Gerçekte ne yapılması gerektiğini keşfedebilmemiz için 5 ya da 10 yıl yoğun olarak çalışılması gerekiyor fakat bunu henüz yapamadık. Geriye kalan ise yaptıklarımızdan daha fazla yapamadıklarımız. Ve yine de mahsullerin değeri ne olursa olsun birinci sınıf bir kâr elde etmeyi başaramadık. Biz çiftçi değil, çiftlikteki sanayicileriz. Bir çiftçinin malzeme ve iş gücü israfı korkusu ile kendini sanayici olarak gördüğü an, tarım ürünlerine herkesin yiyebileceği şekilde düşük fiyatlarla ulaşılabilecek, kârlar o kadar yüksek olacak ki çiftçilik en risksiz ve en kârlı faaliyetler arasında görülecektir.
Neler olup bittiğine dair bilgi eksikliği, işin aslında ne olduğu ve işi en iyi şekilde icra etmekle ilgili bilgi eksikliği, çiftçilikten neden verim alınamadığı sorusunun cevabıdır. Hiçbir şey çiftçiliğin yapılış yönetimini karşılayamaz.
Çiftçi şansını ve atalarını izler. Ekonomik olarak üretmeyi ve ürünlerin nasıl pazarlanacağını bilmez. Nasıl üreteceğini ve nasıl pazarlayacağını bilmeyen bir üretici, iş hayatında daha fazla tutunamaz. Çiftçinin ayakta kalabilmesi, çiftçiliğin ne kadar harika ve kârlı icra edilebileceğini göstermektedir.
Fabrikada ya da çiftlikte düşük maliyetli ve yüksek hacimli üretimi -ki bu herkes için bolluk demektir- elde etmenin yolu oldukça basittir. Sorun, genel eğilimin en basit meseleleri karmaşık hâle getirmesidir. Örneğin “iyileştirme”yi ele alalım.
İyileştirmeden bahsedildiğinde genelde akla üründe meydana gelen bir değişiklik gelir. “İyileştirilmiş” bir ürün değiştirilmiş bir üründür. Bu, benim şahsi fikrim değil. En iyi ihtimali bulana kadar bir şeyi yapmaya başlamanın iyi bir seçenek olduğunu düşünmüyorum. Elbette bu, ürünün asla değiştirilmemesi gerektiği anlamına gelmez fakat faydanın, tasarımın ve malzemenin en iyisi olduğu konusunda kendinizi tamamen tatmin edene kadar bir ürün üretmeye dahi çalışmamanın, sonunda daha ekonomik olacağını düşünüyorum. Araştırmalarınız size güven vermiyorsa bu güveni elde edinceye kadar araştırmaya devam edin. İmalat ürünle başlar. Fabrika, organizasyon, satış ve finansal planlar ürüne göre şekillenir.
İş keskinizde bir kesme kenarına sahip olacaksınız ve sonunda zamandan tasarruf edeceksiniz. Üründen emin olmadan üretim yapmak için acele etmek, birçok iş başarısızlığının bilinmeyen nedenidir. İnsanlar önemli olan şeyin fabrika, mağaza, finansal destek ya da yönetim olduğunu düşünüyor gibi görünmektedirler. Asıl önemli olan üründür ve tasarımlar tamamlanmadan üretim için acele etmek çok fazla zaman kaybına neden olmaktadır. Bugün Ford arabası olarak bilinen Model T’ye sahip olmadan önce on iki yıl uğraş verdim. Gerçek bir ürünümüz olana kadar gerçek üretime geçme girişiminde bulunmadık. Bu ürün aslında değiştirilmemiştir.
Sürekli yeni fikirleri denemekteyiz. Dearborn çevresindeki yolları gezerseniz her türlü Ford otomobil modeliyle karşılaşabilirsiniz. Bunlar yeni modeller değil, deneme araçlarıdır. İyi bir fikrin aklımdan çıkmasına izin vermem ama bir fikrin iyi mi kötü mü olduğuna da hemen karar vermem. Eğer bir fikir iyi görünüyorsa, o fikirle ilgili bir ışık varsa, fikri her açıdan test etmek için ne gerekiyorsa yapılması gerektiğine inanıyorum. Ancak fikri test etmek, arabada değişiklik yapmaktan çok farklı bir şeydir. Çoğu üretici, üretim yönteminden ziyade üründe değişiklik yapmakta acele ederken biz tam tersi bir yol izliyoruz.
En önemli değişimlerimiz üretim yöntemlerinde olmuştur. Onlar asla sabit kalmazlar. Arabamızın yapımında, mevcut modelimizin ilkini yaparkenki işleyişe benzer neredeyse tek bir işlem bile olmadığına inanıyorum. Bu nedenle onları çok ucuza yapıyoruz. Arabada yapılan birkaç değişiklik, kullanım kolaylığı ve tasarımdaki bir değişikliğin ek güç sağlayabileceği yönünde olmuştur. Biz, malzemeler hakkında daha fazla şey öğrendikçe arabadaki malzemeler de değişmektedir.
Ayrıca, üretimin aksamasını ve bir malzeme ile ilgili olası bir eksiklikten dolayı masrafların artmasını istemediğimizden dolayı çoğu parça için yedek malzemeler geliştirdik. Örneğin, vanadyum çeliği bizim esas çeliğimizdir. Vanadyum çeliği ile en düşük ağırlıkla en yüksek gücü elde edebilmekteyiz fakat tüm geleceğimizi vanadyum çeliğini elde edebileceğimiz kapasiteye bağlamak iyi bir iş olmayacaktır. Bunun için bir alternatif geliştirdik. Tüm çeliklerimiz özeldir ancak her biri için en az bir ve bazen birkaç tane, tamamen kanıtlanmış ve test edilmiş alternatiflerimiz vardır. Bunu tüm malzemelerimiz ve parçalarımız için edindik. Başlangıçta parçalarımızın çok az kısmını üretiyorduk motorlarımızı ise hiç üretmiyorduk. Şimdi onları bu şekilde üretmeyi daha ucuz bulduğumuz için tüm motorlarımızı ve parçalarımızın büyük bir kısmını kendimiz üretiyoruz. Ama aynı zamanda, olası bir piyasa aksaklığına yakalanmamak veya siparişlerini yerine getiremeyen bazı dış üreticiler tarafından sekteye uğramamak için her parçanın bir kısmını yapmayı hedefliyoruz.
Savaş sırasında cam fiyatları inanılmaz bir şekilde yükseldi ve biz ülkedeki en büyük cam kullanıcıları arasındayız. Şimdi kendi cam fabrikamızı kuruyoruz. Eğer tüm enerjimizi ürünü değiştirmek için harcasaydık, şimdi hiçbir yere varamamış olurduk. Biz, ürünü değiştirmeyerek enerjimizi üretimin iyileştirilmesi için harcıyoruz.
Bir keskinin en önemli kısmı kesici kenardır. İşimizin dayandığı tek bir ilke varsa o da odur. Bir keskinin ne kadar ince yapılmış olduğunun, içindeki çeliğin ne kadar harika olduğunun ya da ne kadar iyi dövüldüğünün bir önemi yoktur. Eğer kesici kenarı yoksa bu keski, keski değil sadece birkaç parça metaldir. Tüm bunlar şu anlama gelir, önemli olan bir şeyin ne yaptığıdır ne yapması gerektiği değil. Keskin bir keski üzerindeki hafif bir darbe işi halledecekse kör bir keskinin arkasına çok büyük bir ağırlık koymak ne işe yarar ki? Keski, çekiç vurmak için değil çizmek için vardır. Çekiç vurmak işe bağlıdır. Eğer çalışıyorsak neden işe odaklanıp mümkün olan en hızlı şekilde yapmıyoruz? Ticari satışın keski noktası, ürünün tüketiciye dokunduğu noktadır. Tatminkâr olmayan bir ürün, kör bir kesici kenara sahip olandır. Bunu başarmak çok büyük güç israfıdır. Bir fabrikanın kesici kenarı, orada çalışanlar ve iş başındaki makinedir. Eğer çalışanlar doğru değilse makine olamaz, makine doğru değilse çalışanlar olamaz. Eğer herhangi bir kişi elindeki iş için gerekenden fazla güce ihtiyaç duyuyorsa bu güç israfıdır.
Yani düşüncelerimin özü şudur ki güç israfı ve açgözlülük, düzgün bir hizmetin sunulmasını engellemektedir. Güç israfı da açgözlülük de gereksizdir. Güç israfı, büyük ölçüde kişinin ne yaptığını anlamamasından veya yaparken dikkatsiz olmasından kaynaklanır. Açgözlülük yalnızca bir miyop türüdür. Ben, hem malzeme hem de insan gücüyle minimum israf ile üretim yapmak için ve daha sonra dağıtım hacmine göre, toplam kâra bağlı olarak, minimum kâr ile dağıtım yapmak için çabaladım. Üretim sürecinde, insanlara maksimum ücreti yani maksimum satın alma gücünü kazandırmak istiyorum. Bu durum, ürünün minimum maliyetle ve minimum kârla satılmasını sağladığı için satın alma gücü ile uyumlu bir şekilde dağıtım yapmamıza olanak sağlıyor. Bu nedenle yönetici, işçi veya müşteri kim olursa olsun bizimle bağlantısı olan herkes varoluşumuza güç katmaktadır. İnşa ettiğimiz kurum bir hizmet icra etmektedir.
Bundan bahsetmemin tek sebebi budur. Bu hizmetin ilkeleri şunlardır:
1. Gelecek kaygısının olmaması ve geçmişe duyulan saygı. Gelecek kaygısı ve başarısız olma kaygısı taşıyan kimseler faaliyetlerini sınırlar. Başarısızlık sadece, daha akıllı bir şekilde yeniden başlamak için bir fırsattır. Dosdoğru bir başarısızlık ayıp değildir, başarısız olma korkusu ayıptır. Geçmiş, yalnızca ilerlemeye yollar ve araçlar önerdiği için yararlıdır.
2.