tahta çıkmasından iki kış sonra kardeşi Halfdan, Thrandheim’deki bir ziyafet sırasında aniden ve acı içinde öldü. Kraliçe Gunnhild tarafından kurnazlıkla zehirlendiği söyleniyordu. Erik hemen ölen kardeşinin krallığında hak iddia etti ama Thrandheimliler onu istemeyip karşı geldiler ve diğer kardeşleri Sigrod’u kral kabul ettiler. Ağabeylerinin baskısından korunmak için Sigrod’la Olaf güçlerini birleştirdi. Ne var ki Erik onları Tunsberg’de büyük bir orduyla gafil avlayarak saldırdı ve o günün galibi oldu. Savaş kahramanı Olaf ve Sigrod orada öldürüldü. Olaf’ın oğlu Triggvi yine de kaçabildi ve Uplands’a gitti; Erik Kanlıbalta toprakların efendisi olduğu müddetçe orada kaldı. Triggvi gelmiş geçmiş en büyük, en güçlü, en güzel yüzlü erkekti.
Erik Kanlıbalta artık dört kardeşini öldürmüş ve beşincisinin ölümüne neden olmuştu. Kendini tıpkı babası gibi Norveç kralı yapmıştı. Buna rağmen insanlar ondan fena halde hoşnutsuzdu; sürekli onu tahttan indirip yerine Triggvi Olafson’u geçirmeye çalışıyorlardı. Sonra Kraliçe Gunnhild, Erik hükmünü kesinleştirmezse kocasının soyu dışındaki Harald Güzelsaç ırkının tamamını yok edene dek durmayacağına dair yemin etti.”
Olaf burada ileri doğru eğilip Sigurd’un yüzüne bakarak konuştu.
“Bence,” dedi, “babamın yerinde olsaydım dünyayı katil ve hain Erik Kanlıbalta’dan kurtarırdım.”
“Baban barıştan yanaydı,” diye cevap verdi Sigurd. “Buna karşın o zamanlar onun kadar müthiş bir savaşçı yoktu. Ama başka nedenler vardı. İlki Triggvi’nin Ofrestead’in en bereketli topraklarına sahip kontla arkadaş olduğundan ve Kont’un Norveç’in en güzel genç kızı olan kızı Astrid’e âşık olduğundan yaşadığı yer Uplands’te memnun olmasıydı. Astrid’le evlendi ve birlikte mutlu, ülke ve savaş kaygılarından tamamen özgür oldular. Bunu çok iyi biliyorum,” diye ekledi Sigurd, Allogia’ya dönerek, “çünkü Kraliçe Astrid sevgili kardeşim, Ofrestead Kontu Erik’se öz babamdı.”
“O halde,” dedi Kraliçe Allogia, “şimdi uğruna yalvardığın bu çocuğun annesi Astrid olmalı ve öyleyse genç Ole’mizin dayısı sen misin?”
“Evet, öyle,” diye yanıtladı Sigurd. “Ve şimdi Triggvi’nin Kral Erik’i öldürmeye çalışmamasının ikinci nedenini anlatmalıyım. Kraliçe Gunnhild çoktan yeminini yerine getirmek üzere aramaya başlamıştı; genç Triggvi’yi öldürmek için aşağılık büyülerini kullanıyordu. Bu sebepten Triggvi, Astrid’i babasının yanına bırakıp Viking olarak savaşmaya gitti. Gemiyle batıdaki İskoçya’ya geçti ve orada kıyıları yağmaladı, ardından adalardaki Vikinglerle pek çok savaş verdikleri Orkneys’e vardı. Böylece insanlar kralları yapmak için onu aradığında bulamadılar.
Bu sırada tahtta hak iddia eden biri daha ortaya çıktı. Athelstane’in baktığı Hakon, Kral Harald’ın öldüğünü duyarak İngiltere’den dönmüştü. Artık yetişkin bir adam ve yiğit bir savaşçı olmuştu. Trondelag’a indiğinde insanlar onu neşeyle karşıladılar ve yaşlı Harald Güzelsaç’ın çok daha nazik, cömert ve bir o kadar kuvvetli ve güzel halde geri döndüğünü söylediler. Onu kralları ilan ettiler, İyi Hakon adını verdiler ve Hakon yıllarca Norveç’i yönetti; bu sırada yeğeni Triggvi Olafson’a kötülük etmedi, aksine onun Viken Kralı olduğunu doğruladı.
İyi Hakon döndüğünde insanların iyice öfkeli olduğu ağabeyi Erik Kanlıbalta bir türlü huzur bulamadı. Başta ordu toplamaya çalıştıysa da kendisine hizmet edecek kimseyi bulamadı ve karısı, çocukları ve birkaç zayıf takipçisiyle beraber topraklardan kaçmaya zorlandı. Böylece bir gemi alıp Viking seferlerine başladı. Batıya, Orkneys’e gitti ve pek çok Vikingin kendisine katılmasını sağlayıp oradan güneye yelken açtı ve İngiltere’nin kuzey kısımlarını yağmaladı. İngilizlere o kadar sıkıntı verdi ki nihayetinde Kral Athelstane huzuru tekrar sağlamak için Erik’e, Kral’ın vasalı olması ve toprakları Danimarkalılar ve diğer Vikinglerden koruması koşuluyla Northumberland’ı verdi. Erik kabul ederek kendisini vaftiz etmelerine izin verdi ve sadakat yemini etti.
Artık Northumbria, İngiltere’nin beşinci parçası sayılıyordu ve işler Erik’in lehine iyileşmişti. York kasabasına yerleşti, Danimarkalılar ve Norveçliler başlarda oraya sık sık sefer düzenlerken ülkeyi güvenle korudu. Ancak çok geçmeden Kraliçe Gunnhild tarafından kışkırtılarak zenginliğini artırmaya ve topraklarını genişletmeye karar verdi. Athelstane ölüp İngiltere’nin hükümdarı Kral Edmund olunca Erik Kanlıbalta ülkede iyice ilerleyerek insanları zorla evlerinden çıkardı. Başarısına o kadar güveniyordu ki kral, kendisi gibi birini toprakları korumak üzere görevlendirdi. Bu diğer kişi bir ordu toplayıp Erik’e saldırdı. Büyük bir savaş gerçekleşti ve İngiliz halkından çok fazla insan öldü ama gün bitmeden Erik savaş alanında can verdi ve böylece sonu gelmiş oldu.
Kraliçe Gunnhild artık İngiltere’de istediği gibi kalamazdı. Kocasının mülkleri işgal edilmişti ve gidecek bir evi yoktu. O yüzden çocuklarını alarak gemiyle Danimarka’ya gitti. Orada Danimarka Kralı Harald Mavidiş onu yanına aldı. Ancak talihsizliğine rağmen hırsı sönmemişti; büyüyecek bir sürü oğlu vardı ve hepsini Norveç kralı yapmayı kafasına koymuştu. Tahmin edeceğiniz gibi bu çocuklar onları miraslarından mahrum bırakan İyi Hakon’dan pek hazzetmiyordu. En büyükleri bir süre Viking olarak dolaştı; savaşta yetenekliydi, o yüzden Gunnhild onları gemi ve takipçi bulmaya zorlayarak dediğim gibi Norveç’in Triggvi Olafson’un hüküm sürdüğü kısmı Viken’e gönderdi. Triggvi’yle bir hayli savaştılar ama onu yenemediler. Fakat en sonunda Kral Hakon yeğenine yardım ederek Gunnhild’in oğullarını Danimarka’ya kovaladı.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.