Aldivan Teixeira Torres

Karşıt Güçler


Скачать книгу

evrene sağladığı katkı.

      Bu yeni düşünce karşısında mutluyum ve büyük bir seyahat yapmaya hazırlanıyorum. Bu seyahat benim ve aynı zamanda bu kitabı sabırla okuyabilecek olanların kaderini değiştirecek. Hadi bu maceraya beraber atılalım.

      Valizimi en önemli kişisel eşyalarımla doldurdum: Bazı giysiler, bazı iyi kitaplar, ayrılmadığım haçım ve incilim ile yazmak için biraz kâğıt. Bu yolculuktan çok ilham alacağımı hissediyorum. Kim bilir belki de tarih boyunca anlatılacak unutulmaz bir hikâyenin yazarı olacağım. Bununla birlikte, gitmeden evvel herkese (özellikle anneme) veda etmem gerekiyor. Kendisi fazla koruyucudur ve iyi bir nedenim olmadan ya da geri geleceğime dair söz vermeden gitmeme izin vermez. Bir gün bir özgürlük çığlığı atıp kendi kanatlarını yaratan bir kuş gibi uçmam gerekeceğini hissediyorum… ve o bunu anlamak zorunda kalacak, çünkü ona değil daha ziyade karşılığında hiçbir şey istemeden bana hoş geldin diyen evrene aidim. Ben evren için bir yazar olmaya ve rolümü tamamlayıp yeteneğimi geliştirmeye karar verdim. Yolun sonuna gelip kendimi bir şekle soktuğumda yaratıcıyla beraber cemaate girip yeni bir plân öğrenmeye hazır olacağım. Ayrıca orada özel bir rolüm olacağına da eminim.

      Valizimin sapını kavradım ve bunu yaptığımda içimdeki endişenin arttığını hissettim. Aklıma sorular gelip beni rahatsız etti: Bu nasıl bir yolculuk olacak? Nasıl önlemler almalıyım? Bilinmeyen tehlikeli mi olacak? Bildiğim şey bunun kariyerim için düşünceleri uyandırıcı olacağı ve bunu yapmak istediğim. Valizimi kavradım (tekrar) ve ayrılmadan önce veda etmek için ailemi aradım. Annem kız kardeşimle beraber mutfakta öğle yemeği hazırlıyordu. Yaklaştım ve önemli meseleyi anlatmaya başladım.

      —Bu çantayı görüyor musunuz? Yapmaya hazır olduğum yolculukta bu benim tek yoldaşım (sizin dışınızda, sevgili okuyucular) olacak. Bilgelik, bilgi ve mesleğimden zevk alma peşindeyim. Umarım ikiniz de aldığım kararı anlayıp onaylarsınız. Gelin; bana bir sarılın ve iyi dileklerinizi sunun.

      —Oğlum, hedeflerini unut çünkü bunlar bizim gibi fakir insanlar için imkânsız. Bin kere söyledim: Bir idol veya buna benzer herhangi bir şey olmayacaksın. Şunu anla: Sen büyük bir adam olmak için doğmadın—dedi Julieta, annem.

      —Annemizi dinle. Ne söylediğini biliyor ve kesinlikle haklı. Hayalin imkânsız çünkü yeteneğin yok. Görevinin yalnızca basit bir matematik öğretmeni olmak olduğunu kabul et. Bundan daha ileri gitmeyeceksin—diye konuştu Dalva, kız kardeşim.

      —O zaman, sarılmak yok mu? Neden başarılı olabileceğime inanmıyorsunuz? Sizi temin ediyorum: Hedefimi gerçekleştirmek için bir şeyler ödesem bile başarılı olacağım çünkü büyük bir adam kendisine inanan adamdır. Bu seyahate çıkacağım ve keşfedilecek ne varsa keşfedeceğim. Mutlu olacağım, çünkü mutluluk kazananlar olmamız için Tanrı’nın etrafımızda her taraftan aydınlattığı yolu takip etmekten geçer.

      Bunu söyleyerek, bu yolculukta kazanan olacağıma dair kesin inancımla kapıya yöneldim: bu yolculuk beni bilinmeyen yerlere götürecek.

      Uzun zaman önce, Pesqueira bölgesinde hiç de misafirperver olmayan bir dağdan bahsedildiğini duymuştum. Yerli Xukuru insanlarının yaşamlarını sürdürdüğü Ororubá’nın (bir yerli ismi) sıradağlarının bir parçasıydı. Xukuru kabilelerinden birinden gizemli bir büyücü doktorun ölümünden sonra dağın kutsal hale geldiğini söylüyorlar. Niyet saf ve samimi olduğu sürece herhangi bir dileği gerçeğe dönüştürebiliyor. Bu, imkânsızı mümkün kılma hedefindeki yolculuğumun başlangıç noktası. İnanıyor musunuz okuyucular? O zaman benimle anlatana özel bir dikkat vererek benimle kalın.

      BR-232 otoyolunu izleyerek merkezden yaklaşık on beş mil uzaklıktaki Pesqueira Belediyesi’ne ulaşıyoruz, burası onun ilçelerinden biri olan Mimoso. Vadinin alt kısımlarına doğru akan Mimoso Nehri ile yıkanan Mimoso ve Ororubá Dağları arasında son dönemde inşa edilmiş modern bir köprü buraya girişi sağlıyor. Kutsal dağ tam olarak burada ve ben de buraya doğru sürüyorum.

      Kutsal dağ ilçenin yanında bulunuyor ve kısa bir sürede ayaklarının dibindeyim. Zihnim, bilinmeyen durum ve olguları hayal ederek boşlukta ve uzak zamanlarda dolanıyor. Bu dağa tırmanmakla beni ne bekliyor? Bunlar kesinlikle canlandırıcı ve harekete geçirici deneyimler olacak. Dağ çok yüksek değil (2300 ft) ve her adımda dağa özgüvenli ama aynı zamanda beklenti içinde hissediyorum. Yirmi altı yıl boyunca yaşadığım yoğun deneyimlerin hatıraları akla geliyor. Bu kısa zaman diliminde özel olduğuma inanmamı sağlayan birçok harika olay vardı. Okuyucular, bu hatıraları suçlu hissetmeden aşama aşama sizinle paylaşabilirim. Yine de, şimdi zamanı değil. Tüm arzularımın arayışıyla dağa tırmanmaya devam edeceğim. Umut ettiğim şey bu ve ilk kez yorgunum. Yolun yarısını geçtim. Fiziksel değil ama bana geri dönmemi söyleyen tuhaf sesler yüzünden daha ziyade zihinsel bir bitkinlik hissediyorum. Oldukça ısrarlılar. Yine de kolay kolay vazgeçmiyorum. Buna değecek olan her şey için dağın tepesine çıkmak istiyorum. Dağ benim için, kutsallığına inananlar karşısında ortaya çıkan değişim rüzgârlarıyla nefes alıyor. Sanırım oraya ulaştığımda, beni çok uzun zamandır beklediğim bu yolculuğa götürecek yola erişmek için tam olarak ne yapmam gerektiğini bileceğim. İnancımı ve hedeflerimi koruyorum çünkü İmkânsızların Tanrısı olan bir Tanrım var. Hadi yürümeye devam edelim.

      Hâlihazırda yolun dörtte üçünü geçtim ama sesler hâlâ peşimi bırakmıyor. Kimim ben? Nereye gidiyorum? Neden dağdaki tecrübeden sonra hayatımın dramatik bir şekilde değişeceğini düşünüyorum? Sesleri saymazsak yolda yalnızım gibi görünüyor. Kutsal yollardan geçen diğer yazarlar da aynı şeyi hissetmiş olabilir mi? Benim gizemimin herhangi bir yazardan farklı olacağını düşünüyorum. Devam etmem gerekiyor, üstesinden gelip tüm engelleri aşmalıyım. Bedenimi yaralayan dikenler insan için son derece tehlikeli. Eğer bu tırmanıştan sağ çıkarsam kendimi zaten kazanmış biri olarak göreceğim.

      Adım adım zirveye yaklaşıyorum. Hâlihazırda oradan birkaç metre uzağım. Bedenimden aşağı doğru akan ter dağın kutsal kokularına karışmış gibi duruyor. Kısa bir süre duruyorum. Sevdiklerim endişelenecek mi? Eh, şu an bunun çok önemi yok. Şu anda, dağın tepesine ulaşmak için kendimi düşünmem gerekiyor. Geleceğim buna bağlı. Sadece birkaç adım daha atacağım ve tepeye ulaşacağım. Soğuk bir rüzgâr eserken acı verici sesler aklımı karıştırıyor ve iyi hissetmiyorum. Sesler haykırıyor:

      —Başardı, ödüllendirilecek! -Değerli birisi mi ki? –Koca dağa tırmanmayı nasıl başardı? Kafam karışmış ve başım dönüyor; iyi olduğumu sanmıyorum.

      Kuşlar bağrışıyor ve güneş ışınları tüm yüzümü okşuyor. Neredeyim? Bir önceki gün sarhoşmuşum gibi hissediyorum. Ayağa kalkmaya çalışıyorum ama bir kol beni engelliyor. Karşımda kızıl saçlı ve yanık tenli, orta yaşlı bir kadın görüyorum.

      —Kimsin sen? Bana ne oldu? Tüm bedenim ağrıyor. Kafam karışmış ve muallâk hissediyorum. Bütün bunlara dağın tepesinde olmak mı neden oluyor? Sanırım evimde kalmalıydım. Hayallerim beni bu noktaya yöneltti. Daha iyi bir gelecek ve kişisel gelişime doğru yön alma umuduyla dolu halde yavaşça dağa tırmandım. Ama kelimenin gerçek anlamıyla kımıldayamıyorum. Yalvarırım tüm bunları bana açıklayın.

      —Ben dağın koruyucusuyum, oraya buraya dağılan toprağın ruhuyum. Sen görevi kazandığın için buraya gönderildim. Hayallerinin gerçekleşmesini istiyor musun? Bunu yapmana yardım edeceğim, Tanrı’nın çocuğu! Hâlâ yüzleşecek birçok görevin var. Seni hazırlayacağım. Korkma. Tanrın seninle. Biraz