Yaşamdaki en zorlu mücadelelerimizden biri, bugünü hakkı ile yaşamaktır. Bu gerçekten büyük mücadele gerektirir. Sadece ve sadece bugün tüm olanakları içerir. Gerçek olan bugündür. Geçmişi ve geleceği bir tarafa koyduğunuzda bugünün değerini daha iyi anlayabiliriz. Kendimizi sürekli yolun üstünde tutmak zorundayız.
1. Geçmişe mi, geleceği mi daha çok takıntılısınız, hangisini daha çok düşünüyorsunuz?
2. Peki günün tadını çıkarmasını, günü yaşamayı bilip ve şükrediyor musunuz?
SEVMEK Mİ, KORKMAK MI?
Korku toplumuyuz. Bize sevgi ile yaklaşılacak her şeye korku ile itaat etmeyi öğrettiler.
Annemizden, babalarımızdan korkarak, çekinerek büyütürler bizi. Komşu teyzelerden, bakkal amcalardan, abimizden, ablamızdan korkarak büyürüz.
Mahallenin delisinden, ev sahiplerinden, okul müdürümüzden, öğretmenimizden, bizi koruyan polis amcalardan, ablalardan, başbakandan, vergi dairesinden korkarız.
Camideki imam dini bize korkutarak öğretir, yemeğimizi yemezsek bizi öcüler alacaktır, dersimizi çalışmazsak dayak yemekten korkarız.
Çimlere özgürce basmaktan, içten gelerek kahkahalarla gülmekten, hüngür hüngür ağlamaktan, yayılarak oturmaktan korkarız hep…
Büyürüz yine korkarız.
Trafik polisinden, dişçiden, doktordan korkarız. Otobüs, minibüs şoföründen korkarız.
Karımızdan, kocamızdan korkarız. İşyerlerimizde amirimizden, şefimizden, genel müdürümüzden korkarız.
Askerde çavuşumuzdan, komutanımızdan korkarız.
Hayatı bize hizada yaşatırlar. Tüm amaç bizi hizaya sokmaktır. İtaat etmemizi isterler.
Korkularımız bizi endişelendirir, güçsüz bırakır, huzursuz eder, strese sokar.
Zaten istenen de budur ya.
İnsana has bir duygudur korku. Ancak biz biraz daha fazla korkarız. Yok biraz değil, çok çok fazla korkarız.
Bizi AB’ye almayacaklar diye korkarız, laiklik elden gidiyor, din elden gidiyor diye korkarız, diktatörlük gelecek diye, savaş çıkacak diye korkarız.
Çocuklarımızın geleceğinden, kendi geleceğimizden korkarız. “Ne olacak bu memleketin hali?” der yine korkarız.
Kimimiz insanlardan korkar, kimimiz hayvanlardan. Kimi doğadan korkar, kimi şehirden. Kazandıklarımızı kaybetmekten, koltuğu kaybetmekten, hayallerimizin gerçekleşmemesinden korkarız.
Korktuğumuz şeyin başımıza gelmesinden de korkarız. Soru sormaktan, özgürce düşünmek ve sorgulamaktan, farklı olmaktan korkarız. Sevmekten bile korkarız. Korkuyu hepimiz yaşarız her gün, her an.
Her geçen gün daha fazla nüfusu artan bir korku toplumu olur çıkarız farkında bile olmadan.
Çığ gibi büyür korkularımız. Korkularımızdan kurtulmak için de bir şey yapmayız, ya da yapamayız. Yapmaktan korkarız belki de.
Başaramamaktan korkarız. Eğer yaparsak sonucun ne olacağını bilmediğimizden korkarız. Belki de en iyi bildiğimiz şey korkmaktır. En çok korku duygusunu severiz. İçten içe korkarız. Sadece korkarız.
Korkma işini de korkutma işini de çok iyi yaparız. Kendine güvenmekten, cesaretli olmaktan, inançlı, tutkulu, coşkulu yaşamaktan daha iyi yaparız bu işi.
Korktuğumuz şeylerin çoğundan neden korktuğumuzu bilmeden korkarız. Çünkü itaat etmek öğretilmiştir bize dedik ya.
Sorarsak, sorgularsak başımıza kötü şeyler gelir diye korkar susarız. Sorgusuz, sualsiz korkuları kabul ederiz. Eğer bilirsek neden korktuğumuzu, korkmanın bir alemi olmadığını da biliriz.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.