İbrahim Halil Er

Mehmet Akif ve İstiklal Marşı


Скачать книгу

kluğumdan beri hep dikkatimi çekmişti. Kelimeleri sürekli anlamaya çalışıyordum. Burada ne anlatmak istiyor diye hep merak ediyordum. Çeşitli vakıf ve kurumların İstiklal Marşı’nın kabulünün yıl dönümü nedeniyle konuşmalara çağırmaları beni ister istemez İstiklal Marşı üzerinde düşünmeye ve araştırmaya sevk etti. Gittiğim konuşmalarda hazırladığım metinler bana ayrıca bir şeyler öğretti.

      Sonunda bu çalışmalarımı boşa gitmemesi için kitap hâline getirmeye karar verdim. Bunda konuşmalarımı dinleyen insanların da etkisi oldu. Ama böyle bir kitap ne derece sorunu çözerdi doğrusu tereddütlüydüm.

      Tereddütlerim Mehmet Akif Ersoy’u rüyamda görmemle sona erdi. Böyle bir çalışmaya Mehmet Akif’in manevi şahsiyetinin de onay verdiğini düşünerek besmeleyi çektik.

      Bana göre İstiklal Marşı tam anlamıyla anlaşılamamıştı. Çünkü Mehmet Akif bu marşı sadece bir şiir olarak yazmamıştı. O, tüm ayet ve hadislerden etkilenerek oluşturmuştu bu marşı. İstiklal Marşı’nın dayandığı arka plandaki düşünceyi çözdüğümüzde İslami birçok kavramla da ünsiyet sağlayabilecek ve Mehmet Akif’in gerçekten de İslamcı bir şair olduğunu anlayabilecektik.

      İstiklal Marşı’nın ruhunu anladığımızda aynı zamanda kendimizi ve değerlerimizi de daha iyi anlamış oluruz. İstiklal Marşı denildiğinde hep ilk iki kıta öne çıkarıldı. Marşın asıl can alıcı ve bir anlamda Millî Mücadele’yi anlatan kısımları göz ardı edildi.

      Bu nedenle gençlerin ve hatta herkesin İstiklal Marşı’nın bu şerhini iyi okuyup anlaması gerekmektedir.

      Bu arada Mehmet Akif’i ve ona yönelik saldırıları da bilmemiz, değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmamız açısından önemlidir.

İbrahim Halil Er

      l. KİTAP

      İSTİKLAL MARŞI’NIN AÇIKLAMASI VE TAHLİLİ

      İSTİKLAL MARŞI

-Kahraman Ordumuza-

      Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak

      Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

      O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!

      O benimdir, o benim milletimindir ancak!

      Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!

      Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet, bu celâl?

      Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.

      Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.

      Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;

      Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

      Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.

      Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

      Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.

      Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

      Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,

      'Medeniyet! ' dediğin tek dişi kalmış canavar?

      Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;

      Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.

      Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,

      Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

      Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!

      Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

      Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.

      Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.

      Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

      Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!

      Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,

      Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

      Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:

      Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!

      Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

      O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.

      Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;

      Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;

      O zaman yükselerek arşa değer belki başım!

      Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!

      Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.

      Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;

      Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,

      Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!

Mehmet Akif Ersoy

      İSTİKLAL MARŞI’NIN AÇIKLAMASI VE TAHLİLİ

      GİRİŞ

      İçerik Özellikleri:

      Tema (Ana Duygu): Vatan, millet, bayrak sevgisi ve bağımsızlık tutkusu, Türk milletinin esaret altında olmayacağı ve sonsuza kadar hür yaşayacağı vurgusu.

      Konu: Millî Mücadele, şehadet ve şehitlik, Türk milletinin bağımsızlığına düşkünlüğü, bağımsızlığını elde ettiğinde duyduğu sevinç. Türk milletinin Allah’a olan bağlılığı.

      Ana Düşünce: Vatanımızı, milletimizi, bayrağımızı, dinimizi, Rabb’imizi sevmeli; bağımsızlık ve Allah yolunda canımızı seve seve feda etmeliyiz.

      Dil ve Şekil Bakımından Şiire Hâkim Olan Düşünce: “Kuvvet, güven duygusu, sağlamlık ve sadeliktir. Bunlar Türk halkı ve askerinin özellikleridir.” (Prof. Dr. Mehmet Kaplan)

      Konu Bakımından Şiir Çeşidi: Lirik ve epik şiir.

      Şairi ve Şairin Mesleği: Mehmet Akif Ersoy – Baytar (Veteriner hekim yani hayvan doktoru).

      Mehmet Akif’in şiirlerinin Toplandığı Eser: “Safahat” (yedi bölümdür).

      Bestecisi: Osman Zeki Üngör.

      İstiklal Marşı’nın Millî Marş Olarak Kabul Tarihi: 12 Mart 1921.

      İstiklal Marşı’nın Yazıldığı Yıllar: İstiklal Marşı’nın yazıldığı yıllarda, henüz İstiklal Savaşı kazanılmamıştır. Türk ordusu, bu şiir yazıldıktan bir yıl sonra, 16 Ağustos’ta Büyük Taarruz’a geçer. Marş, savaş sırasında Türk halkının inanç ve moralini yükseltmeyi ve zaferi kazanacakları inancını vermeyi amaçlamıştır.

      İSTİKLAL MARŞI’NIN AÇIKLAMASI

İstiklal Marşı

      “İstiklal” kelimesi Arapça olup kimseye bağlı olmayan, kendi başına olma, müstakil olma anlamına gelmektedir. Millî marşımıza İstiklal Marşı adının verilmesi de aslında bize yeterince ipucu vermektedir. Bu da ülkenin bir bağımsızlık mücadelesi içinde olduğunu, kimseye bağlı kalmak istemediğini göstermektedir. Yani İstiklal Marşı’mız bizim bağımsızlık marşımızdır.

      Marş kelimesi de aslında ilginçtir. Bu kelime Fransızca kökenli olup askerî bir kavramdır. Daha çok askerlikte yürüyüş için verilen emirdir. Aynı zamanda “yürüyüş temposuna uygun” anlamına gelir. “Marş marş” diye peş peşe verilen emir, askerlikte askere koşma emri verilmesi anlamına gelir.

      Millî şiirimize Fransızca bir kelime olan marş sözcüğünün verilmesi ilginçtir. Bu durum, o dönem aydınlarımızın Fransızca etkisi altında olduğunu gösterdiği gibi, askerî kavramlarımızda Fransızcanın egemen olduğunu