazsa ne yaparız?
Düşüncelerimin sahibi de o olursa,
Eyinime binmeden durmaz.
Gün gelip bagaturlaşırsa,
Her bacadan çıkan dumandan da vergi alır..
OKU, GENCIM, KALEM AL
Oku, gencim, kalem al,
İlerleyeceğin gün geldi.
Bilimle bilge olunur,
Okumak için güç verdi.
Sabah gelir, güneş çıkar,
Süte