zamandan itibaren dünyanın en akıllı dedektif kedisi olmayı hayal ettim.
Dünya’nın 1 Numaralı Meraklı Ünlü Kediciği
Hayalimin gerçeğe dönüştürülmesi yolunda ilerlediğim için Günlüğümü yazmak daha önemli hale geldi. Peki, merak ve macera dolu serüvenlerimi kaydetmenin dışında başarı hikâyelerimi kaydını tutmaktan daha iyi bir yol mu olabilir?
Londra'nın en meraklı kedisi olduğuma karar verdim.
Bunda hiç şüphe yok!
Şöhretim yakında ülkenin diğer bölgelerine ve daha sonra memleketim olan Fransa Paris'te bile yayılacaktı.
Paris'teki pisi arkadaşlarımın meşhur meraklı kediyi duyduğunu hayal ettim.
Şaşkınlıkla, beni tanıdıklarını fark edeceklerdi.
Bazıları bu durum için ”yapmak için doğduğum şeyi yaptığımı” yani” doğuştan” olduğunu söyler ve beni ultra süper bir dedektif kedi yani – 'alanının en iyisi!’ olan bir dedektif kedi olarak tanır!’
Diğerleri kıskanır ve “sadece bir şans” eseri olduğunu iddia eder.
Hiç şüphesiz kıskanç kedicikler bile dünyaca ünlü bir dedektif kediyi takdir etmek zorunda kalırlar!
Annem bakmadığı esnada onun masasından gizlice boş bir not defteri almak çok kolay olmuştu.
Gezegendeki en tanınmış dedektif kedi olan Sibiryalı harika kedi İnca’nın maceraları bir şaheser – Kesinlikle bir hit – O bir Çok Satan! olacak.
Kim benim gibi meraklı pisi hikâyelerine karşı koyabilir?
Evet – dedektif güçlerim beni yıldızlığa giden yola çıkardı.
Noel çok yaklaştığında bu işe başlamak için doğru bir zamandı. Havada heyecan verici bir his vardı.
Hiç şüphe yok ki! Noel yılın en sevdiğim zamanıydı. Çam ağaçlarının kokusu, parlak süslemeler ve en önemlisi de Noel ağacımızın parlayan yıldızlarının altındaki hediyelerimiz.
Günlüğümden Cara ve Fromage’a bahsettim ve onlar Günlüğümde oynayacakları rollerinin ne kadar önemli olacağını bilmek istediler.
Onlara ümit verici olarak söyleyebileceğim tek şey “Bekleyelim ve görelim” demekti.
Cara'dan görmezden gelmeyi denediğim bir “ukala” mırıltısı duydum.
Bu BENİM Günlüğümdü ve ona ne yazacağıma BEN karar verecektim.
İşte bu kadar!!!
Gerçekten de bu bir ukalalık!
Erkek ve Kız Kardeşimin Günlüğümü ele geçirmesine tabi ki de izin vermeyecektim. Nasıl olacağını hayal edebiliyordum:
✤ Fromage’dan – Onun harika Fransız peyniri hakkında uzun uzun deli saçması sözleri!!!!
✤ Cara’dan Son moda fularlar ve kendinizi nasıl daha şirin yapabilirsiniz!!!!! sözlerini duyar gibi oluyorum.
Bir an hayal meyal, üstün zekâma boyun eğen bir kuçukuçu sürüsü hayal ettim.
Ben türünün en iyisi dedektif kedi Inca olabilirim!
Başka hiçbir kedi asla büyük kalabalıklar tarafından bu kadaaaar hayranlıkla bakılamaz.
ARALIK
Noel'den 12 Gün Önce
Pazar günü, Akşam İlerleyen Saatlerde:
Bir anda içimde izlendiğimize dair garip bir his duydum.
Annemiz Küçük Hanım şöminede ateş yakmıştı ve odunlar çatırdayarak parlıyordu. Yazlık ev, dışarıdaki soğuğa rağmen sıcak ve rahattı.
İnca hane halkı için her zamanki gibi bir akşamdı. Cara, Fromage, Charlotte ve ben ortaklaşa sahip olduğumuz genç insansı Annem ile şöminenin etrafında oturduk.
İzlendiğimi hayal ettiğimi düşünerek başımı salladım ve yere serildim.
İzleniyor olmanın garip hissi tekrar içime doğdu.
Diğerlerini rahatsız etmek istemeyerek, pencereden dışarı dikkatle göz gezdirdim. Orada hiçbir şey yoktu – sadece tepedeki kocaman ve parlak ışıklı aydan süzülen biraz ışık ve karanlık.
Aynı yerde dolaştım ve her ihtimale karşı uzaydan gelen UZAYLILARIN pencereden içeri girerek bize saldırması ihtimaline karşı yüzüm pencereye dönük tekrar uzandım.
Gözlerim kapanmaya başladığı anda, pencerenin dışında hareket eden bir gölge gördüm. Gözlerimi açtım ve baktım. Ama orada hiçbir şey yoktu. Sadece çok karanlık bir gecenin sessizliği.
Aniden, bana dik dik bakan iki parlak yeşil göz bebeği gördüm.
Kalbim neredeyse duracaktı!
● O bir cin miydi?
● O bir Alev saçan ejderha mıydı??
● O bir Sürünerek ilerleyen yılan mıydı???
✤ En korktuğum şey başıma mı gelecekti? Uzaylılar bizi almak için mi dışarı gelmişlerdi????
Kalbim küt küt atmaya başladı –
Bana doğru uzanan güçlü, büyük, gri bir pençe gördüm ve boynumun arkasındaki kürk kavgaya hazır bir kirpi gibi kabardı.
Sonra pencerede görünen ve kaybolan silüetin, meğerse arkadaşımız Monk'un yüzü olduğunu anladım!
Rahat bir nefes aldım ve kalbim yavaş yavaş normal atmaya başladı.
Tıknaz hali hoşunuza gidiyorsa, o uzun bacakları ve altın gibi kıymetli-yeşil gözleri olan mavi bir Rus kedisi olan Monk oldukça yakışıklı ve gösterişliydi. O her zaman parlak, kırmızı bir papyon takardı.
Monk oldukça zeki bir kedicikti.
Beni yanlış anlamayın. Çoğu kedi doğuştan olarak zekidir. Ama Monk'un tanıştığım kediciklerin çoğundan çok daha akıllı olduğunu fark etmiştim. Sanırım ona ASOSYAL ZEKİ kedi diye çağırabilirsiniz.
Monk, yanımızdaki evde Solo (dünyaca ünlü bir dedektif), asistanı Hobbs ve büyük bir köpek olan Terrance ile yaşıyordu.
Terrance, Monk'un en iyi arkadaşı ve büyük bir dedektif kuçukuçuydu.
Diğerlerini rahatsız etmemek için yavaşça kalktım, pencereden dışarı sıçradım ve yazlık evimizi onun büyük evinin önündeki geniş bahçeden ayıran kalın çalının altında Monk'la buluştum.
“Naber Monk?” diye yumuşakça mırladım.
Sakin ve uysal Monk bir şeyden oldukça kötü etkilenmiş görünüyordu.
Biraz ürperdim ve az önce düzleşmiş olan boynumun arkasındaki kürk bu kadar üzgün olduğunu hissettiğimde tekrar