İbrahim Halil Er

Mehmet Akif ve İstiklal Marşı


Скачать книгу

Bütün senin mazideki mefahirin (geçmişteki övünç duyduğun her şey) İslamiyet defterine geçmiş. Bu mefahir (bu övündüklerin), zemin yüzünde hiçbir kuvvetle silinmediği hâlde, sen şeytanların vesveseleriyle (sözleri), desiseleriyle (hileleri) o mefahiri (övüncü) kalbinden silme.”6

      Türklere hitap eden, onları eski günlerindeki başarısıyla motive etmek isteyen tüm aydınlar, Türk kökenli olmasalar bile asabiyet (yani ırki, millî) özelliklerine vurgu yapmaktadırlar. Bu, bir psikolojik motivasyon ve kitleleri harekete geçirme taktiğidir.

      Bu kavramı kullandığı için Mehmet Akif’i kınamak yerine dönemi ve şartları iyi okumak, Osmanlı aydınlarının olaya nasıl baktığını iyi bilmek gerekir. O, dönemde nasyonal sosyalizm daha çıkmamış ve ırkçılık bu kadar olumsuz kavramları bünyesinde barındırmamıştı. Kelimenin örfi ve sözlük manaları olan belli bir kandan veya belli soydan gelme anlamında da kullanmıştır Mehmet Akif.

      Mehmet Akif, İslamcı bir şairdir. Fakat o, İslam’ın eski güçlü günlerine kavuşmasını Türklerin sağlayacağına inanmakta ve bu millete “kahraman” sıfatını vermektedir. Mehmet Akif, ırk kelimesini İstiklal Marşı’nda iki yerde kullanır. İkinci kıtada “kahraman ırkıma” ifadesinde, bir de onuncu kıtada “sana yok, ırkıma yok izmihlal” sözünde görülmektedir. O, ırk ile Türkleri kastetmekte, kavim millet yerine kullanmaktadır. Irkçılık yapmamaktadır çünkü tüm hayatı boyunca ırkçılığa karşı mücadele etmiştir. Onun “kahraman ırk” tipolojisine ilk dönem Osmanlı askerleri örnek teşkil etmektedir. Bir şiirinde olayı şöyle tasvir etmektedir:

      Nerde Ertuğrul’u koynunda büyütmüş obalar?

      Hani Osman gibi, Orhan gibi gürbüz babalar?

      …………..

      Değişik sanki o arslan gibi ırkın torunu!

      Mehmet Akif’in kavmiyetçiliğe ve ırkçılığa karşı olduğunun yazdığı diğer şiirler delil olmaktadır:

      Ayrılık hissi nasıl girdi beyninize?

      Fikr-i kavmiyeti (milliyetçilik) şeytan mı sokan zihninize?

      Birbirinden müteferrik (ayrı) bu kadar akvamı (milletler)

      Aynı milliyetin altında tutan İslam’ı,

      Temelinde yıkacak zelzele kavmiyettir (milliyetçiliktir).

      Bunu bir lahza (an) unutmak ebedî haybettir (korkudur)…

      Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez…

      Son siyasetse bu, hiç böyle siyaset yürümez!

      Sizi bir aile efradı yaratmış Yaradan;

      Kaldırın ayrılık esbabını (sebeplerini) artık aradan.

      Ayrıca Mehmet Akif, İslam uğrunda mücadele yapılmasının ırkçılık olmayacağını (hilal kavramı), ırkçılığın sadece belli bir milletin selameti yapılması durumunda olacağını belirterek kelimeyi iyi ve kötü anlamda kullanmıştır. Irkçılığın sınırını çizmiştir. O, bu savaşın din ve İslam için olduğunu, dolayısıyla bir ırk savaşı, bir ırkın üstünlük mücadelesi olmadığını göstermeye çalışmıştır.

      Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…

      Milletime gülümsemezsen, böyle kaşlarını çatarsan, senin uğrunda döktükleri kanlar sonra helal olmaz. Yani bu kadar kızgın olduğundan sana döktükleri kanlarını helal etmezler.

      Mehmet Akif burada bayrağa seslenmekte, bayrak uğrunda tarih boyunca dökülen kanları hatırlatmaktadır. Yalnız bayrağın kaşlarını çatmaktan vazgeçmesinin koşulu bağımsızlığın elde edilmesi veya ülkenin işgalden kurtulmasıdır. Çünkü bayrak, ülkenin içinde bulunduğu koşullardan dolayı kaşlarını çatmıştır.

      Mehmet Akif, Allah yolunda dökülen kanların helal olmasının yolunun Allah’ın merhametiyle olacağını vurgulamaktadır. Çünkü bir şeyi ancak Yaradan helal yapabilir. Onun uğrunda dökülen kanların helal olup olmaması onun vereceği kararla olur. İslam (hilal) uğrunda olmayan ölümlerin geçerli bir ölüm olmayacağı, helal bir ölüm olmayacağı, yani şehadet olmayacağını da vurgulamaktadır. Irk uğrunda değil, hilal yani din uğrunda ölündüğü zaman şehit olunacağını, bu dökülen kanların helal olacağını vurgulamaktadır. Mehmet Akif, ırk kelimesini kullanarak hem ırkçılığı eleştirmiş ve hem de hangi koşullardaki mücadelenin ırkçılık olmayacağını vurgulamıştır. Yani burada hilal ile simgelediği İslam ifadesinde gizlemiştir.

      İslam uğrunda olmayan tüm mücadeleler batıl mücadelelerdir. Bu uğurda dökülen kanlar makbul değildir, helal olmaz. Tek mücadele yöntemi veya dökülen kanların helal olmasının tek yolu din, İslam, vatan, millet ve bağımsızlıkla olur. Ama bütün bunlarda yine Allah rızası gözetilmelidir. “Sonra helal” derken hangi sonradan bahsediyor? Yani kıyamet gününde, yani mahşer gününde, yani Allah’ın huzurunda hesap verirken bu dökülen kanlar eğer meşru yollarla dökülmemişse kabul edilmez diyerek sonra ifadesiyle hesap gününü kastetmektedir.

      Peygamber Efendimiz şöyle anlatmıştır:

      “Kıyamet gününde şehit olmuş kimse huzura getirilir. Her tarafından kanlar akmaktadır. Allah ona olan nimetlerini anlatır ve ‘Bunların karşılığı ne yaptın?’ der. O kul ‘Senin yolunda cihat ettim, şehit oldum.’ der.

      Allah ‘Yalan söylüyorsun, ‘cesur’ desinler diye savaştın, senin için de öyle denildi.’ der.

      Sonra emir verilir, yüzü üzerine sürüklenerek cehenneme atılır.”

      İşte Mehmet Akif burada cihadın ırk için değil, Allah için olması gerektiğini ırk kelimesini kullanarak vurgulamaktadır.

      Ayrıca, sonra helal ifadesiyle Millî Mücadele başarılı olmazsa, ülke işgalden kurtulmazsa, din, namus ve vatan iğfal edilirse de dökülen kanlar helal olmaz diyerek insanları başarıya çağırmaktadır. Sadece kan dökmekle sorumluluktan kurtulmayacağımızı, asıl hedefimizin başarıya ulaşmak olduğunu anlatmaktadır.

      Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal!

      Bayrağın bağımsızlığını elde etmesinin yolu Hakk’a tapmakla olur. Yani Hakk’ın, İslam’ın ve Kur’an’ın buyruklarını yerine getirmekle olur. Çünkü bağımsızlık Hakk’a tapan milletimin hakkıdır demektedir. Hakk’a tapmaktan kasıt İslam dinidir. Çünkü Müslümanların dışındaki dinlere inananlar hak ve hakikati kabul etmeyenlerdir. Bir tarafta Hakk’ı kabul edenler, diğer tarafta Hakk’a karşı olanlar vardır. Dolayısıyla Hakk’ı kabul edenlerindir bağımsızlık.

      Burada Mehmet Akif, Müslüman’ın esir olmayacağını, bağımsız olması gerektiğini vurguluyor. Çünkü gerçek dine biz sahibiz. Müslümanlar bir yandan Hakk’a yani Allah’a inanacak ve diğer yandan bağımsızlıktan vazgeçecekler. Bu yanlıştır. Bu olmaz. Çünkü hak din esareti kabul etmez. Ona uyanlar da esareti kabul etmezler.

      Türk milletinin İslam milleti olduğunu, Hakk’a ve İslam’a bağlı olduğu sürece istiklalini, bağımsızlığını muhafaza edeceğini, bunlardan koptuğunda ise geriye hiçbir şey kalmayacağını vurgulamıştır.

      Mehmet Akif, son cümle ile ırk kelimesi arasında bir bağlantı kurmuş, bir anlamda ırkçılara cevap vermiş, savaşın ve mücadelenin sadece Allah için olacağını, ırk için olmayacağını ispatlamıştır.

      Mehmet Akif bu ana temayı şiirinde iki defa tekrarlayarak bu duruma verdiği önemi vurgulamıştır. Ona ırkçılık yaftasını yapıştıranlar kelimelerden mefhuma gidemeyecek