sayesinde şeklimi değiştirme gücüne sahibim artık. Bu yüzden gece şahini olarak geleceğim ve başarılı olduğumu haber vermek için öteceğim. Topuzunuzu hazırlayın, geldiğim zaman kullanmam gerekebilir.”
Derin Ses, konuşmaya başladığında neler diyeceğini bilmiyordu ama büyücü ona baktıkça, kelimeler dilinden dökülmeye başladı. Ondan önce bu maceraya atılmış diğer delikanlılara dair işittiği hikâyeler ve büyücünün o gece ona anlattıklarından sonra Derin Ses, başlayacağı görev için endişeliydi. Erkenden uyanıp kendisine gösterilen yöne doğru yola çıktı.
Uzakta başlığı gördüğünde yakınında kimselerin olmadığını düşünmüştü ama yaklaşınca başlığın çevresini saranların bir ağaçtaki yapraklar kadar çok olduğunu gördü. Bu kadar çok insanın arasından öylece geçemeyeceğini anlayınca kendini bir sinekkuşuna çevirip başlığa iyice yaklaştı ama bir okun isabet etmesinden korktuğu için dokunmadı.
Başlık, uzun bir direğe bağlanmıştı ve kimseye fark ettirmeden onu oradan hiçbir kuş alamazdı. Bu yüzden Derin Ses, kendini karahindiba çiçeğine çevirip başlığın içine girdi. Gümüş parmaklarını iplerin altına ve arasına yerleştirip ipleri çözdü, sonra yavaşça başlığı kaldırdı. Böylesi küçük bir varlık için çok ağırdı bu başlık.
Aşağıdaki kalabalık başlığın hareket ettiğini görünce bağırışıp peşinden koşturdular. Peşinden giderken bir yandan da başlığı ok yağmuruna tutuyorlardı. Okları engelleyen rüzgâr, ters yöne esmeye başlayınca Derin Ses zaman kazanarak kuş şeklini aldı. Bir gece şahininin bedenine bürünmüş olarak büyücünün evine doğru hızla uçarken işaret olarak belirlediği gibi ötmekteydi.
Yaşlı adam sesi duyup dışarı baktı. Derin Ses, adamın yanına uçup başlığı adamın başına doğru bıraktı. Sonra tekrar eski haline dönerek büyücünün çadırın hemen dışına koyduğu topuzu aldı ve güçlü bir darbeyle başlığı adamın kafasına sıkıca çaktı. Yalnız bu vuruş sonrası ihtiyar adam bayılmıştı. Adam kendine gelince Derin Ses gerçekten çok şaşırmıştı; çünkü karşısında yaşlı bir adam değil, ona şu sözleri söyleyen yakışıklı ve genç bir savaşçı duruyordu: “Cesaretin ve iyi kalpliliğinle bana gençliğimi ve gücümü yeniden kazandırdığın için sana minnettarım dostum.”
Derin Ses’ten misafiri olmasını istedi. Günlerce birlikte avlandılar ve dost oldular. Nihayet Derin Ses, ağabeylerinin yanına dönmek istedi. O zaman genç büyücü, arkadaşına hediyeler verdi. Kar gibi beyaz buffalo kürkleri ve geyik derisinin yanında, hangi ülkede olursa olsun varlıklı bir adam olmasına yetecek, taşıyamayacağı kadar çok sayıda kıymetli kemerler armağan etti.
Orada kaldığı süre boyunca Kızıl Kuğu’dan hiç laf açılmamıştı. O gün, birlikte son pipolarını tüttürürken genç büyücü Derin Ses’e, “Kardeşim, hazinemin başlığını getiren kişiye verilecek ödülü biliyorsun. Sana ömür boyu yetecek kadar kıymetli eşya verdim ve şimdi de en büyük armağanı vereceğim,” dedi.
Bu sözlerin üzerine Kızıl Kuğu ortaya çıktı.
“Onu yanına al,” dedi büyücü, “Kızıl Kuğu benim kız kardeşimdir. Onu eşin olarak al.”
Böylece Derin Ses ve Kızıl Kuğu birlikte yola çıktılar. Derin Ses’in geldiği yoldan dönüyorlardı. Yol üzerinde diğer iki yaşlı büyücüye uğrayıp onların kızlarını da ağabeylerine eş olmaları için yanlarına aldılar. Kızıl Kuğu, güzellik ve sevimlilikte hepsinden üstündü. Onun kızları ve kızlarının kızları, kabilenin gördüğü en güzel kadınlar olarak bilinegeldiler.
Eğilmiş Kayalar
Bir Niagara Hikâyesi
Eğilmiş Söğüt, güzel kadınlarıyla bilinen bir kabiledeki en alımlı kızdı. Pek çok talibi vardı ama o hiçbirini kabul etmiyordu, çünkü uzak bir kabileden genç bir savaşçıya kaptırmıştı gönlünü. Bu delikanlının günün birinde geri gelip ayaklarının dibine kızıl bir geyik bırakacağından emindi. Böylece kıza evlenme teklifinde bulunmuş olacaktı.
Taliplerinin arasında çirkin mi çirkin, yaşlı mı yaşlı bir Kızılderili vardı. Bu adam çok zengin bir kabile şefiydi. Yüzü yara bere içinde ve buruş buruştu, saçları ise ormanda oyuklar kazan porsukların tüyleri gibi kırdı. Ayrıca pek zalim bir adamdı, kabilesinin o güne dek gördüğü en korkunç sınavları tasarlayarak saygı değer savaşçılar olduklarını ispatlamaya çalışan genç adamları işkencelere maruz bırakmıştı. İşte, pek isabetli bir şekilde “Taş Kalp” adıyla tanınmakta olan bu şef, Eğilmiş Söğüt ile evleneceğini ilan etti. Çok güçlü ve nüfuzlu olduğundan, kızın anne babası bu işe karşı çıkmaya cesaret edemedi. Eğilmiş Söğüt, yalvarıp ağladı ama nafileydi.
Nikâh gününden önceki gece kızcağız ormana gidip kendini yerlere attı, kalbi dağlanırcasına ağladı. Bütün gece oracıkta uzanıp büyük Niagara şelalesinin gürlemesini dinledi. Nihayet şelale, kesin bir kaçış yolu fısıldadı.
Sabah erkenden, henüz kimseler uyanmamışken, Eğilmiş Söğüt babasının çadırına geri döndü. Kanosunu alıp nehrin kıyısına çekti. Sonra kanoya binip hızlıca şelaleye doğru yol aldı. Çok geçmeden suyun en hızlı aktığı yere geldi ve beyaz köpükler çıkaran kocaman dalgalar arasında kurumuş bir dal gibi tepetaklak oldu. Ama hızla ve kendinden emin bir şekilde büyük şelalenin kenarına doğru ilerlemeye devam etti.
Bir an için parlak ve yeşil renkteki suyu gördü. Sonra yukarı kaldırıldığını hissetti. Kocaman beyaz kanatlar onu kayaların üzerine taşımaktaydı. Su ikiye yarıldı ve kız, gökkuşağının ardındaki karanlık bir mağaraya girdi.
Bulut ve Yağmur Ruhu, onu kurtarmaya gelip evine getirmişti. Bu, ufak tefek ihtiyar bir adamdı; bembeyaz bir yüzü vardı, ince ak saçları ve sakalları gece gündüz şelalenin dibinden bir sis gibi yükselirdi. Evinin kapısı Niagara’nın yeşil dalgasıydı, duvarları ise beyaz taş çiçekleriyle süslü gri kayalardan oluşuyordu.
Bulut ve Yağmur, ona kalın bir ceket verip evin uzak bir köşesinde beyaz kürklerin üzerine oturttu. Sihirli bir ateş sayesinde havadaki nem bu köşeye ulaşamıyordu. Bu ateş, şelalenin altında yanan ateştir ve akan sular boyunca sarılı yeşilli alevlerini yansıtarak bir gökkuşağı oluşturur.
Kıza leziz balıklar ve yalnızca deniz perilerinin bulup hazırlayabileceği yosunlardan yapılmış enfes bir jöle getirdi.
Eğilmiş Söğüt iyice dinlenince Bulut ve Yağmur ona, başına gelen her şeyi bildiğini ve istediği takdirde çirkin talibi ölene kadar onu yanında saklayabileceğini söyledi. “Büyük bir yılan var,” diye ekledi, “Köyün hemen altında yatar. Şu anda bile Taş Kalp’in su çektiği kaynağı zehirliyor. Dolayısıyla Taş Kalp, yakın zamanda ölecek.”
Eğilmiş Söğüt, ona minnettardı. Böyle güzel bir evde, böyle nazik bir ev sahibiyle tüm ömrünü geçirebileceğini söyledi.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно