boş bulunduğu için kendi kendine kızdı. Charlotte onu avutmaya çalışıyordu:
“Bence ondan çok hoşlanacaksın Elizabeth.”
“Tanrı korusun! İşte bu en büyük talihsizlik olur! İnsanın nefret etmeye kararlı olduğu birisinden hoşlanması!.. Benim için böyle bir kötülük dileme!”
Dans başlayıp da Darcy, Elizabeth’i almak için onlara doğru gelirken Charlotte arkadaşının kulağına, aptallık yapmamasını ve Wickham’a olan beğenisinin, ondan on kat daha önemli bir adamın gözüne itici görünmesine sebebiyet vermemesi gerektiğini fısıldadı bir çırpıda.
Elizabeth karşılık vermedi ve dansa kalkanlar arasına katıldı. Bay Darcy’ye eşlik etmenin kendisine verdiği saygınlığa hayret etti; çevresindekilerin gözlerinden de bunu görmenin şaşkınlığı okunuyordu. Bir süre tek bir kelime bile konuşmadan durdular. Elizabeth iki dans bitene dek aralarındaki sessizliğin sürüp gideceğini düşünmeye başlamış, önce bunu bozmamaya karar vermişti; ta ki kavalyesini konuşmaya zorlamanın onun için daha büyük bir ceza olacağını düşünerek dans hakkındaki bir iki fikrini söyleyene dek. Darcy cevap verdi ve sonra gene sustu. Birkaç dakika süren bir sessizlikten sonra Elizabeth kavalyesine ikinci kez, “Şimdi bir şey söyleme sırası sizde Bay Darcy.” dedi, “Ben danstan söz ettim, belki siz de odanın genişliği veya dansa kalkan çiftlerin sayısı hakkında bir şey söylemelisiniz.”
Genç adam gülümsedi ve onun söylemesini istediği her şeyi söylemeye hazır olduğunu bildirdi.
Elizabeth, “Pekâlâ…” dedi, “Şimdilik bu cevap yeterli. Belki daha sonra ben de özel baloların, genellerden çok daha hoş olduğuna dair bir şeyler söylerim ama şimdilik sussak da olur.”
“Demek sizce dans ederken konuşmak kuraldır, öyle mi?”
“Bazen… İnsan biraz konuşmalı, bilirsiniz. Birlikte yarım saat hiç konuşmadan öylece durmamız tuhaf görünecektir ama yine de bazılarının hatırı için konuşulacaksa bu öyle bir ayarlanmalıdır ki olabildiğince az söz söyleme zahmetine katlanılsın.”
“Bu taş kendinize mi yoksa bana mı?”
“Her ikisi de…” diye alaycı bir tavırla cevap verdi Elizabeth, “Çünkü çoğu zaman kafalarımızın işleyişinde büyük bir benzerlik görüyorum. İkimizin yapısı da sokulgan değil, insanlardan uzak duruyoruz, odadaki herkesi şaşırtacağını ve bir atasözü gibi kuşaktan kuşağa aktarılacağını düşünmüyorsak ağzımızı açıp bir şey söylemek istemiyoruz.”
“Bu çizdiğiniz tablo sizin karakterinize hiç uymuyor, bundan eminim.” dedi Darcy, “Benimkine ne derece uygun olduğunu ise söylemeyeyim ama belli ki siz bana yakıştırmışsınız.”
“Kendi becerimi ölçmek bana düşmez.”
Darcy cevap vermedi ve dans sona erene dek de sessiz kaldılar. Neden sonra Darcy, Elizabeth’le kız kardeşlerinin Meryton’a çok sık gidip gitmediklerini sordu. Elizabeth çok sık gittiklerini söyledi, sonra kendini tutamayarak, “Geçen gün bize rastladığınızda tam da yeni bir dost ediniyorduk.” diye ekledi.
Bu sözler etkisini hemen göstermişti. Darcy’nin yüzünü daha derin bir kibir ifadesi kapladı. Ama tek bir söz söylemedi, Elizabeth de zayıf davrandığı için kendini suçladı ve konuşmaya devam edemedi. Sonunda Darcy gergin bir tavırla konuştu:
“Bay Wickham sevimli tavırları sayesinde kolayca dost kazanabilir, gerçi bu dostlukları sürdürmekte aynı beceriyi gösterebileceğinden kuşkuluyum.”
“Sizin dostluğunuzu kaybetme şanssızlığını yaşamış.” diye cevap verdi Elizabeth üzerine basa basa, “Hem de belki ömür boyu acısını çekeceği bir biçimde.”
Darcy cevap vermedi, konuyu değiştirmek ister gibi bir hâli vardı. O sırada Sör William Lucas yanlarında belirdi, dans edenlerin arasından karşıya geçmeye çalışıyordu. Ama Darcy’yi görünce durup büyük bir saygı ile eğilerek dans edişine ve partnerine övgüler yağdırmaya başladı:
“O kadar mutlu oldum ki saygıdeğer bayım. Böyle harika dans edenlere her zaman rastlanmaz. Birinci sınıf çevrelerden olduğunuz belli, ancak güzel partnerinizin de sizi utandırmadığını ve birlikte dans edişinizi izleme zevkini bana sık sık tattıracağınızı umduğumu da izninizle ekleyeyim. Bilhassa sevgili Bayan Eliza…” dedi ve ablası ile Bingley’ye baktı, “O mutlu gün gelip çattığı zaman, kutlama neymiş o zaman göreceğiz! Bay Darcy’den ricam… Ama size engel olmayayım beyefendi. Sizi bu genç hanımın büyüleyici konuşmasından alıkoyduğum için bana teşekkür etmezsiniz, zaten onun parlayan gözleri de beni azarlıyor.”
Darcy, Sör William’ın son sözlerini doğru dürüst duymamıştı bile, ama arkadaşıyla ilgili yaptığı dokundurmayla sarsılmış gibi görünüyordu, bakışlarını ciddi bir ifadeyle, birlikte dans etmekte olan Bingley ile Jane’e çevirdi. Fakat kısa bir süre içinde kendini toparlayarak Elizabeth’e döndü ve “Sör William araya girince ne konuştuğumuzu unuttum.” dedi.
“Bana kalırsa hiç konuşmuyorduk. Sör William şu koca salonda birbirlerine söyleyecek daha az şeyi olan başka bir çift bulamazdı. İki üç konuyu konuşmayı denedik zaten, olmadı. Bundan sonra neden söz açacağımızı da bilemiyorum.”
Darcy gülümseyerek, “Kitaplar hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye sordu.
“Kitaplar mı? Ah hayır! Eminim ki hiçbir zaman aynı kitapları okumuyoruz veya okusak bile aynı şeyleri hissetmiyoruz.”
“Böyle düşünmenize üzüldüm, ama öyle bile olsa en azından konu aramaya çalışmaktan kurtuluruz. Kitaplar konusundaki zıt fikirlerimizi kıyaslarız.”
“Hayır, bir baloda kitaplardan bahsedemem, kafam hep başka şeylerle meşgul olur.”
Darcy kuşkuyla sordu: “Böyle yerlerde kafanız hep şu anda olup bitenle doludur, değil mi?”
Genç kız, “Evet, her zaman.” diye ne söylediğini bilmeden cevap verdi çünkü düşünceleri konudan uzaklaşmıştı, ansızın yüksek sesle söylediği şu sözler de bunu gösteriyordu: “Bay Darcy, bir keresinde çok nadiren bağışladığınızı, bir kere darıldığınızda artık asla barışmadığınızı söylediğinizi hatırlıyorum. Bu yüzden de -sanırım- böyle bir durum olmaması için çok tedbirli davranıyorsunuz.”
“Evet, öyle.” dedi Darcy tok bir ses tonuyla.
“Ve ön yargının sizi körleştirmesine asla izin vermiyorsunuz?”
“Umarım vermiyorumdur.”
“Fikirlerini hiç değiştirmeyen kişiler için en başta doğru düşündüğünden emin olmak şarttır.”
“Bu soruların amacının ne olduğunu öğrenebilir miyim?”
“Yalnızca kişiliğinizi anlamaya çalışıyorum.” dedi Elizabeth üzerindeki ciddi tavrı silkip atmaya çalışarak.
“Ne kadar başarılı oldunuz peki?”
Elizabeth başını salladı: “Hiçbir şey elde edemiyorum. Sizinle ilgili birbirinden farklı o kadar çok şey hissediyorum ki kafam allak bullak oluyor.”
“Buna inanırım.” diye cevap verdi Darcy ciddi bir tavırla, “Benim için söylenenler birbirinden çok farklı olabilir. Bayan Bennet, şu aralar benim karakterimi çizmeye kalkışmamanızı istiyorum çünkü bu portrenin ikimize de yakışmayacak bir şey olmasından korkmak için geçerli nedenlerim var.”
“Ama bunu şimdi yapmazsam, böyle bir fırsat bir daha elime hiç geçmeyebilir.”
“Sizi bu zevkten alıkoymayayım o zaman.” dedi Darcy