Ahmetcan Aşiri

İdikut Roman


Скачать книгу

sileceğim!

      – Burhan nasıl söz vermişti? diye düşündü Bavurçuk Art Tekin, “Bizim gibi bağımlı olacağız mı dedi?”

      İdikut için Cengizhan’ın verdiği söz şimdilik büyük bir sır olarak kaldı.

      – Sen bana sadık bir Uygursun, sana inanırım. Ama Tangutlara pek inanmam.

      Bavurçuk Art Tekin, Burhan’ın Kağan’a nasıl söz verdiğini bilmediği için, “Duymuş kulakta ayıp çok.” sözügereği söze karışmadan onu dinlemekle yetindi.

      Börte Hatun; güzel, uzun boylu, uzun saçlı bir hatunla yemek getirtiyordu. Bavurçuk Art Tekin bu hatunu beğendi. Cengizhan bunu görünce, – Burhan’ın kızı! Benim hatunum! İsmi Çahe!

      Börte Hatun, Çehe’nin misafirlere tanıştırılmasını içine sindiremedi, kaşlarını çattı, yüzünün rengi değişti.

      – Çabuk ol! diye emretti,

      – Bir yere takılma.

      Büyük hatun herkesin gözü önünde küçük hatuna sert davrandı. Töreye göre onun bu küçük hatundan daha rütbeli olduğu belliydi. Büyük hatun ağırbaşlı, akıllı, herkese sözü geçen; ama çok alıngan, hassas bir hatundu. Kendisinin ilk önce tanıştırılmamasını kabullenemedi.

      “Ben kimim?” diyordu kendi kendine. “Tangut Hatun neden benden önce tanıştırılıyor? Ben büyük hatunluk rütbesini hiç zaman kaybetmedim, kaybetmeyeceğim!”

      Kağan hata yapıp Börte’yi incittiğini fark etti.

      – Bu benim büyük hatunum Börte Hatun. Benim bitmez tükenmez manevî hazinem!

      Bu büyük bir takdir ve taltifti. Çok sıkılan Börte, Kağan’ın, iltifatını duyunca rahatladı. “İkinci sırada övme birinci sırada tanıtmaya göre bir şeye yaramaz kağanım!” dedi içinden.

      – Tekrar hoş geldiniz diyorum aziz misafirim! Yolculuğunuz kutlu olsun! Tuz kutsaldır. Bu, Kağanımın size açtığı sofrasıdır! dedi Börte.

      Cengizhan, Börte’nin aklına hep uyardı. Bavurçuk Art Tekin’e bakarak, “Doğru söylüyor!” der gibi başını önüne eğdi. Börte’ye de memnuniyetini ifade etti.

      – Aferin size! Kalbiniz nurla dolsun! Âlicenap Melike! dedi ve tazim için başını eğdi İdikut,

      – Tuz gerçekten kutsaldır!

      Büyük bir medeniyetin alametlerini üzerinde taşıyan İdikut’un gösterdiği ihtiram Börte’nin kırılan gönlüne merhem ve ilaç oldu, samimiyetle güldü.

      Cengizhan, Bavurçuk Art Tekin’i her bakımdan denemeye çalışıyordu.

      – Ben hırsızlıktan şöhret bulmadım. Ahlaksızlıktan ün almadım. Yalan söyleyip şanımı yüceltmedim. Aklım eksik, ağzım boş değil. Şimdi ben itibardan düştüm mü?

      – Hayır! Öyle olsaydı itibarınızı kaybederdiniz.

      – Doğru cevap! Kalbimde eskiden olmayan büyük bir kaygı, öyle derin bir dert var ki… Bunun şifası var mıdır acaba?

      – O, nasıl bir kaygı ve dert, bilmek mümkün mü? dedi Bavurçuk Art Tekin.

      – Yer! Altın! Hatun!

      – Şifası vardır! Hepsi savaşla elde edilir! Ama en ağır dert ise yer davasıdır. Yer, toprak dediğimiz şey hatun değil ki arabayla taşınsın. Toprak çok cömerttir, ama aynı zamanda o bir ejderhadır ki her şeyi yutar. Kendisi de her şeye rağmen yerinde sabit durur. Onunla beraber yaşamak mümkün değil!

      – Doğru söylüyorsun! Söylesene, hatunlar hasret çekmeye değer mi?

      – Hükümdar ve hanlar için böyle hasret çok mühim!

      Börte Hatun, Bavurçuk Art Tekin’in böyle konuşacağını hiç tahmin etmemişti. Erkeklerin hatunlar için nasıl hasret çekeceğini onun ağzından duymak için kulak verdi.

      – Alicenap, namuslu ve güzeller için! diyerek bunun hikmetini anlatmaya başladı. Bavurçuk Art Tekin yıllarca kafasında olgunlaşan felsefi görüşlerini herkese dinletti. Bu sırada bir genç kız eşikten geçerek çadıra girip bir yerde oturdu ve İdikut’un sözüne kulak verdi. Kağan, Börte, Çahe, Cuci, Üketay, Toli o kıza hiç bakmadı.

      – Her şeyi düşünerek yapan, eşi yanında olsun olmasın ona sadık olan, namusunu koruyanlar!

      – Sadece iyi kötü günlerde mi? diye sordu Kağan.

      – Onların fedakâr olma vazifesi vardır! Bavurçuk Art Tekin biraz durdu ve kapı önündeki kıza baktı, sonra kendisini dikkatle dinleyen Börte Hatun’a hitaben söylüyormuş gibi manalı gülümsedi ve

      – Akıllı, kanaatkâr, namuslu ve sadakatliler hasret çekmeye değer. Dili tatlı, eli bereketli, bastığı ayakları kutlu hatunlar bizim koruyucumuzdur.

      Bavurçuk Art Tekin’in sözünü dinleyen Börte Hatun’un yüzü güldü. O İdikut’un akıllı ve büyük bir zat olduğunu kabul etti. “Gerçekten İdikutmuşsunuz. Tanrı sizi hep korusun!” diye düşünerek ondan memnun oldu. Kapı önünde kimsenin dikkatini çekmeden oturan kız da Bavurçuk’a dik dik baktı “Cuci olmasaydı bunlar benim için domuz derisine bürünmüş aptallardır!” dedi içinden. Domuzlardan kötü bir şey duymamak için yerinden kalkıp dışarı çıktı. Fakat Cuci ona bakarak ağırlamış oldu.

      Cengizhan biraz düşündükten sonra,

      – Senin alicenaplığına nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Adalet ve cömertliğine inanıyorum. Akıl ve bilginle beni ikna ediyorsun. Bundan sonra senin makamın da benim gibi yüksek, itibarın diğer hanlara göre yüksek olacak. Sen benim evladımsın! Aramızda kin ve husumet olmasın istiyorum! dedi.

      Bavurçuk Art Tekin samimiyetle güldü ve

      – Siz kurt, ben koyun, siz kedi, ben fare, siz kartal ben güvercin değil. Nasıl olur da kin olsun?

      – Ama seni yine de deneyeceğim!

      – Ben de sizi deneyeceğim!

      – Ne zaman ve nasıl deneyeceksin?

      – Siz bana dostsunuz! İhtiyacınız olduğunda bana elçi göndereceksiniz. İşte dost önünüzdedir. Savaşa girdiğimizde eğer ikimiz kardeş olursak, üzüldüğümüzde ya da bir felaket ortaya çıktığında sabır ve metanette, çok zengin olduğunuzda cömertlikte, eğer devletiniz ve hatunlarınız elden gitse dayanıklı olmanızla deneyeceğim! Siz kötü söze sebat gösterdiniz, gazabınız yükseldiğinde kendinizi tutup oturdunuz. Bundan daha büyük imtihan olmaz! dedi Bavurçuk Art Tekin, Kağan’a bakarak,

      – Kutlu Kağan’ın ömrü uzun, devleti ebedî olsun! Size denk bir hakanı bu dünyada görmedim, duymadım. Hangi hakanda güç kudret var ki benim gibi kestirip atsın. Hâlâ dünyaya gelmemiş İdikut’un sert ve hikmetli sözlerini, dengesini kaybedip söylediklerini sabırla uzun uzun dinlesin! Dinlemez belki! Ama siz, derdi çok büyük Kağan, kendinizi tutup gazabınızın üstün gelmesine izin vermediniz. Sizin, benim gibi bir hakana adil ve merhametli davranmanız halkım tarafından bilinecek. Cömertliğiniz gönüllerde sevgi uyandıracak. Hoş görülü olmanız halkımızın dilinde destan olacak. Velakin dostu cisminden cüda etmeyesiniz. Bu, sizin gibi hakanın dehasıdır! diye düşünüyorum!

      Bu sözleri dinleyen Cengizhan çok sevindi, yüzü güldü.

      – Ben senin hakkında yanılmadığımı anladım! dedi Cengizhan samimi bir tebessümle,

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст