iki alayın kılıç artığı subaylarıyla beraber, hemen hepsi esir olmuşlar. Yunanlar bunları gemilerle Mudanya’ya nakletmişler. Bekir Sami Bey, bu kılıç artıklarının komutasını ele almak üzere gönderilmiş.
Bekir Sami Bey, 27 Haziran 1919 tarihli telgrafında, 22 Haziran 1919 tarihli iki emrimi ancak 27 Haziran’da Bursa’ya vardığında alabildiğini söylüyor ve verdiği malumat ve izahatta “Millî gayeleri gerçekleştirecek yeterli vasıtaları bulamadığımdan, tümenimi yeniden tertip ve düzene sokmayı başarırsam daha iyi hizmetler yapılmasının mümkün olacağını gördüğümden, 21 Haziran sabahı Kula’dan Bursa’ya doğru harekete mecbur oldum. Bununla beraber birçok engellere rağmen, millî hareketin memleketin kurtarılması için zaruri olduğu fikrini her tarafa yaymaya muvaffak oldum.” diyor. Düşüncelerime ve faaliyetlerime sarsılmaz imanı olduğunu bildiriyor ve bu hususta hemen teşebbüslere başladığını, Çine’de bulunan 57’nci Tümene de emir vermekliğimi ve kendisine de emir vermekte devam etmemi istiyordu (Ves. 20).
Millî Teşkilat Kurulması ve Milletin Uyandırılması
Bir hafta kadar, Samsun’da ve 25 Mayıs’tan 12 Haziran’a kadar Havza’da kaldıktan sonra Amasya’ya gittim. Bu müddet içinde bütün memlekette millî teşkilat kurulması lüzumunu bir genelgeyle bütün komutanlara ve sivil idare amirlerine bildirdim.
Dikkate değer bir noktadır ki İzmir’in ve onun arkasından Manisa’nın ve Aydın’ın işgali ve yapılan tecavüz ve zulümler hakkında henüz millet aydınlanmamış ve millî varlığa vurulan bu feci darbeye karşı açıkça, herhangi bir şekilde tepki ve şikâyet gösterilmemişti. Milletin bu haksız darbeler karşısında sessiz ve hareketsiz kalması, elbette milletin lehinde tefsir olunamazdı. Onun için milleti uyandırıp harekete getirmek lazımdı. Bu maksatla 28 Mayıs 1919 tarihinde, valilere ve müstakil mutasarrıflıklara, Erzurum’da 15’inci Kolordu, Ankara’da 20’nci Kolordu ve Diyarbakır’da 13’üncü Kolordu Komutanlıklarına, Konya’da Ordu Müfettişliğine bir genelgeyle şu yolda tebligatta bulundum:
İzmir’in ve maalesef bunu takip eden Manisa, Aydın’ın işgali, ilerideki tehlikeyi daha açık olarak hissettirmiştir. Yurt bütünlüğümüzün korunması için milletçe daha canlı olarak tepki gösterilmesi ve bunun devam ettirilmesi lazımdır. Millî hayat ve istiklalimizde gedikler açan işgal ve ilhak gibi hadiseler bütün millete kan ağlatmaktadır. Izdıraplar zapt olunamıyor. Hazmedilmesi ve dayanılması mümkün olmayan bu duruma derhâl son verilmesinin bütün medeni milletler ile büyük devletlerin adalet ve nüfuzlarından sabırsızlıkla beklendiğini göstermek gayesiyle, önümüzdeki hafta içinde ve muhtelif vilayetlere göre pazartesi başlayıp çarşamba günü müracaatın arkası alınmak üzere, büyük ve heyecanlı mitingler yapılarak, millî nümayişlerde bulunulması, bunun bütün kasaba ve köylere kadar genişletilmesi, bütün büyük devletlerin temsilcileriyle Babıali’ye uyarıcı telgraflar çekilmesi, yabancıların bulunduğu yerlerde yabancılar da uyarılmakla beraber millî nümayişlerde terbiye ve sükûnetin korunmasına son derecede dikkat edilmesi, Hristiyan halka karşı bir tecavüz, nümayiş ve düşmanlık gibi tavırlar alınmaması zaruridir. Zatıalilerinin bu fikirler etrafında hassas ve müessir bulunmaları dolayısıyla, işin iyi idare edileceği ve başarıya ulaşılacağına âcizlerinde tam bir güven vardır. Neticesinden haberdar buyrulmamı rica ederim.
Mitingler, Millî Nümayişler
Verdiğim bu talimat üzerine her yerde mitingler yapılmaya başlandı.
Yalnız birkaç yerde bazı vehimler yüzünden tereddüt edildiği anlaşılmıştır. Mesela; 11’inci Kolordu Komutanı’nın Trabzon hakkında gönderdiği 9 Haziran 1919 tarihli şifreden (Ves. 21) “Miting esnasında, Rumların münasebetsizliğine uğranılması ve hiç yoktan bir hadise çıkması düşünülerek, mitinge karar verilmişken bu kararın uygulanmadığı… miting heyetinin toplantısında Strati ve Polidis’in de hazır bulunduğu” anlaşılıyordu.
Trabzon, Karadeniz sahilinde önemli bir merkez olduğundan orada millî teşebbüs ve faaliyetler hususunda gösterilen tereddütlü hareket ve Yunanlar aleyhinde millî nümayişler yapılması görüşmelerine Strati ve Polidis Efendileri iştirak ettirmek gibi teşebbüsün ciddiyetsizliğine delalet edecek gevşeklikler, elbette ki İstanbul ve düşmanlar için pek değerli işaretler sayılır.
Verdiğim talimattaki esasları aleyhte kullanacak kadar kurnazlık gösterenler de oldu. Mesela; Sinop’a yeni tayin olunan bir mutasarrıf, orada yapılan nümayişleri bizzat idare ediyor, miting kararlarını bizzat yazıp halka imza ettirdiğini söylüyor ve bize de bir suretini gönderiyor. Bu zatın, zavallı halka gürültü patırtı esnasında imza ettirdiği uzun yazılar içinde şu satırlar gizleniyordu: “Türkler ilerleyip gelişmedi ve Avrupa medeniyetinin esaslarını kabul edemedi ve benimseyemediyse, bu da şimdiye kadar iyi bir idareye kavuşamamış olmasından ileri gelmiştir. Türk milleti ancak kendi padişahının saltanat ve hâkimiyeti altında olmak şartıyla Avrupa’nın himayesi ve kontrolüyle kurulacak bir idare ile yaşayabilir.”
Efendiler, Sinop halkı adına İtilaf Devletleri temsilcilerine verilen 3 Haziran 1919 tarihli bu muhtıranın altındaki imzalara göz gezdirirken, Müftü Vekili Efendi’nin imzasının yanında gördüğüm imza, arz ettiğim satırları yazan ve yazdıran ruhu bana keşfettirdi. O imza Hürriyet ve İtilaf Partisi İkinci Başkanı olan zatın imzasıydı.
Millî Nümayişlerin Akisleri
Her tarafta nümayişler yapılması için yaptığım tebligat tarihinden üç gün sonra, yani 31 Mayıs 1919’da Harbiye Nazırı’nın şu telgrafını aldım.
İngiltere Fevkalade Komiserliğinden Babıaliye tebliğ olunup Harbiye Nezaretine verilen nota sureti aynen aşağıya çıkarılmıştır:
Bugüne kadar gelen raporlardan, Üçüncü Kolordu bölgesinde, adi haydutluktan başka bir şey olmadığı anlaşılmakla beraber, son notada bildirilen durumlar hakkında, özel tahkikat yapılarak neticesinin acele bildirilmesini rica ederim.
31.5.1919
Suret
1- Sivas’ın şimdiki durumu ve orada olup bitenler ve bu şehirde veyahut bu şehrin yakınında çok sayıda toplanmakta bulunan Ermeni mültecilerinin güvenliğine dair son günlerde oldukça endişe verici haberler almış olduğumu, siz Sadrazam hazretlerinin yüksek şahsiyetlerine bildirmekle şeref duyarım.
2- Bundan dolayı askerî komutanın görev bölgesi içinde bulunan Ermenilerin iyi korunması ve himayeleri için mümkün olan bütün tedbirleri almasını emreder ve herhangi bir şekilde öldürme veyahut kötü muamele olduğu takdirde kendisinin doğrudan doğruya sorumlu tutulacağını bildirir bir telgrafın, Yüksek Harbiye Nezaretince adı geçen komutana acele olarak çekilmesi hususunda emirler buyrulmasını siz Sadrazam hazretlerinin yüksek şahsiyetlerinden rica ederim.
3- Bu talimata benzer talimatın ilgili sivil memurlara verilmesini ayrıca rica ederim.
4- Memleketteki asayişsizlik hakkında siz Sadrazam hazretlerinin yüksek şahsiyetlerinin ne derece haklı olarak endişe içinde bulunduklarını bildiğim için siz Sadrazam hazretlerinin yüksek şahsiyetlerine ayrıca, bu (…) uyulacağından eminim.
5- Söz konusu olan talimatın gönderildiği, talimat hakkında verilecek bilginin beni fazlasıyla sevindireceğini belirtmek isterim.
Sivas Vali Vekilliğinden 2 Haziran 1919 tarihli aldığım bir telgrafta da “Bugün Albay Demange imzasıyla alınan telgrafta ‘Aziziye’de İzmir’in işgal edildiği ve bu ise doğru olmayıp size durumdan haber veriyorum ki bu haber müttefik askerleri tarafından vilayetinizin işgaline sebep olur.’ manasında ihtarlarda bulunulmaktadır… vs.” denilmekteydi.
Hakikatte,