Mikâil Bayram

Selçuklu Anadolusu’nda Devlet-Toplum-Ekonomi / Makaleler


Скачать книгу

trong>Prof. Dr. Mikâil Bayram, 1940 yılında İran’ın Hoy bölgesinden göç eden bir ailenin evladı olarak Van’ın Saray ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Van’da tamamladı. 1966 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde bitirdiği lisans eğitiminin ardından, iki yıl kadar ortaöğrenim kurumlarında öğretmenlik yaptı. 1968 yılında Konya Yüksek İslam Enstitüsü Fars Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyeliğine tayin edildi. Bu sırada bir yıl süreyle Bağdat Üniversitesinde, Arap dili ve edebiyatı üzerine ihtisas eğitimi aldı. Akademik hayatı boyunca tarihî el yazmaları üzerinde çalıştı, bilhassa İran kültür sahasının ve Fars dilinin Anadolu’daki yansımaları üzerinde uzmanlaştı. Doktorasını 1975 yılında, Ahi Evren üzerine yaptığı incelemesiyle tamamladı. 1980 yılında Konya Selçuk Üniversitesi Tarih Bölümünde öğretim üyesi olarak görev aldı. 1990’da Orta Çağ tarihi doçenti, 1996’da profesör unvanı aldı; aynı fakültede tarih bölüm başkanlığı yaptı; İslam tarihi, Türk-İslam tarihi ve Selçuklu tarihi dersleri verdi. Arapça, Farsça, Kürtçe ve Pehlevice bilen Prof. Dr. Mikâil Bayram, evli ve üç çocuk babasıdır.

      Bugüne kadar yirmi kadar eseri, yüz seksenden fazla bilimsel makalesi yayımlanan Prof. Dr. Mikâil Bayram’ın, Elips Kitap’tan 2020 yılında çıkan Tarihin Kuyumcusu adlı bir de söyleşi kitabı bulunmaktadır.

      Mehmet Akif Koç, 1982 yılında, Sivas’ta doğdu. ODTÜ İktisat Bölümünde lisans, uluslararası güvenlik alanında da yüksek lisans eğitimlerini tamamladı. Hâlihazırda Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinin Orta Doğu Çalışmaları programında doktora öğrenimini sürdürmektedir. İngilizce ile Farsçadan edebiyat, tarih ve kültür alanlarında çok sayıda kitap çevirileri bulunmaktadır. 2012’de yayımlanan Rekabetten Geleceğe: Türkiye-İran İlişkilerinin Güvenlik Boyutu başlıklı telif eserinin yanı sıra; Orta Doğu siyaseti, tarihi ve kültürü konularına odaklanan akademik makale ve araştırmaları yayımlandı. Elips Kitap bünyesinde Farsçadan edebî çevirileri yayımlanmakta olup çeşitli kitaplara editörlük yapmaktadır. Son olarak Mikâil Bayram’ın Aynasında 99 İsim ve 99 Kavram başlıklı nehir söyleşi çalışmaları, 2021 yılında Elips Kitap tarafından okuyucuyla buluşturuldu.

      TAKDİM

      Türkiye’de, yazılı ve görsel medyada fazla yer bulamadığı, gönüllü/paralı lobileri olmadığı için geniş kitlelerin pek tanımadığı ancak zengin müktesebatıyla gerçek birer hazine olan çok sayıda ilim ve kültür insanı yaşıyor. Bu kıymetli insanların bir kısmının yaşı ilerliyor ve çeşitli sebeplerle yazı yazamayacak, eser dahi veremeyecek duruma geliyor. Bu noktada, birikimlerinin kayda geçirilmesi ve gelecek nesillere aktarılması açısından tedbirler alınması gerekiyor.

      2021 yılında Elips Kitap tarafından okuyucuyla buluşturulan Mikâil Bayram’ın Aynasında 99 İsim ve 99 Kavram projesinin ardından, elinizde tutmakta olduğunuz Selçuklu Anadolusu’nda Devlet-Toplum-Ekonomi başlıklı makaleler seçkisi de işte bu düşünceden doğdu. Tüm bu projeler; Elips Yayın Grubu’nun değerli ev sahibi, kıymetli dost Yasin Topaloğlu’yla 2019 Aralık ayında Konya’daki evinde ziyaret ettiğimiz Mikâil Hoca’ya bu projeyi açtığımızda memnuniyet duyarak kabul etmesiyle başladı. Bunun üzerine, editörlüğünü üstlendiğim bu projeler için 2020 Ocak, Şubat, Mart aylarında ve takip eden süreçte, 2022 yılı ortalarında birkaç sefer Hoca’yı Konya’daki evinde ziyaret ettim; kitap çalışmalarının altyapısını oluşturmak üzere seri hâlde söyleşiler ve toplantılar gerçekleştirdik.

      Bu eserlerden önce 2020 Ocak ayında, yine Elips Kitap tarafından, Mikâil Hoca’nın uzun yıllara yayılmış sohbetlerinden derlenen ve sevgili dost Halil Karadeniz tarafından hazırlanan bir söyleşi kitabı, Mikâil Bayram Kitabı – Tarihin Kuyumcusu yayımlanmıştı. Söz konusu her üç kitap da Hoca’nın birikimini okuyucuya derli toplu şekilde aktarmak amacıyla hazırlanmıştı.

      Serinin devamı mahiyetinde, Prof. Dr. Mikâil Bayram ile bilistişare seçtiğimiz ve münhasıran 13. yüzyılda Anadolu’daki dinî, siyasi, toplumsal, ekonomik ve kültürel hayata dair öne çıkan makalelerini bir araya getirdiğimiz bu eseri okuyucuya sunmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz.

***

      Bu kısa takdim yazısında, kitaba dair notlarımı ve çeşitli gözlemlerimi okuyucuya hülasaten sunmak istiyorum.

      Evvela Mikâil Hoca’yı, kendisini tanımayan okuyucular için şahsi penceremden kısaca tanıtmak isterim. Prof. Dr. Mikâil Bayram, Türkiye’de Selçuklu tarihi alanında akla ilk gelen “eski kuşak” hocalar arasındadır. Zeki Velidi Togan, Halil İnalcık, Necati Lugal, Ahmet Ateş, Tahsin Yazıcı, Muhammed Tayyib Okiç, Annemarie Schimmel gibi tanınmış isimlerin rahleitedrisinden geçmiş, çok sayıda eser veren, disiplinli bir akademisyendir. Özellikle Anadolu Selçuklularının siyasi, toplumsal, ekonomik ve kültürel tarihi bahsinde alanının otorite isimlerinin başında gelir. Ahi Evren, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Şems-i Tebrîzî, Sadreddin Konevî gibi tarihî şahsiyetlerin yanında; Ahilik-siyaset ilişkileri, Türkmen-Moğol ihtilafları vb. alanlarda eksiksiz bir uzmandır.

      Mikâil Hoca’nın bir başka önemli yönü; Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde lisans eğitimini tamamlamış bir tarihçi olarak İslam tarihi ve karşılaştırmalı dinler alanındaki ilave yetkinliğidir. Bilhassa kadim İran inançları, bunların İslam inançları ve tasavvufu üzerindeki tesirleri konusunda gayet derinlikli bir isimdir. Bu açıdan Hulûlilik, Hurufilik, Bâtınilik, Melamilik, Zerdüştçülük, Mazdekçilik ve Avesta kökenli inanç esaslarının sonraki asırlardaki yansımaları konularında ezber bozan bir perspektife sahiptir.

      İlahiyat ve tarih, Hoca’nın iki ana akademik disipliniyken edebiyat âdeta hobisidir. Söz konusu üç alanda aynı anda söz söyleyebilecek yetkinlikte bir uzmanın neredeyse bulunmadığı mevcut akademik çölümüzde Mikâil Bayram, âdeta bir vaha gibidir. Bu nehir söyleşimizde okuyucuların da kolayca fark edebileceği üzere Hoca, meseleleri ele alırken sadece siyasi ve tarihî boyutlarıyla değerlendirmez; yeri geldiğinde teolojik kavramları da ehliyetle kullanarak konuları analiz eder. Bunun yanında, aynı zamanda Divan sahibi bir şair olarak -şiirlerindeki mahlası, memleketi Van/Saray’a atfen “Sarayî”dir- ciddi bir edebî kudret sahibidir. Sadece klasik Türk şiirine değil; Firdevsî, Hayyam, Hakanî, Şehriyar gibi Fars şiirinin usta isimlerinin eserlerine de vâkıf olan, Farsça şiirler de kaleme almış bir şairdir.1

      Mikâil Hoca’nın en önemli yanlarından biri, lisan bilgisidir; bu yönüyle tek yabancı dili olan ve onu da ancak kırık dökük bilen tarihçi/ilahiyatçıların aksine Hoca, her birine hakkıyla vâkıf olduğu dört lisanda konuşur. Bu dillere; İbn Teymiyye’den Arapça, Ebu’l Alâ Mevdûdi’den Farsça kitap tercümesi yapacak kadar hâkimdir. Arapça ve Farsçanın yanı sıra -yetiştiği coğrafyanın da katkısıyla- Azerbaycan dili ile Kürtçeye da tasallutu vardır. Ayrıca; Türkiye’de çok nadir görülebilecek bir örnek olarak kadim İran’ın lisanı Pehlevice de Mikâil Hoca’nın vâkıf olduğu lisanlar arasındadır.

      Hoca, aynı zamanda Türkiye’de yaşayan en önemli yazma eser uzmanlarının başında gelir. Zaman zaman bilirkişi olarak uluslararası yazma eser kaçakçılığına konu olan eski eserler hususunda uzmanlığına başvurulan Mikâil Hoca, -bizzat kendi ifadesiyle- Zeki Velidi Togan ve Süheyl Ünver’den sonra Türkiye’deki en önemli el yazması kitap otoritesidir. Yıllarını Anadolu’nun yazma eser kütüphanelerinde geçirmiş ve elinden on binlerce eski eser geçmiş gerçek bir araştırmacı için şaşırtıcı bir özellik sayılmamalıdır bu mukayese.

      Mikâil Hoca’nın bir başka önemli yönü; 1960 ve 70’lerin sert kutuplaşmacı toplumsal şartlarında önce öğrenci, sonra öğretmen, ardından genç bir akademisyen olarak bulunması ve fikrî tartışmaların da içinde yer almış olmasıdır. Samimi bir dindar olarak Mikâil Hoca, söz konusu dönemde Türkiye’deki İslamcı hareketlerin içinde yer almış; Büyük Doğu Cemiyeti, Nurculuk ile diğer İslami ve muhafazakâr yapıların faaliyetlerinde görev almıştır. Bu dönemdeki bağlantıları kendisine; Ayetullah Humeyni’den Cemalettin Kaplan’a, Mehdi Bazergan’dan Erol Güngör’e, Necip Fazıl’dan Serdengeçti’ye, Aykut Edibali’den Ercümend Özkan’a kadar çok geniş bir ağ ve çevreyle temasta olma, dostluk tesis etme imkânı vermiştir.

***

      Bu kitapta ise Mikâil Bayram Hoca’nın asıl uzmanlık alanı olan ve doktora eğitiminden itibaren üzerinde emek sarf ettiği, Selçuklu Anadolusu’na dair az bilinen ve eski dergilerin