Harold S. Koplewicz

Sağlam Çocuklar Yetiştirmek


Скачать книгу

S. KOPLEWICZ

      Tıp doktoru Harold S. Koplewicz ABD’nin önde gelen çocuk ve ergen psikiyatristlerinden biri. New York City ve Kaliforniya’da San Mateo’da faaliyet gösteren Child Mind Institute’un kurucu başkanı ve yöneticisi. America’s Top Doctors, Best Doctors in America ve New York Magazine’in “New York’taki En İyi Doktorlar” listelerinde adı defalarca geçti. Today, CBS News, CNN, The Oprah Winfrey Show, Anderson Cooper 360 programlarına konuk oldu. The New York Times, USA Today ve The Wall Street Journal’da görüşlerine yer verilen Koplewicz New York’ta yaşıyor.

      Joshua’ya, Adam’a ve Sam’e… Baba olmak hayatımın en büyük mutluluğu.

      Ben üç oğluma ne öğrettiysem, onlar bana daha fazlasını öğretmiştir.

      GIRIŞ

      Bir aile kısa süre önce beni görmeye geldi, altı yaşındaki oğulları Henry devam ettiği okulun birinci sınıfından atılmış. Okuma dersi sırasında çocuğun gözü dönmüş ve başka bir öğrenciye bir sürü kurşunkalem fırlatıp goril gibi kükremeye başlamış. Öğretmeni o kadar sinirlenmiş ki okul yönetimi Henry’nin ebeveynlerine oğullarının bir profesyonele görünmeden okula gelmesine izin verilmeyeceğini bildirmiş.

      Dışarıdan bakıldığında Henry melek gibi bir çocuktu. Ebeveynleri tepeden tırnağa Amerikalı, iyi görünümlü, uzun boylu, sağlam bir güvenle el sıkışan insanlardı. Oğullarının böyle bir patlama yaşamasına ve sınıftan atılmasına üzüldükleri, mahcup oldukları her hallerinden belliydi. Henry’nin dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), kaygı ya da davranışsal bir sorun yaşıyor olabileceğinden endişeleniyorlardı. Henry’nin babası, “Okul aşırı tepki mi veriyor?” diye sordu.

      Ortaya çıkarmamız gereken şey buydu.

      Henry ile birkaç dakika konuştuktan sonra sözel becerilerinin müthiş olduğu anlaşıldı. Başta utangaçtı ama sözü yazın yapılan sporlara getirince gözleri parladı. Sonunda ders sırasında yaşadığı patlamanın nedenini açıkladı: Yanında oturan çocuk harfleri yavaş yavaş yazmasıyla alay etmiş, ona “salak” demişti. Bir kitap aldım, Henry kitabı okumaya çalıştı ama çözemediği açıktı, yani harfler ile belli sesler arasındaki bağlantıyı kuramıyordu. Henry diğer çocuklardan daha yavaş olduğunu ve “salak” sözcüğünün kendisine dokunduğunu kabul etti.

      Çabucak Henry’de (annesi ve büyükbabasında olduğu gibi) bir tür disleksi olduğunu belirledik, davranışsal bir sorunu yoktu. Öğretmenlerinin iki yıl boyunca bunu nasıl anlamadığına dair hiçbir fikrim yok doğrusu ama Henry’nin akademik açıdan güçlü ve zayıf yönlerinin okuma becerilerine ağırlık verilerek değerlendirileceği özel bir testi de içeren teşhise yönelik bir değerlendirmeye ihtiyacı vardı, sonra da sorununu çözecek bir tedavi uygulanması gerekiyordu. Disleksi tedavi edilebilir. Bu parlak çocuk okumayı yardım alarak öğrenecekti.

      Seansın sonunda Henry’nin ebeveynleri sorunu çözecek bir eylem planına sahipti, Henry de kendisini çok daha iyi hissediyordu. Tartıştığımız stratejiler ona bir öğrenme güçlüğüne sahip olmanın pratik sorunlarıyla başa çıkmanın yanı sıra ona ve ebeveynlerine bu engeli kabul etmeyi de öğretecek –terapi ve duygusal– bir destek almaya odaklanıyordu. Ayrılırken Henry bana sarıldı ve birbirimizi bir daha ne zaman göreceğimizi sordu.

      O ilk seansın üstünden birkaç ay geçti. Henry çok duyulu (mültisensör) bir yaklaşımın kullanıldığı yoğun bir okuma programına devam ediyor ve yapılan özel testlere göre kendisinin test sırasında fazladan zaman isteyebilecek grupta olduğu anlaşıldı. Henry okumayı öğrenmenin yanı sıra disleksisini utanılacak bir şey gibi değil, onu o yapan şeylerden biri olarak kabul etmeyi öğreniyor. Henry’nin okuması her zaman daha uzun sürecek ama o gerekli ayarlamaları yapıp ayak uydurabilecek. Bundan yıllar sonra üniversitelere başvururken ve SAT sınavlarına girerken fazladan zaman isteme hakkına sahip olacak ve on yıl boyunca kendisini destekleyen bir zaman yönetimi eğitimi almış olacak. Bir bakıma, öğrenme güçlüğü olmayan yaşıtlarına kıyasla bu sürecin zorluklarına daha iyi hazırlanmış olacak.

      Henry’nin ebeveynlerine düşen ise çocuklarının kendi sorununu anlayıp ona sahip çıkmasını sağlamak, onun neye ihtiyacı olduğunu anlamak ve ona bununla nasıl başa çıkacağını göstermekti. Aslında onu çok küçük yaştan itibaren bir yetişkin olmak üzere eğiteceklerdi. Henry bir kusuru ya da zayıflığı ebeveynlerinin kılavuzluğunda güçlü bir yana dönüştürecekti. Bunun olduğunu sayamayacağım kadar çok görmüştüm. Bütün aile o “salak” kötü günü hayal meyal hatırlayacaktı.

      Ne var ki Henry’nin ebeveynleri hiçbir sorun olmadığında ısrar etselerdi –üzgün, mahcup olduklarında ya da savunmacı hisler içindeyken birçok ebeveynin yaptığı gibi– ve tepkilerini okul değiştirerek ya da öğretmenleri suçlayarak gösterselerdi Henry’nin sorunları daha da kötüye giderdi, hayatının akışı değişirdi. Disleksi tedavi edilmediğinde kişinin kendisine zarar vermesi, intihara sürüklenmesi, antisosyal davranışlar göstermesiyle ilişkilendirilir. Adalet sisteminde gençlere yönelik ıslah programlarına dahil olan çocukların yüzde yetmişinde disleksi vardır.

      Henry’nin ebeveynleri aşırı tepki verip başka bir uca savrulsalardı ve çocuklarına asla kendi başının çaresine bakamayacak hasarlı bir malmış gibi davransalardı ona oldukça büyük zarar vermiş olurlardı. Ebeveynleri durumdan memnun değildi ama rahatsızlıklarını bir kenara bırakmışlar, oğullarına ihtiyaç duyduğu yardımı sunmuşlardı ve bunu yaparken de ileride hem onun hem ailenin karşılaşabileceği ciddi olması olası bir dizi sorunu engellemişlerdi.

      İnsan hayatında çok erken tarihlerde sorunları engelleyebilmek ve ıstırapları en aza indirebilmek, çocuk ve ergen psikiyatrisinde uzmanlaşmaya karar vermemin nedenidir. Bir çocuğu altı ayda tedavi edebilir, sağlıksız alışkanlıklar yerleşmeden onun işleyişi ve davranışlarında ciddi bir ilerleme görülmesini sağlayabilirim. 2009 yılında Child Mind Institute’u (Çocuk Zihni Enstitüsü) da ıstırap çeken ailelere ve çocuklara erkenden etkili bir tedavi sunmak için kurdum. Bir kamusal sağlık krizini göğüsleyebilmek için çocukların akıl sağlığına odaklanmış, kâr amacı gütmeyen bağımsız bir kuruluşa ihtiyacımız olduğu kanısına varmıştım. Child Mind Institute’un hazırladığı Çocukların Zihinsel Sağlığı Raporu’na (Children’s Mental Health Report) göre on sekiz yaşın altında on yedi milyon çocuk teşhis edilebilir bir akıl hastalığından mustariptir. Beş çocuktan biri. Akıl hastalığından mustarip çocukların sayısı, astım, fıstık alerjisi, şeker hastalığı ve kanserden etkilenen çocukların toplam sayısından fazladır. Ne var ki bu çocukların üçte ikisi yanlış bilgilendirme ve toplumsal damga nedeniyle asla yardım almayacaktır. Bu da okulu erken bırakma, madde kullanımı bozukluğu, intihar düşünceleri ve teşebbüsleri riskinin artmasına yol açmaktadır.

      Child Mind Institute’un New York City ve San Francisco Körfez Bölgesi’ndeki klinik merkezlerinde ekiplerimiz her gün ihtiyaç içindeki çocuklarla –ve ebeveynleriyle– görüşüyor. Kırk sekiz eyaletten ve kırk dört ulustan on bini aşkın gencin hayatını değiştirdik. Daha fazla sayıda muhtaç çocuğa yardımcı olmanın yollarını da her zaman arıyor ve geliştiriyoruz. Okul ve topluluk programlarımız sayesinde ülkenin dört bir yanındaki toplantılarda yüz binden fazla çocuğa ulaştık. İnteraktif web sitemiz childmind.org ayda iki milyonu aşkın ziyaretçiye umut ve cevap veriyor. Son teknolojinin kullanıldığı açık bilim araştırma programımız, teşhiste ve tedavide devrim yaratacak bir çaba içinde akıl hastalıklarının biyolojik işaretlerini araştırıyor. Verilerimizi dünyanın dört bir yanından binlerce biliminsanıyla ücretsiz paylaşıyor, keşif sürecine ivme katıyoruz. Child Mind Institute hiçbir çocuğun ıstırap çekmediği bir gelecek hayal ediyor ve biz de bahsettiğimiz krizle başa çıkabilmek için çok sayıda araştırma, tıp ve topluluk programıyla kesişen bir hareket oluşturduk.

      Yine de en önemli müttefikimiz ebeveynlerdir. Sunduğumuz ilgi ve özen muazzam boyutlarda olmasına, hastalarımız çeşitlilik göstermesine rağmen ebeveynler arasında ortak meseleler ve kaygılar olduğunu fark etmeden edemiyoruz. Hepsi de hata yapmalarının çocuklarını incitmesinden endişeleniyor. Çocukları için aşırıya kaçmaktan ya da yaptıklarının yeterli olmamasından ötürü kaygılanıyorlar. Onlara daha mı sert davranmaları gerektiğini ya da yeterince katı davranıp davranmadıklarını merak ediyorlar. Onları Child Mind Institute’a getiren her ne olursa olsun,