unutmuştur, hanımefendi.
(Düşünceli)
Merry England1’dan bu yana ne kadar zaman geçti?
LEYDİ CAROLINE
Niye soruyorsun?
MABEL
Kraliçe Elizabeth devrindeydi, öyle değil mi?
MATEY
Kendisinin Merry England’dan geriye kalan tek şey olduğunu söylüyor o küçücük adam.
MABEL
(Erkek kardeşleri vardır.)
Lob mu? Sanırım Lob adında bir kriket oyuncusu vardı.
BAYAN COADE
Shakespeare’in bir oyununda Lob yok muydu? Hayır, tabii, Robin Goodfellow ile karıştırıyorum.
LEYDİ CAROLINE
Adları çok benziyor.
JOANNA
Robin Goodfellow, Puck’tı.
BAYAN COADE
(Tabii bir mutlulukla)
Benim de düşündüğüm buydu. Lob, Puck’ın diğer adıydı.
JOANNA
Eğer Puck ölmeyi unutmuş olsaydı, kesinlikle bizim Lob gibi bir şey olurdu. Bu arada, çiçeklerine de Elizabeth devrinden kalma adlar vermiş.
MATEY
Çalı Bülbülü’ne hep Philomel der, hanımefendi. Söylediklerinize katkı olur belki.
ALICE
(Pek de bilgili biri değildir.)
Hiç de katkısı olmadı. Şunu söyleyin bana: Hepinizi bilhassa yaz gündönümü haftası için mi çağırdı? (Evet, derler.)
MATEY
(Daha tedbirli bir şekilde sessiz kalmıştır.)
Kesin öyle yapmıştır!
BAYAN COADE
Ne demek istiyorsun bakayım?
MATEY
Onların yaz gündönümünde burada olmalarını ister hep hanımefendi.
ALICE
Onların mı? Kimin?
MATEY
İşte o şeyi paylaşan kişilerin.
MABEL
Ne olabilir ki o şey?
MATEY
Bilmiyorum.
LEYDİ CAROLINE
(Birden iç gözlemde bulunur.)
Hepimiz iyi kadınlarız umarım? Birbirimizi pek de iyi tanımıyoruz.
(Çeşitli kalplerde belli şüpheler doğar.)
Yaz gündönümlerinde sıradışı bir şey yaşanır mı?
MATEY
Bilmiyorum.
JOANNA
Sanırım yaz gündönümü arifesindeyiz!
MATEY
Evet hanımefendi, doğru. Köylüler bunu biliyor. Hepsi bu gece kapılarını sürgüleyip evlerine kapandılar.
LEYDİ CAROLINE
Onun… onun yüzünden mi?
MATEY
Köylüleri korkutuyor. Hakkında hikâyeler anlatıyorlar.
ALICE
Neden korkuyorlar? Anlat bize.
(Telgrafı sallar.)
Yoksa…
MATEY
Tam olarak bir şey bilmiyorum, hanımefendi. Kendim yapmadım hiç. Benden yapmamı istedi ama olmaz dedim.
MABEL
Neyi yapmadın?
MATEY
(Zarif bir cazibeyle)
Hayır, hanımefendi. Bana sormayın, ne olur. Merhamet gösterin, hanımefendi. Ben kötü tabiatlı değilimdir. Beni mahveden hizmetçiliğe başlamam oldu. Kötü kimseler arasına savruluverdim istemeden. Şu dünyada yoksullar hep incecik bir çizgide yürür. Her şey sonraki adımınıza bağlıdır.
BAYAN COADE
(Hoşgörüyle)
Hakikaten öyle.
MATEY
(Güneşin dokunuşu altında)
Gençliğimde, hanımefendi, şehirde bir tezgâhtarlık işi teklif edilmişti bana. O işi kabul etseydim, bugün benden daha dürüst bir insan olamazdı. Her şeye sil baştan başlamak için dünyaları veririm.
(Söylediklerinde son derece samimidir. Gerçi, cesaret edebilseler bahçedeki çiçekler alaycı bir alkış tufanı koparırdı.)
BAYAN COADE
Çok üzücü bir durum, Bayan Dearth.
ALICE
Ben de onun adına üzüldüm ama yine de…
MATEY
(Gözlerini Leydi Caroline’a çevirir.)
Ne dediniz, leydim?
LEYDİ CAROLINE
(Kısaca)
Bana sorarsanız, yeri kodestir derim.
MATEY
(Çaresiz)
Bu konudan daha fazla söz etmezseniz hanımefendi, size değerli bir ipucu verebilirim.
ALICE
Sonunda konuşmaya başladın.
LEYDİ CAROLINE
Dinlemeyin onu.
MATEY
(Eğilerek)
Bana karşı en katı olan sizsiniz.
LEYDİ CAROLINE
Evet ve bununla gurur duyuyorum doğrusu.
MATEY
(Kendini unutur.)
Siz de yanlış yola sapabilirsiniz, hanımefendi.
LEYDİ CAROLINE
Ben mi? Hangi cüretle söylersin bunu!
(Fakat Matey’nin sözleri çiçeklerin pek hoşuna gitmiştir. Hatta akıllarına bir fikir gelmiştir.)
JOANNA
(Yemek odasına açılan kapının anahtar deliğinin yakınındadır.)
Erkekler ayağa kalkıyor.
ALICE
(Acele ederek)
Çok güzel, Matey; aynı fikirdeyiz. Tabii “ipucu” yeterince iyiyse.
LEYDİ CAROLINE
Pişman olacaksınız.
MATEY
Ben öyle düşünmüyorum,