Артур Конан Дойл

Sherlock Holmes’un Maceraları Bütün Maceraları 3


Скачать книгу

arayarak evimize sağ salim ulaşıp ulaşmadığımızı sordu. Ondan sonra buluştuk, daha doğrusu Bay Holmes, beraber iki kere yürüyüşe gittik ama babam başka bir iş gezisinden dönünce Bay Hosmer Angel bizim evimize bir daha gelemedi.”

      “Gelemedi mi?”

      “Biliyorsunuz babam öyle şeylerden hoşlanmıyordu. Ona kalsa hiç ziyaretçimiz olmamalıydı. ‘Bir kadın kendi ailesiyle mutlu olmayı bilmeli.’ derdi ama anneme de söylediğim gibi bir kadın, arkadaş çevresi edinmek ister ve benim hiç çevrem yoktu.”

      “Peki ya Bay Hosmer Angel? Sizinle görüşebilmek için hiç girişimde bulunmadı mı?”

      “Babam bir hafta sonra tekrar Fransa’ya gidecekti ve Hosmer Angel, bana, babam gidene kadar görüşmememizin daha iyi ve güvenli olacağını yazdı. Bu arada birbirimize yazıyorduk. Bana her gün yazıyordu. Sabahları mektupları içeriye ben getiriyordum. Böylece babamın görmesine fırsat vermiyordum.”

      “Bu beye bağlanmış mıydınız?”

      “Ah, evet, Bay Holmes! İlk yürüyüşümüzde birbirimizi beğenmiştik. Hosmer -Bay Angel- Leadenhall Caddesi’nde bir ofiste veznedarlık yapıyor ve…”

      “Hangi ofiste?”

      “En kötüsü bu Bay Holmes, hiçbir fikrim yok!”

      “Peki o zaman, nerede yaşıyordu?”

      “Çalıştığı yerde kalıyordu.”

      “Ve siz adresini bilmiyor musunuz?”

      “Hayır, sadece Leadenhall Caddesi’nde olduğunu biliyorum.”

      “Mektuplarınızı nereye gönderiyordunuz o zaman?”

      “Leadenhall Caddesi Postanesine bırakıyordum. O da oradan alıyordu. Eğer ofise gönderirsem bir bayandan mektup aldığı için memurlar tarafından kendisinin alaya alınacağını söyledi. Ben de onun gibi mektupları daktiloyla yazmayı önerdim ama bunu kesinlikle kabul etmedi; çünkü elle yazdığım zaman mektubun benden geldiğini anlıyordu ama daktiloyla yazdığım zaman sanki aramızda bir makine varmış gibi hissettiğini söylemişti. Bana ne kadar düşkün olduğunu görüyorsunuz, Bay Holmes ve küçük ayrıntılara ne kadar önem verdiğini de…”

      “Evet, çok anlamlı.” dedi Holmes. “Küçük şeylerin sonsuz derecede önemli olduklarını hep kabul etmişimdir. Bay Hosmer Angel ile ilgili başka küçük ayrıntıları hatırlıyor musunuz?”

      “Çok çekingen bir adamdı Bay Holmes. Benimle gündüzleri yerine geceleri yürüyüşe çıkmayı seviyordu çünkü dikkat çekmekten hoşlanmadığını söylüyordu. Çok utangaç biriydi. Sesi bile yumuşacıktı. Gençken bademcik iltihabı geçirdiğini, bu nedenle boğazının güçsüz olduğunu söylemişti bana. Fısıltıyla ve arada sırada duraksayarak konuşuyordu. Her zaman temiz, sade ve iyi giyimliydi ama benim gibi gözleri bozuk olduğundan göz kamaştıran parlaklıkta hafif renklendirilmiş bir gözlük kullanıyordu.”

      “Peki, üvey baban Bay Windibank Fransa’ya gittikten sonra ne oldu?”

      “Bay Hosmer Angel eve gelip babam iş gezisinden dönmeden önce evlenme teklif etti. Çok ciddiydi. Ellerimi İncil’in üzerine koydurarak ne olursa olsun ona her zaman itaat edeceğime dair yemin ettirdi. Annem onun yemin ettirmesinin bana olan tutkusunun bir göstergesi olduğunu söyledi. Annem onu en başından beri seviyordu, hatta ona benden daha fazla düşkündü. O hafta içinde evlilikten söz açtıklarında babama ne diyeceğimizi sormaya başladım; ama ikisi de onu boş vermemi, evlendikten sonra durumu ona açıklayacaklarını söylediler. Annem onu razı edeceğini söyledi ama bu pek de hoşuma gitmemişti. Gerçi babamın iznini istemek komiğime gidiyordu; ne de olsa benden sadece birkaç yaş büyüktü; ama gizli kapaklı bir şey yapmak istemediğimden şirketin Fransa’daki ofislerinin bulunduğu Bordeaux’ya mektup yazdım fakat nikâh sabahı mektup bana geri geldi.”

      “Mektup ona ulaşmadı demek.”

      “Evet efendim, çünkü oradan İngiltere’ye geçmiş.”

      “Ah, büyük şanssızlık! Evlilik cuma günüydü. Kilisede mi olacaktı?”

      “Evet efendim. Sessiz sakin bir nikâh olacaktı. King’s Cross yakınlarında St. Saviours’da gerçekleşecekti ve daha sonra St. Pancras Otelinde kahvaltı yapacaktık. Hosmer bir arabayla bizi almaya gelmişti ancak iki kişi olduğumuzdan bizi ona bindirdi. Caddede bulunan diğer arabayı çevirip kendisi de ona bindi. Kiliseye ilk giden bizdik. Onun arabası geldiğinde inmesini bekledik ama inmedi. Arabacı inip kapıyı açarak içeriye baktığında kimseyi göremedi! Arabacı ona ne olduğu konusunda hiçbir fikrinin olmadığını, arabaya bindiğini kendi gözleriyle gördüğünü söyledi. Bunlar geçen cuma oldu, Bay Holmes. Ona ne olduğuna ışık tutacak ne bir şey gördüm ne de duydum.”

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      James Boswell, 1740-1795. İskoç avukat, yazar ve anı yazarıdır. Boswell adı, İngiliz dilinde; Boswell, Boswellian, Boswellizm terimlerinde kullanılır. Bu terim, “daimî refakatçi / arkadaş / yoldaş ve gözlemci” anlamlarına gelir (e.n.).

      2

      “Bilinmeyen her şey mükemmel zannedilir.” anlamında Latince bir cümle (e.n.).

      3

      İngilizceleri “A” harfiyle başlamaktadır (ç.n.).

      4

      “İnsan hiçbir şeydir, yaratı her şeydir.”

/9j/4AAQSkZJRgABAQEASABIAAD/2wBDAAMCAgICAgMCAgIDAwMDBAYEBAQEBAgGBgUGCQgKCgkICQkKDA8MCgsOCwkJDRENDg8QEBEQCgwSExIQEw8QEBD/2wBDAQMDAwQDBAgEBAgQCwkLEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBD/wgARCAG8ASwDAREAAhEBAxEB/8QAHAAAAQQDAQAAAAAAAAAAAAAAAAIEBQYBAwcI/8QAGgEAAwEBAQEAAAAAAAAAAAAAAAECAwQFBv/aAAwDAQACEAMQAAAB80dOTWHpVKBCYAC2kgsMtITwGE5WsuoGelE7pnVS6XG0BOmQyCmkhhPY0liklNPLTZCh6kOanYGpPTNP6iPmkDyGASnkSVWxykeAwNKAJQz6VWcrSuFzSyqRnrR40yAC2gJvTOxvKGdVvLYBbTlzoGsNMtbNrNSeEstITwGQwMEDSmBtqUJ608haznv7W2ncqVMRWzTmeWwAGWt7Xfejk3ZHMrujYdOsMhsayJdJQbgQDzSG8UwzvY5QVgMiyC2tKrc1qTU0hUsV9nnsgQ1aCcEPfao+eoGxmpOx7Yd5vDdF0ezmGWsNnrgF0siSm6uNM0tpCqSvKKz0W0Dy0lNKFtLHqQukhPAZDp0YMB02tWJW1rWnqmhgjLT5r0UcpqqxRXJrm+PTpGprZU7AbzTypGgHlRF5a6xqayC2sIQPAbBJHhGAG3hDtDupescMrcU6qZFw9tb0MrOv4zQ9KZc2rHY5/lrhNTS6nY1geEZCV0zc1ERnq3mkJ5Fge5yliU0praEaxgAWKotFZQynemzdSgnalyixE1PWumVMRL5hlvYLjns6R8aKa2NJDCYG+peXD6phMdtYIT21OE8CwqGhCmALa0TWE7BWLVPqBFimOXVo+otM5Ux3Kkv7mb0euVzCOiBztqqXSAy0Aia3XIhCdv6eWvY76E200prCMsE1NJTAUJIA0heqyp06dsnnB8/NFaTd5x56a2lpWuVanfo7y54XScelIZYoUhrnHZaZDIKYlF76uSpYdDOaQnsqUyxmE1CQPIJQpgGA6bvhUcr6HEOaVdYwmrWZVAu6XnSXpVltKOJVTSc+hTV16+WuZa2Do56Zw9qU0j2E7aVt6MGkuBy00qsIwNbSU8AprIbJdpuNwrLUcxz2Gnzl0iZzJq4bTMbVb9JrzqYtQUNBeW9cq2b41PLUc2vr5ee+d6OuWoNjV26+WMy0rWO2WYQl