Ali Akbaş

Eylül'e Beste


Скачать книгу

anlaşamam

      Yaban oldum artık eve obaya

      Türkümü unutturdun!..

      Nevruz

      Koşarak geldi seher yeli

      Bugün nevruz dedi

      Eğildi çiğdemin kulağına

      Uyan sarı kız dedi

      Cemre düştü havaya

      Sulara cemre düştü

      Cemre düştü ovaya

      Kurtlar kuşlar bölüştü

      Donattı kızlarını toprak ana

      Her yer çiçekti

      Kına yaktı gelinciğin eline

      Gözüne sürme çekti

      Bir alev mendil aldı lâle

      Halaya durdu

      Gök gürledi, şimşek çaktı

      Çaylar kudurdu

      Dağlara kaçtı kar baba

      Koyaklara saklandı

      Uzaktan görünce ihtiyar çoban

      Onu bir koyun sandı

      Arılar emdikçe usâresini

      Fidan gıdıklanıyor

      Güldükçe güller açıyor dalında

      Gül utanıyor

      Bir ozan usulca öptü sazını

      Bugün nevruz dedi

      Oynasın koç yiğitler

      İnlesin kopuz dedi

      Bahar Karşılaması

      Şaştım kaldım,

      Bu sabah,

      Gelmez sanılan yaz gelmiş,

      Bir kuş tüyü düşer gibi

      Nisan düştü bahçeye!

      Bahçe bir çerçi bohçası

      Göz mü dayanır

      Hevenk hevenk renk

      Kırlarda bir hengâme

      Uyanmış kara toprak

      Ben artık uyuyamam

      Her dal,

      Tomur tomur tomurcuk

      Her çiçek bir kahkaha

      Uçuşan tozlarda döl bereketi

      Etrafta bir telaş, bir telaş

      Fidanlarda genç kız acelesi var

      “Nisan hamfendi bir ay,”

      Değmeye gelmez

      Ağlar

      Kuş Sofrası

      Bir yudum yağmur suyu

      Ve bir dilim dolunay

      Soframız kuş sofrası

      Ninniler söylesin çay

      Soframız kuş sofrası

      Üstümüz yayla göğü

      Altımız yurt toprağı

      Büyü bebeğim büyü

      Ekmeğin gül yaprağı

      Soframız kuş sofrası

      Güneşten damıtılmış

      İçtiğimiz bengisu

      Uğur getirsin diye

      Dâvet ettik Yûnus’u

      Soframız kuş sofrası

      Gökyüzünden mâvilik

      Buluttan süt sağarız

      Gelin öksüzler gelin

      Kırkımız da sığarız

      Biz yemeden doyarız

      Soframız kuş sofrası

      Uyanış

      Dün,

      Koruda,

      Çelik gagasıyla bir ağaçkakan

      Telgraf çekti uzaktan uzağa

          “– Tiki tak tak

                  Tak tiki tak tak

                      Tiki tak tak tak

      Artık uyumak yasak!..”

      Bu ses

      Yankılandı kavaktan kavağa

      Posta görevlisi bir kaplumbağa

      Koşar adımlarla yaydı haberi

      Ovadan ovaya

      Dağdan dağa

              “– Heeey uyuyanlar

                  Uyanıııın!”

      Uyandı koru halkı

      Uyandı yılan çıyan

      Uyandı börtü böcek

      Dallar çiçeğe durdu

      Cemre düştü toprağa!..

      Kır Mektebi

      Mevsimleri, günü, ayı

      Çerçöpten yuva kurmayı

      Yavrusunu uçurmayı

      Nereden öğrenmiş bu kuş

          Kır mektebinde okumuş

      Kırmızı, mavi, mor, sarı

      Çiçek çiçek gezer arı

      Nasıl da bilir yolları

      Dere tepe iniş yokuş

          Kır mektebinde okumuş

      Örümcek küçücük böcek

      Kızına çeyiz örecek

      Bu Çin işi dantelayı

      Hangi tezgâhta dokumuş

          Kır mektebinde okumuş

      Ben Gördüm

      Böyle bir ağaç olmaz mı diyorsun

      Ama ben gördüm

      Yarısı yeşil yarısı mordu

      Üstünde bir kertenkele soluyordu

      Böyle bir kuş olmaz mı diyorsun

      Ama ben gördüm

      Göğü yırtıyordu kırmızı gagasıyla

      Bir deli poyraz esiyordu

      Böyle bir şey olmaz mı diyorsun

      Ama ben gördüm

      Atkı sandı eleğimsağmayı

      Yaramaz bir çocuk

      Boynuna sardı

      Böyle bir şey olmaz mı diyorsun

      Ama ben gördüm

      Mevsim kıştı

      Her taraf kardı

      Adam bir gül kopardı

      Eli yandı

      Issız Bahçe

      Çocuktum,

      Sapanla