ype="note">[1] yalvarırken birdenbire hava karardı. O sırada gökten bir ışık indi. Bu ışık güneşten ve aydan daha parlaktı. Bu ışığın içinde alnında parlak bir ben olan çok güzel bir kız vardı. Bu kız gülünce “Gök Tanrı” da gülüyor, kız ağlayınca “Gök Tanrı” da ağlıyordu. Oğuz bu kıza âşık oldu ve onunla evlendi. Bu kız üç oğlan çocuk doğurdu. Çocukların adlarını Gün, Ay ve Yıldız koydular.
Bir gün Oğuz ormanda ava çıktı. Ormandaki gölün ortasında bir ağaç gördü. Ağacın kovuğunda gözleri gök gibi mavi, saçları ırmak gibi dalgalı, dişleri inci gibi beyaz bir kız oturuyordu. Bu kız dünyanın en güzel kızıydı. Oğuz bu kıza âşık oldu ve onunla evlendi. Oğuz’un bu kızdan da üç oğlu oldu. Bu çocukların adlarına da Gök, Dağ ve Deniz koydular.[2]
Oğuz Kağan halkına büyük bir ziyafet verdi. Misafirlerine çeşit çeşit yemekler, şaraplar, tatlılar ikram etti. Hep beraber yediler, içtiler. Oğuz Kağan bu ziyafetten sonra dünyanın dört bir tarafına elçilerle şu mektubu gönderdi:
“Ben Uygurların kağanıyım2 ve yeryüzünün dört köşesinin de kağanı olmam gerekir. Sizden bana itaat etmenizi bekliyorum. Kim benim emirlerime itaat ederse, onu dost olarak kabul ederim. Kim benim emirlerime itaat etmezse, onu düşman sayarım. Onunla savaşır ve onu yok ederim.”
Oğuz Kağan’ın yurdunun sağ yanında bulunan Altun Kağan, Oğuz Kağan’a pek çok altın, gümüş ve değerli taşlar hediye etti ve ona itaat ederek onunla dostluk kurdu. Oğuz Kağan’ın yurdunun sol yanında ise askerleri ve şehirleri çok olan Urum Kağan vardı. Urum Kağan, Oğuz Kağan’a itaat etmedi ve onun isteklerini reddetti. Oğuz Kağan buna çok sinirlendi ve askerleriyle birlikte Urum Kağan’ın ülkesine doğru yola çıktı. Kırk gün sonra Buz Dağ’ın eteklerine geldi. Buraya çadırını kurdurdu ve sessizce uykuya daldı. Güneş doğunca Oğuz Kağan’ın çadırına bir ışık girdi. O ışıktan gök tüylü, gök yeleli büyük bir erkek kurt çıktı. Kurt, Oğuz Kağan’a “Ey Oğuz! Sen Urum Kağan’ın üzerine yürümek istiyorsun; ben senin önünde yürüyeceğim” dedi.
Bunun üzerine Oğuz Kağan ve askerleri kurdun arkasından yola çıktılar. Gök tüylü, gök yeleli büyük erkek kurt İtil Müren Denizi’nin yakınındaki Kara Dağ’ın eteğinde durdu. Burada Urum Kağan’ın ordusu ile Oğuz Kağan’ın ordusu arasında büyük bir savaş oldu. Oğuz Kağan savaşı kazandı, Urum Kağan’ın ülkesini ele geçirdi.
Oğuz Kağan ve askerleri gök tüylü, gök yeleli kurdu izleyerek itil Irmağı’nın kenarına geldiler. Oğuz Kağan’ın beylerinden Uluğ Ordu Bey, İtil Irmağı’nı geçmek için ağaçlardan sal yaptı ve böylece karşıya geçtiler. Bu buluş Oğuz Kağan’ın çok hoşuna gitti ve Oğuz Kağan, Uluğ Ordu Bey’e “Kıpçak” adını verdi. Oğuz Kağan ve askerleri gök tüylü, gök yeleli kurdu izleyerek yeniden yola devam ettiler. Bu sırada Oğuz Kağan’ın çok sevdiği atı Buz Dağ’a kaçtı. Oğuz Kağan’ın çok üzüldüğünü gören beylerden biri Buz Dağ’a çıktı ve dokuz gün sonra alaca atı bularak geri döndü. Oğuz Kağan atını karşısında görünce çok sevindi. Atını getiren bu beye “Sen buradaki beylerin başı ol. Senin adın Karluk olsun.” dedi.
Bir süre ilerledikten sonra gök tüylü, gök yeleli erkek kurt Çürçet Yurdu demlen bir yerde durdu. Çürçetlerin kağanı, Oğuz Kağan’a itaat etmeyeceklerini bildirdi. Bunun üzerine burada büyük bir savaş oldu. Oğuz Kağan savaşı kazandı ve Çürçet Yurdu’nu ele geçirdi.
Oğuz Kağan, ordusunun önünde yürüyen gök tüylü, gök yeleli erkek kurtla Hindistan, Tangut, Suriye, Barkan gibi pek çok yere gitti. Buralarda büyük zaferler kazandı ve buraları hâkimiyeti altına aldı. Bu zaferlere düşmanları üzüldü, dostları sevindi. Oğuz Kağan sonunda pek çok ganimetle yurduna döndü.
Günlerden bir gün Oğuz Kağan’ın tecrübeli veziri Uluğ Bey, rüyasında bir altın yay ve üç gümüş ok gördü. Rüyasında altın yay gün doğusundan gün batısına kadar uzanıyordu. Üç gümüş ok da kuzeye doğru gidiyordu. Uluğ Bey bu rüyasını Oğuz Kağan’a anlattı. Oğuz Kağan bu rüyayı dinledikten sonra yurdunu oğulları arasında paylaştırdı.
1. Вставьте пропущенное числительное:
____________________ gün sonra büyüdü ve yürüdü.
1) 20 yirmi
2) 30 otuz
3) 40 kırk
4) 50 elli
5) 60 altmış
2. Какой зверь жил рядом с домом Огуза?
1) filel – слон
2) gergedan – носорог
3) timsah – крокодил
4) kaplan – тигр
5) aslan – лев
3. Как звали первых трёх сыновей Огуза?
1) Ay, Gün, Enes
2) Ahmet, Ay
3) Ay, Gün, Yıldız
4) Yıldız, Emirhan, Mehmet
5) Mustafa, Ömer, Umut
4. Как звали последующих трёх сыновей Огуза?
1) Hamza, Hüseyin, İbrahim
2) Gök, Mert, Miraç
3) Dağ, Ömer, Umut
4) Dağ, Deniz, Gök
5) Deniz, Dağ, Hamza
5. Какой зверь отправился во главе похода на Урум-Кагана?
1) ayı – медведь
2) boğa – бык
3) kurt – волк
4) keçi – козёл
5) fare – мышь
6. Сколько было серебряных стрел при золотом луке?
1) 1 bir
2) 2 iki
3) 3 üç
4) 4 dört
5) 5 beş
1. 40 kırk
2. gergedan – носорог
3. Ay, Gün, Yıldız
4. Dağ, Deniz, Gök
5. kurt – волк
6. 3 üç
Uşun Koca Oğlu Segrek
Oğuz zamanında Usun Koca adında bir adamın iki oğlu varmış. Büyük oğlunun adı Egrek, küçük oğlunun adı ise Segrek’miş. Egrek, çok cesur ve yiğit bir delikanlıymış. istediği zaman Bayındır Han’ın sarayına gidebiliyor, onunla ve onun vezirleriyle konuşabiliyormuş. Aynı şekilde Kazan Bey’in de tüm ziyafetlerine katılıyormuş. Hatta bu toplantılar sırasında diğer beylerin önüne geçerek Kazan Bey’in yanına oturuyormuş.
Bir gün yine böyle bir toplantıda Egrek, oradaki beylerin önüne geçip Kazan Bey’in yanına oturmuş. O zaman Ters Uzamış adındaki bir bey, “Hey Usun Koca oğlu Egrek! Burada oturan beylerin her biri oturduğu yeri kılıcının ve emeğinin kuvvetiyle almıştır. Sen baş mı kestin, kan mı döktün, aç mı doyurdun, çıplak mı giydirdin? Sen niçin en önde, Kazan Bey’in yanında oturuyorsun?” diye bağırmış.
Akıllı bildiğini söyler, deli söylediğini bilmez. Egrek, Ters Uzamış’a uzun uzun bakmış ve “Baş kesip kan dökmek hüner midir?” diye sormuş. Ters Uzamış da “Evet, hünerdir!” diye cevap vermiş. Ters Uzamış’ın bu sözleri Egrek’e çok dokunmuş. Bunun üzerine Egrek hemen kalkıp Kazan Bey’in yanına gitmiş. Kazan Bey’den düşmanla savaşmak için izin istemiş. Kazan Bey izin verince Egrek savaş hazırlıklarına başlamış.
Egrek üç yüz askeri ile birlikte Şirügüven’den Gökçe Deniz’e[3] kadar olan her