p>
1. ÖNSÖZ
2. BÖLÜM BİR
3. BÖLÜM İKİ
4. BÖLÜM UÇ
5. BÖLÜM DÖRT
6. BÖLÜM BEŞ
7. BÖLÜM ALTI
8. BÖLÜM YEDİ
9. BÖLÜM SEKİZ
10. SON SÖZ
Bu roman bir kurgu eseridir. Tüm isimler, karakterler, olaylar ve yerler yazarın hayal ürünüdür veya o amaçla kullanılmıştır. Gerçeklerle bağdaşıtırılmamalıdır. Gerçek yerlerle, işletmelerle veya yaşayan veya vefat eden insanlarla herhangi bir benzerlik sadece tesadüften ibarettir.
Bir leydi’nın Sırrı... telif hakkı 2018 © Dawn Brower
Tüm hakları saklıdır. Bu kitab ve içindekilerin hiçbir kısmı, edebiyat yazarlarının yorumlamaları ve/veya alıntı haricinde, izinsiz basılamaz veya elektronik olarak çoğaltılamaz.
Elizabeth Evans”a - Leydi H.’nin gerçek hayranı, hastayken ve Noel tatilinde etrafı çocuklarla sarılıyken bile, azimle sadık bir okuma denetimini tamamladığın için. Güvenilirlik seviyen ve hakimiyet azmin her zaman ulaşılabilecek en yüksek seviyededir. Arkadaşım olduğun için ve yazılarımı beğendiğin için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Sen en iyilerdensin.
TEŞEKKÜR
Victoria Miller, editörüm için özel teşekkürler. Yeteneği - editör olarak beni her zaman hayran bırakmıştır. Hiçbir zaman daha iyisini tanımadım. Sıkı çalışmaların ve benim hikayelerimin daha güçlü olmasına yardım ettiğin için teşekkür ederim. Yaptıklarını, söyleyebileceğimden çok daha fazla takdir ediyorum.
YAZAR’IN NOTU
Bazen, bir sırrın açığa çıkmaması iyi birşeydir. Diğer taraftan, sırrın öğrenilmesi özgürleştirici de olabilir. Sizin için hangisinin en iyisi olduğuna siz karar verirsiniz. Bu kitap, sırrı olan ve onunla ne yapacakları konusunda kararsız kalanlar içindir. Benim yazmaktan zevk aldığım kadar, sizlerin de Helen ile Oliver’in hikayelerini zevkle okumanızı ümit ediyorum.
ÖNSÖZ
Dikkatsiz bir fısıltı, etkileyici boyutlarda bir skandala yol açabiliyor. Bu fısıltılara yardımcı olmak, benim için bir zevktir...
----Leydi X’ten fısıltılar
Sezon, 1811
Leydi Helena Carter, ayaklarını sabırsızca tıklattı. Bu katılmış olduğu üçüncü balo sezonu olmasına rağmen hiç uygun bir eş adayı yoktu. Sarı şabboylara gelince, istenmeyenler listesinin en üst sırasındaydılar. Sosyeteye yeni atılan veya yaşı gelmiş olan leydilerin çoğu böyle bir durumda çoktan alarma geçmiş olurlardı. Ancak bu konuda, Helena olağanüstü derecede sıradışıydı. Kendisine bahşedilen niğmeti güzel geleceğine katkı koymak için kullanmaya kararlıydı. Eşsiz bir gelecek, zaten bunu iki sezon önce kabullenmişti.
Bir erkeğe ihtiyacı yoktu. Peki, belki vardı – ama şimdilik. Babası, Montford’un Dükü, onu desteklerdi ve Helena kendi kendine bakabilme yolunda adımlarını atarken ona ihtiyacı vardı. Başarı kolay elde edilmiyordu sonuçta. Dünyayı şaşırtmayı planlıyordu - gizlice.
“Kafanda dönenleri öğrenmek istermiyim acaba?”
Helena, kardeşi, Darcy’nın Kontuna baktı ve gülümsedi. “Bilmiyorum ki, Lucas. Benim derin sırlarım seni korkutabilir.”
Erkek kardeşi kalbine yakındı ve her zaman öyle olacaktı, ancak, bir leydinın kendi kendine bakamayacağına inanan korkunç bir düşünceye sahipti. Belki Helena’nın azıcık modern inançları vardı; ancak modern olmaları doğru olmadıkları anlamına gelmiyordu. Bir kadın aklına koymuşsa eğer, çok şey başarabilirdi. Bir sürü kadın bunu zaten başarmıştı, farkında olmadan olsa bile. Loxton balosu büyüklüğünde bir gala’nın düzenlenme süreci tek başına büyük bir başarıydı. Çoğu erkek bunu dikkate almazdı. Kadınların balolara ihtiyaclarının sıkıcı ve saçma olduğunu düşünürlerdi. Başarılı bir sosyal etkinlik sunmak için bir çok emek gerekiyordu.
“Şimdiden dahşete düşmüşüm,” dedi Lucas. “Sen doğduğun andan beri cadalozsun.”
“Kalbimi kırdın.” Dudakları gülümsememek için çabalarken, titredi. “Oyun odasında olman gerekmiyordu?”
Lucas, kendinden beş yaş daha büyüktü. Eş arama veya aile kurma arayışında gibi gözükmüyordu. Aslında, orada bulunması da tuhaftı. Genelde, en iyi arkadaşı, Dashville’in Markisiyle şehrin en vahşi eğlencelerinde oluyordu. Onlardan biri, bir baloya katılma kararı almış ise, ikisi beraber bulunurlardı ve en müstehcen eğlencelere katılırlardı.
“Senin de dans ediyor olman gerekmiyor muydu?” Bir kaşını kaldırdı. “Yanılmış olabilirim, ama baloya katılmanın amacı bu değilmi?” Helena’nın dans kartını kaldırdı ve kaşlarını çattı. “Burada neden hiç bir isim yok? Sen bir dük’ün kızısın ve çeyizin büyük, gençler seninle evlenmek için sırada olmalılar.”
Ondan gözlerini çevirmemek için kendini tuttu. Gayet sağlam bir varsayımdı-yanlış sonuç getirse bile. Helena çirkin değildi. En azından kendi öyle düşünmüyordü. Saçları altın sarısıydı ve gözlerinin rengi çarpıcı bir menekşe mavisiydi, ancak baş döndürücü bir güzelliğe sahip değildi. Buna rağmen mirasının, toplumun erkeklerinin durup ona bakmalarına yeterli olmalıydı, soyismi korkutsa bile. Topluma takdim edilme balosundan beri, hiç birşey olması gerektiği gibi olmamıştı.
“Evde kalmak kaderimde varmış,” Helena yanıtladı omuzlarını silkerek. “Onlardan hiç biri beni farketmiyor.”
Aslında, farketmemeleri onun umurunda da değildi. Onu görmezden gelsinler ve sırlarını fısıldamaya devam etsinler. Yaptıkları hatayı pek yakında anlayacaklardı. Bu fırsatı kendi lehine kullanmaktan mutluluk duyuyordu. Toplum, Helena’yı görmezden gelebilir hatta onu yok sayabilirdi, ancak kendisi bu durumdan şikayetçi değildi. Davetiyeler her gün geliyordu, sezonun her faaliyetine girişi rahattı. Bu balolar ve gece partileri ona bir gün hepsinden uzak kalmayı sağlayacaktı. Her şey planlanmış ve yeni macarasına ilk adımlar atılmıştı bile.
“Saçmalama” Dedi Lucas. “Kızkardeşimi