büyük katliamlarda bulunmuşlardır.
Amaçları Van bölgesinde Ermenileri çoğunluk hâline getirmekti. Van merkezinde de bütün Müslüman halk bu olaylar karşısında hicret etmek zorunda kalır. Hatta o zamandan hicret eden birçok aile Halep ve Konya’ya yerleşiyor.
Ermeniler bu bölgede homojen bir nüfus istiyorlar. Hatta sadece Müslüman tarihçiler değil, Avrupalı tarihçiler de bunu yazıyorlar.
Lord Curzon, Van bölgesinde Ermenilerin nüfusunun yüzde 25 olduğunu söylüyor. Ermeniler de nüfus oranlarını yükseltmek için Müslüman halkı tehcire zorluyorlar. İşte bizim Hoy bölgesinde de bunlar yapılmış. O dönemde Kâzım Karabekir, Ali İhsan Sabis ve Kâzım Özalp’i bölgeye gönderiyor. Ali İhsan Sabis, kendilerini korumaları için halka silah dağıtıyor. Kürtler de silahlanıyor.
Bu olaylar 1915 yıllarına denk geliyor. Kâzım Karabekir ve Ali İhsan Sabis’in aldığı tedbirlerden sonra halk da Ermenileri vurmaya kalktı ve böylece Ermeni-Müslüman halk savaşı meydana geldi. Tabii devlet de sonradan bunu bir nizama bağladı.
Ermenileri katliamdan kurtarmak isteyen Osmanlı Devleti de belli güzergâhlarda Ermenilerin yurt dışına gitmelerini sağladı ve Ermeniler tehcire tabi tutuldular. İşte Ermenilerden boşalan köylere biz yerleştik. Tehcirden 5-6 sene sonra bizimkiler İran’dan gruplar hâlinde gelip Türkiye’ye yerleşmişler.
Van’ın Saray ilçesi ve Karagündüz gibi yerleşim yerleri vardı. Er-çek köyünün hemen kenarında çok önemli bir Ermeni yerleşim yeridir. Orada Ermeniler’in çok büyük kiliseleri vardı. Gerçi kiliseleri bakımsızlıktan ve halkın talanından dolayı yıkıldı. Bizim çocukluğumuzda kilisenin parke taşları orta yerde dururdu.
Ondan sonra Alaköy diye bir yer var. Van’daki son depremden dolayı Alaköy’ü ve Molla Kasım’ı duymuşsunuzdur. Depremin merkez üssü o köylerdi. Özellikle dayı taraflarım Alaköy ve Molla Kasım’a yerleşmişler. Bir de Engil, Şahbağı ve Bardakçı diye köyler var; Küresinliler İran’dan gelip bu köylere yerleşmişler.
Anne tarafım Hoy’un Yezdikan köyündendir. Babamgilin köyü de Hindivan ve Almalı köyüdür. İki köy de birbirine komşudur. O köyler tamamen bizim sülaleye mensup insanlardır. Hatta dedelerimiz ailenin tarihi hakkında bilgi verirdi.
Bizim ilk dedelerimiz Behlül ile Şahbaz. İkisi kardeş. Hindivan’a ve Almalı’ya ilk önce onlar yerleşmişler. Nereden geldikleri belli değil. Bu köyler Hoy’a yakın.
Behlül’den sonra oğlu Kasım geliyor. Kasım’ın oğlu Mehmet Emin’dir. Mehmet Emin’in oğlu Mehmet Şerif’tir. Mehmet Şerif’in oğlu babadır. Babanın oğlu Mehmet Şerif, onun oğlu İbrahim’dir. İbrahim benim dedemdir. Ailenin şeceresi böyle. Ama nereden gelip buraya yerleştikleri hakkında bilgim yok. Küresinlilerin dil yapısından, edebî özelliklerinden, folklorlarından anlaşılıyor ki bunlar Tebriz yöresinden gelmişler.
Tebriz’de Sünniler var. Fakat 1500’lü yıllarda mezhep yapısı değişiyor. Çünkü Büyük Selçuklular Sünni’ydiler.
O bölge Şah İsmail ile Şiileştirildi. Şah İsmail o bölgedeki Sünnileri Tebriz’den uzaklaştırırken bizim Küresinli Oymağı da Türkiye hudutlarındaki köylere yerleşmişler. Ama Küresinlilerin tamamı göç etmiyor.
İran’da Küresinli Oymağından Aileler Kaldı mı?
Şah’ın babasının Küresinlilere bulundukları yerleri boşalttırmak gibi bir niyeti var mı? Mesela orada akrabalarınız kaldı mı?
Yakın zamanda küçük biraderime “İran’da Küresinlilerin köylerinin adlarının bir listesini çıkar bana.” dedim. Aşağı yukarı 80 tane köy var. O köylerin halkı Küresinli Oymağından. Oymak, aşiretle aynı manaya gelir. Küresinliler Hoy’dan Türkiye hududuna yakın köylere yerleşmişler. Hududa biraz daha uzak olan köylerdeki Küresinliler ise göç etmemişler. Hatta bizim aileler de göç ederken bölünmüş. Mesela annemin babası dört kardeşlermiş; üç kardeşten ikisi Türkiye’ye göç etmiş, bir kardeş Yezdikan’da kalmış.
Babamgiller üç kardeş ve onlar göç etmişler. Ama onların akrabaları İran’da kalmış. Bugün hâlâ İran’dalar; onlarla zaman zaman görüşürüz.
Eskiden görüşmemiz çok zor olurdu, şimdilerde artık kolaylaştı. Neredeyse elimizi kolumuzu sallayıp İran’daki akrabalarımızı ziyarete gideriz. Ama şunu söyleyebilirim, ailelerin büyük çoğunluğu İran’da kalmış.
Bizimkiler İran hükûmetine küstükleri için göç etmişler. Çünkü Kürtlere karşı, İsmail Ağa’ya karşı bizi korumadı, bizi korumadığı için onlar da İran’ı terk etmek durumunda kalıyorlar.
1920’lerde bu İran Gilan bölgesinde Sovyet Cumhuriyeti gibi bir şey kuruluyor. Marksist bir hareket; Bolşeviklerden etkilenmiş. Yüzde 90’ı, belki daha fazlası Türkistan veya İran kökenli Türklerden oluşuyor. Bu Küresinliler, Sünniler veya bölgedeki Türk oymaklarının bu hareketle bir ilgisi var mı?
İran’ın Gilan bölgesi bize çok uzak. Aşağı yukarı 400 km. O bölgede eskiden özellikle Şah zamanında sol çok kuvvetliydi. Rusya ile bağları vardı. Hatta daha sonra Mao ortaya çıkınca da bunlar Maoist oldular ve Mao’nun kitaplarını yayımladılar. Mao’nun bildirilerini Farsça’ya tercüme ederek yayımlıyorlardı. Tabii burada birtakım ideolojik akımlar vardı. Humeyni rejimi geldikten sonra Küresinliler, Sünni oldukları için Humeyni rejimine muhalif olan insanlarla irtibat kurdular. Onları İran Humeyni rejimine karşı ayaklandırmaya çalıştılar. Hatta benimle de irtibat kurdular. Bunların bir de internet siteleri vardı. Esasında Küresinlilerin o bölgedeki solcu hareketlerle hiç irtibatı olmadı.
Bizim orada Dilman diye bir ilçe var. Dilmanlı bir adam, bazı internet kanallarından bizim Küresinlilere ayaklanma çağrısı yapıyor. Öyle anlıyorum ki o adam da Amerikan ajanıdır. Kendisiyle internet aracılığıyla irtibat kurdum. Ona, “Bir defa Birinci Cihan Savaşı’nda Küresinliler yeterince mağdur edildiler, böyle dağıldılar; şimdi sen Küresinlileri yeni bir maceraya sokmaya çalışıyorsun. Bu Küresinlilere yazık olur günah olur.” diye nasihatte bulundum.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında İran, bir süre İngiliz ve Rus egemenliğinde kalıyor. Her iki devlet de İran’dan çekilirken iktidarı Farslara bırakmak için 1925 yılında Kaçar Hanedanının iktidarına son veriyorlar. Pehlevi Ailesi iktidara geliyor. O dönemde Simko İsmail Ağa kaçıyor, Kürt bölgesinin özerkliğine de son veriliyor.
Simko’yu orada öldürdüler. Sonra Simko’nun adamları ve akrabaları da Türkiye’ye kaçtılar. Simko’nun oğlu Kusrev, Edirne’de ilkokul öğretmenliği yaptı. Simko’nun kızı Van’da Refik Öğretmen’in karısıydı. Yani Simko’nun çocukları Van’daydılar ve Simko’nun Refik öğretmenden olan torunları benim sınıf arkadaşlarımdı.
Küresinliler Hamidiye Alaylarında Görev Aldılar mı?
Küresinliler Van’a yerleşmeden önce Ermeni meselesinden dolayı Hamidiye Alayları kuruluyor. Hamidiye Alaylarının bir benzeri de Nusayrilere karşı kuruluyor. Okuduğum metinlerde Nasranî olarak geçiyor.
1908 sonrası bir şekilde yine II. Abdülhamid’in desteğiyle Gelani, Fizali, Şikak ve Simko’nun aşireti de dâhil olmak üzere orada da Hamidiye Alayları şeklinde bir çalışma yapılıyor.
Hamidiye Alayları dönem dönem kendi bölgelerinde aşiretvâri faaliyetlerde bulunmuşlar. İran bölgesinde bu Gelani, Fizali, Şikak ve Simko’nun aşiretleri Nasturilere karşı kurulan güçlerden yararlanarak bölgede ciddi haksızlıklar yapmışlar. Sizin aileniz de Hamidiye Alayları türü yapılanmalarda görev alıyor mu?
II.