Beydeba

Kelile ve Dimne


Скачать книгу

biz suların çekilmesi yüzünden gidiyoruz.” dediler.

      Kaplumbağa:

      “Ayol, suların çekilmesi, sizden fazla beni rahatsız eder. Çünkü ben, gemi gibi susuz yaşayamam. Siz ise her nerede bulunursanız yaşar gidersiniz. Onun için beni de beraber götürünüz.” dedi.

      “Pekâlâ.” dediler.

      Kaplumbağa sordu:

      “Beni nasıl taşırsınız?”

      Anlattılar:

      “İkimiz bir çubuğun iki ucunu tutarız. Sen de ağzınla onun ortasını yakalarsın. Biz de uçarız, seni de götürürüz. Yalnız bizi gören insanların söylediklerini işitirsen sakın onlara cevap vermeye kalkışma!”

      Kaplumbağa razı olduğu için, onu kaldırıp götürdüler ve havaya yükselttiler. Bunları görenler:

      “Ne tuhaf şey, iki ördek bir kaplumbağayı almış uçurmuşlar!” dediler.

      Kaplumbağa bu sözleri işitince dilini tutamadı ve:

      “Gözleriniz kör olsun!” diye bağırdı. Fakat ağzını açar açmaz yere düştü ve öldü.

      Erkek bu sözleri dinledikten sonra da:

      “Korkma, deniz perisi bize bir şey yapmaz!” dedi.

      Vakta ki sular kabardı, kabaran sular yavruları da alıp götürdü. Dişi kuş:

      “Ben bunun böyle olacağını başından biliyordum.” dedi.

      Erkek:

      “Ben de ondan öç alacağım.” dedi.

      Sonra kalktı, kuşların yanına giderek:

      “Siz benim kardeşlerimsiniz ve ben ancak size güvenirim. Onun için sizden yardım diliyorum.” dedi.

      Bunlar ona sordular:

      “Ne yapmamızı istiyorsun?”

      O da cevap verdi:

      “Birlikte toplanalım ve öbür kuşlara giderek deniz perisinin bana yaptıklarını anlatalım. Onlara: ‘Siz de bizim gibi kuşsunuz ve bize yardım etmelisiniz.’ diyelim.”

      Bu kuşlar ona şu cevabı verdiler:

      “Anka kuşu bizim efendimizdir, kraliçemizdir. Ona gidelim. Kapısında bağıralım; çağıralım, o bize görününce deniz perisinden şikâyet edelim, ondan intikam almasını isteyelim.”

      Bunun üzerine hepsi Anka’ya giderek bağıra çağıra ondan yardım istediler. Anka kuşu da onlara göründü ve şikâyetlerini dinledi.

      Bunlar hâllerini anlattıktan sonra Anka’nın deniz perisiyle muharebe etmek üzere başlarına geçmesini istediler, Anka razı oldu.

      Deniz perisi olandan bitenden haber alıp Anka’nın kuşları toplayarak kendisiyle harp etmek üzere hareket ettiğini anlayınca hakkından gelemeyeceği bir kraliçe ile uğraşmaktan korktu. Taytava’nın yavrularını geri vererek onunla barıştı ve Anka da dönüp gitti.

      “Sana bunları anlatmamın sebebi, aslanla muharebe etmeni doğru bulmamamdandır.”

      Buna karşı Şetrebe de şu sözleri söyledi:

      “Ben aslanla dövüşmeyeceğim, ona karşı gizli, açık hiçbir düşmanlıkta bulunmayacağım. Kendisinden beni korkuya düşürecek bir hâl görmedikçe eski durumumu değiştirmeyeceğim!”

      Dimne bu sözlerden hoşlanmadı ve aslanın öküz üzerinde bildirdiği belirtileri görmezse kendisinden şüphe edeceğini, ona fena bir gözle bakacağını anladı ve onun için Şetrebe’ye şu sözleri söyledi:

      “Sen kalk, aslanın yanına git. Onun sana bakışından ne düşündüğünü anlayacaksın!”

      Şetrebe sordu:

      “Nasıl anlarım?”

      Dimne izah etti:

      “Aslanın yanına girdiğin zaman kuyruğu üzerine oturduğunu; göğsünü sana doğru kaldırdığını, gözlerini sana diktiğini, kulaklarını yaydığını ve ağzını açtığını velhasıl hücum için hazırlandığını göreceksin!”

      Şetrebe:

      “Peki, bu durumu görürsem doğru söylediğine inanırım.” dedi.

      Dimne bu suretle aslanı öküze, öküzü aslana karşı kışkırttıktan sonra, Kelile’nin yanına gitti. İkisi karşılaşınca Kelile sordu:

      “Yaptığın iş ne netice verdi?”

      Dimne de şu cevabı verdi:

      “Başladığım iş, dilediğim ve dilediğin şekilde tamamlanmak üzeredir.”

      Sonra Kelile ile Dimne aslanla öküzün dövüşmesini seyretmek, aralarında neler olacağını görmek ve işin nereye varacağını anlamak üzere gittiler.

      Şetrebe, aslanın yanına girince onun Dimne tarafından tarif olunan şekilde, kuyruğunun üzerinde oturduğunu gördü ve kendi kendine:

      “Hükümdarlara arkadaş olmak, göğsünde bir yılan taşımak gibidir, yılanın ne zaman zehrini akıtacağı anlaşılamaz.”

      Aslan öküze bakarak Dimne’nin anlattığı belirtileri görünce öküzün kendisiyle dövüşmek üzere geldiğine hükmetmiş, yerinden fırlamış ve ikisi arasında dövüş başlamıştı. Dövüş uzamakta ve kanlar akmakta idi. Kelile aslanın uğraşıp didiştiğini görerek Dimne’ye döndü.

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Browne, İran Edebiyatı Tarihi, C. 2, s. 350.

      2

      Brockelman İslam Ansiklopedisi, Kelile ve Dimne maddesi.

      3

      Wensinck, İslam Ansiklopedisi (Türkçe tercüme, s. 602.)

      4

      Mehmet Küşteri b. Hasan b. Ahmet, (Şeceretü’l-Beşerif-i Hakikat-il-Haber). Konya Memleket Kütüphanesi Müdürü Mesut Koman’daki 913 tarihli yazma nüsha, s. 39, Mesut Koman’ın bize yazdığı hususi bir mektuptan naklen.

      5

      Hümayunname sahibi Ali Çelebi onun hakkında der ki: “Ser defteri bulâga-yi asr ve ser âmed-i fuseha-yi dehr idi.”

      6

      “Samanilerden Ebül-Hasen Emir Nasr bin Ahmed Samani, efadıl-ı zamandan